Sanki bir simülasyonun içindeyiz
Ocak ayından itibaren tüm dünyaya yayılmaya başlayan Covid-19 virüsü Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi kararı alması ile birlikte inanılmaz bir duruma ulaştı. Tüm dünya karantinada sanki. Her ne kadar ülkelere göre uygulamalar değişiklik gösterse de herkes sınırlarını kapattı. Seyahatler durdu. Okullar kapandı. Hepimiz evlere kapandık. Sokaklar boş. İnsan seliyle görmeye alıştığımız meydanlar bomboş. Sadece sağlık çalışanları, polisler, zorunlu ihtiyaçları karşılayan dükkanlar açık. Sanki hepimiz bir simülasyon oyununun içinde bize düşen rolleri oynuyoruz. Zaman zaman “bu yaşananlar gerçek mi? Yoksa bir rüyada mıyız?” diye düşünüyorum.
Ama her gün televizyona, internete yansıyan görüntüler, haberler yaşananların bir kabus olmadığını gerçek olduğunu hatırlatıyor. Kendi adıma hissettiğim, belirsizlik ve inanmazlığın yoğurduğu endişe hali.
Ortalıkta o kadar çok bilgi aynı zamanda bilgisizlik, bilinen ve bilinmeyen var ki… İnsanın kafasının karışmaması, bunalmaması elde değil…
Sakin kalmaya, mantıklı düşünmeye devam etmeye çalışıyorum. Her zaman bilime inandım. Onun mütevazi gücüne güvendim. Bu kriz anında da aynı şeyi yapmaya devam ediyorum. Mümkün olduğunca bilimsel kaynakları, işin uzmanı merkez ve kişileri takip etmeye devam etmeye çalışıyorum. Hastalık belirtisi göstermesem de, hastalık taşıyıcısıymışım gibi davranıyorum. Hijyen kurallarını maksimuma çıkardım. Gerekmedikçe evden çıkmıyorum, ailemden kimsenin de çıkmasına izin vermiyorum.
Kişi ve toplum olarak güçlü kalmak durumundayız. Her pandemi eninde sonunda bitiyor. Bizlerin hatırlamadığı ama 20. yüzyılın başında dünyada 50 milyon kişinin ölümüne yol açtığı söylenen İspanyol gribi pandemisi bile bitti. Bugün tıp ve teknoloji çok daha ileri durumda. Çözüm yolları daha çabuk bulunuyor. O zaman bilime güvenmekten başka çaremiz yok. Sabır ve yardımlaşma… Sanırım biz evde olanlara düşen temel gerçek…
Mayıs ayında güzel haberlerle buluşabilmek dileğiyle…
Berna Paşahan