15 Adımda Baba Olmaya Hazırlık!
Kadınlar, içgüdüleri ve öğretilenler sayesinde annelik duygusuna daha yakın. Ayrıca hamilelik sürecini yaşadıkları için anneliğe adım adım hazırlanma imkanları var. Ancak babalar için bu durum, çok kolay olmuyor. Onların babalığa alışma süreçleri daha zor. İşte yeni rolüne alışmakta zorlanan babaların ve baba adaylarının bu süreçte işlerini kolaylaştıracak öneriler...
1- Doktor kontrollerine birlikte gidin
9 ay süren hamilelik sürecinin gelişmelerinden en çok etkilenen kişi doğal olarak anneler. Bu nedenle anneler, hamilelik sürecinde yaşananlara ilişkin tüm ayrıntıları, babalardan çok daha iyi biliyorlar. Ama siz hamile değilsiniz diye, bu süreçten tamamen uzak durmanız gerekmiyor. Elbette bir baba adayı olarak biyolojik olarak hamile kalma şansınız yok. Ancak bu süreci öğrenmenize engel de yok! Yalnızca ‘gözlemci’ olarak kalan baba adaylarında en sık rastlanan durum ise, telaş. Neler olup bittiği konusundaki az bilgi, en küçük bir değişiklik durumunda daha da telaşlanmalarına neden oluyor. İşte bunu aşmanın yolu ise önce bilgi edinmek… Günümüzdeki babalar bu konuda oldukça şanslı. Dergiler, kitaplar, internet yoluyla pek çok bilgi edinebiliyorlar. Ama bilgi edinmenin bir başka yolu ise; doktor kontrollerinde eşinizi yalnız bırakmamak. Bu süreçte baba adayı olarak, neler olup bittiğini öğrenmek için doktor kontrollerine mümkün olduğunca birlikte gitmeniz faydalı olacaktır.
2- Ultrasondan izleyin
Eğer işinizin yoğunluğu aylık doktor kontrollerine gitmenize olanak vermiyorsa, siz de bebeğinizle ilgili önemli buluşmalara katılmaya çalışın. Özellikle bebeğinizin ilk kalp atışının duyulduğu muayene gününde ya da bebeği görebileceğiniz ultrason incelemesinde bulunmanız, onun varlığına alışmanızı daha da kolaylaştıracaktır.
3- Hamile olduğunuzu düşünün
Durun, hemen yanlış anlamayın! Hamile gibi davranmak için hamile kıyafetleri giymenize ya da her gün süt içmenize gerek yok. Burada yapacağınız tek şey, eşinizin hamilelikteki davranışlarına katılmak. Dokuz ay boyunca siz de eşiniz gibi abur cubur yemeye son verebilir; sigara içmeyip alkol kullanmayabilir ve arkadaşlarınızla yaptığınız akşam görüşmelerine ara verebilirsiniz. Böylelikle hem eşinizi daha iyi anlarsınız; hem de bebeğiniz için fedakarlıkta bulunmuş olursunuz.
4- Eşinizin karnına dokunun
Doğmamış bebeğinizle ilişki kurmanın en iyi yolu eşinizin karnına dokunmaktır. Böylelikle onun hareketlerini hissedebilir; okşamalarınızla onu kendi varlığınızdan haberdar edebilirsiniz. Onu okşarken bir yandan da konuşabilirsiniz. Eğer koyacağınız isimde kararlıysanız, onu ismini söyleyerek sevin. Tekmelerine, minik dokunuşlarla cevap verin. Bunları yaparken kendinizi sakın aptal gibi hissetmeyin. Çünkü bebekler anne karnındayken bile farklı sesleri algılayıp cevap verebilir ve ışığı ayırt edebilirler.
5- Diğer babalarla konuşun
Ailedeki diğer babalarla konuşmak ve neler yaşadıklarını dinlemek kendinizi babalığa alıştırmanızda kolaylık sağlayabilir. Bu yüzden diğer babalarla konuşmaya zaman ayırın. Endişeleriniz ve korkularınızı paylaşmanız, aynı duyguları yaşayan bir babanın tavsiyeleriyle azalabilir.
6- Birlikte alışverişe çıkın
Erkekler için “alışveriş” pek de sevilerek yapılan bir eylem değildir. Ancak bu defalık bebeğiniz için olacağından alışverişiniz oldukça eğlenceli geçebilir. Alışverişe çıkmadan önce bebeğinizin odasına dair ayrıntılı bir plan yapın. Önce odanın rengine karar verin. Odanın rengine göre de eşyanın rengini belirlersiniz. Sonra da patiklerden emziğe kadar tüm ihtiyaçlarının bir listesini çıkarın. Her şeyi aynı anda almaya kalkışmanıza gerek yok, zaman içine yayarak parça parça alabilirsiniz.
7- Birlikte hayal kurun
Babalığa alışmanın en güzel yollarından biri de hayal kurmaktır. Kendinizi çocuğunuzla oyun oynarken, ona tuttuğunuz takımın renklerini ya da bisiklet kullanmayı öğretirken, tatile gittiğinizde babanızdan öğrendiklerinizi ona anlatırken hayal etmek, ilerde çocuğunuzla yapacaklarınızın bir provası olabilir. Bu hayallere eşinizin de katılmasını sağlamak, bir aile olmanın sıcaklığını hissetmenizi sağlayabilir.
8- Duygularınızı saklamayın
Eğer tüm yaptıklarınız kendinizi bu olaya dahil etmenize yetmezse, duygularınızdan eşinize mutlaka bahsedin. Çünkü eşiniz siz söylemedikçe, olaya daha fazla katılmak istediğinizin farkına varmayabilir. Üstelik sizi art niyet gözetmeksizin olaydan uzaklaştırabilir. Ona endişelerinizden, dışlanma ve yalnız kalma korkunuzdan bahsederseniz, size bunların ne kadar yersiz korkular olduğunu anlatıp, içinizi rahatlatabilir. Unutmayın ki, sıkıntılar paylaşıldıkça azalır.
9- Profesyonel eğitim alın
Anne ve baba olmak genellikle yaşanılarak öğreniliyor deniyorsa da, öğrenilerek de yapılabilir. Ayrıca hızla değişen yaşam şartları da yeni bilgilerin öğrenilmesini gerekli kılıyor. Bu yüzden sorunlara daha objektif bakabilen uzmanların desteği, her zamankinden daha önemli oluyor. İşte anne ve baba adayları için verilen eğitimler de bu anlayışa dayanıyor.
10-Doğumu kaçırmayın!
Pek çok anne için bebeğin dünyaya geldiği ilk anlara tanık olmak, dünyanın en güzel anlarından biridir. İşte bu yüzden annelerin büyük bir kısmı, genel anestezi uygulanan sezaryenli doğum fikrine sıcak bakmazlar. Doğum korkuları nedeniyle genel anestezi ile sezaryen olsalar bile, o muhteşem anı kaçırmak, içlerinde bir uhde olarak kalır... Peki, ya siz baba olarak bu anı yaşamak istemez misiniz? ‘Beni kan tutmuyor’ diyorsanız bu anı kaçırmanız için hiçbir neden kalmıyor. İlk kez bebeğinizi görmek, ilk çığlığını duymak size çekici geliyorsa, doktorunuza doğum anında eşinizin yanında olmak istediğinizi söyleyebilirsiniz. Eğer hastanenin teknik koşulları uygunsa, bu fırsatı kaçırmamanızı öneririz. Eğer, ben bunu yapamam diyorsanız, size doğumhanenin kapısında heyecanla beklemek düşecektir.
11- Bebek bakımından kaçınmayın
Erkeklerin çoğu için eşini ve bebeğini eve getirdikten sonra, çok güç bir dönem başlar. Anneyle, her yönüyle ona bağımlı olan bebeği arasındaki ilişki, bir başkasının girmesine izin vermeyecek kadar yoğun ve yeri doldurulamaz bir boşluktur. Bu yüzden yeni babaların çoğu dışlanmışlık yaşar, hatta kendilerini bir yabancı gibi hissederler. Bu duygu çok normal olmakla birlikte başa çıkılması oldukça kolaydır. Bunun için bebeğinizle mümkün oldukça temas kurun. Onu sevip okşamanın yanı sıra gazının alınması, altının temizlenmesi, giydirilmesi gibi konularda eşinize yardım edin. Bebeğime zarar vermekten korkuyorum diyorsanız, eşinizin durumunu düşünün. İlk kez bebeği olan annelerin sizden hiçbir farkı yoktur!
12- Annesi gibi emzirin!
Emzirme, anneyle bebeği arasındaki duygu alışverişinin en yoğun yaşandığı anlardan biridir. Doğası gereği hiçbir erkek bu bir paylaşımı yaşayamıyor ve çoğu “Neden baba sütü yok?” diye şakayla karışık yakınıyor. Eğer eşiniz çalışıyorsa ya da emzirme sorunu yaşıyorsa, bebeğinize biberonla süt verme fırsatını kaçırmayın. Ancak süt vermek o kadar kolay değil. Bebeğinizi biberonla beslerken eşiniz gibi emzirme pozisyonu alın, eşinizin memesi hizasında şişeyi yerleştirin ve bebeğinizi kendinize doğru iyice çekin. Böylece siz de eşiniz gibi bebeğinizle bu duyguları paylaşabilirsiniz.
13-Ön yargılara kulak asmayın
Bebeğin bakımıyla yakından ilgilenmek isteyen babalar, genel olarak toplumsal önyargılarla mücadele etmek zorunda kalabilir. Özellikle de bakıma yardımcı olan büyük anneler, halalar tarafından bir şekilde dışlanırlar. “Erkek ne anlar?” diye sizi bebeğinizin bakımından uzak tutmaya çalışanlara aldırmayın. Emzirme dışında, annesi kadar siz de bebeğinizle ilgilenebilir, ihtiyaçlarını öğrenebilir ve ona yardım edebilirsiniz.
14-Bebek sağlığı hakkında bilgi edinin
Bebeğin bakımı kadar sağlığı hakkında da bilgi edinin. Kilo alımı, boy uzaması gibi normal gelişim özelliklerini öğrenmeniz, bebeğinizin sağlıklı gelişimi hakkındaki endişelerinizi azaltır. Ayrıca ateş ölçmek, ateşini düşürmek, gazını çıkarmak gibi basit işlemler konusunda ön bilgi edinmeniz, hem eşinizin kaygılarını azaltır hem de bebeğinizin sağlığına katkıda bulunmanızı sağlar. Bu dönemde özellikle sağlam çocuk kontrollerine eşinizle birlikte gitmenizde yarar var.
15- Kendinizi mükemmel olmak için zorlamayın
Özellikle ilk defa bebek sahibi oluyorsanız, bu konuda son derece tecrübesiz olmanız doğaldır. Yukarıda bahsettiğimiz önerileri uygulayarak hem kendinizi rahatlatabilir; hem de gün geçtikçe tecrübe kazanabilirsiniz. Unutmayın ki, hiçbir anne-baba mükemmel değildir. Bu yüzden, mükemmel olacağım diye, kendinizi zorlamayın.
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..