Neden Ağlıyor?
Uykusuz geceler denildiğinde akla ilk gelen ağlama nöbetleri özellikle yeni anneleri bir hayli zorlamakta. “Altını değiştirdim, karnını da doyurdum, her şey yolunda gibi ama neden ağlıyor şimdi?” diyen annelerimiz için Uzman Psikolog-Pedagog Reyhan Ateş Yücel’e ağlama tonlarının hangi sebepleri içinde barındırdığını sorduk. Örneğin, dikkat çekmek için ağlayan bir bebeğin ses tonu hafif olurmuş. Peki şiddetli ve kesintisiz ağlıyorsa? Cevabı yazımızda.
Ağlama, yeni doğan her bebeğin normal davranışıdır. Bebekler dünyaya geldiklerinde bu güdüyü kullanarak iletişim kurarlar. 0-6 hafta arası dönem “ağlama dönemi” olarak adlandırılır. Ağlama refleksif bir tepki olmakla birlikte bebeğin ihtiyaçlarını belli etmesi açısından son derece önemlidir.
Yeni doğan bir bebeğin duyma alanındaki algısal keskinliği görme alanına göre daha iyidir. Dolayısıyla dış dünyayı sesler vasıtasıyla algılar. Herhangi bir sıkıntı anında da tepkilerini yine sesler aracılığı ile yani ağlama ile iletir.
Bebeğin ağlaması 3-6 haftalık olduğunda en yüksek seviyedeyken 12-16 haftalık olduğunda ise azalmaya başlar. Bunun nedeni bu dönemde bebeklerin hareket kabiliyetinin yükselmesi, bir şeyleri tutup onlarla oyun oynayabilmeleri dolayısıyla artık daha az sıkılmalarıdır.
Piaget’ye göre ağlama dil gelişimindeki ilk basamaktır. Bu dönemde bebekler ağlarken aslında ileride konuşmanın alt yapısını oluşturacak olan bazı sesleri çıkarırlar. Ayrıca ağlama sırasında seslerin çıkarılması için gerekli dudak, çene ve dil hareketlerini tekrarlama olanağı bulur.
Bebeklerin birçok farklı ağlama türleri vardır
Açlık, kızgınlık, huzursuzluk, acı duyma, uykusuzluk, dikkat çekme bunlardan bir kaçıdır. Her ağlamanın, aslında kendine has farklı bir tınısı, süresi, özelliği vardır. Her anne bu konuda kendi çocuğunun uzmanıdır. Sesleri, tınıları iyi incelediğimizde neden ağladığını anlamak daha kolaylaşır. Örneğin; AÇLIK AĞLAMASI diğerlerinden epey ayrılır niteliktedir. Açlık ağlaması esas ağlama ritmine sahiptir. Bebek önce yüksek sesle ağlar, ardından bir sessizlik izler derin nefes alır ve tekrar ağlamaya başlar, ardından tekrar sessizlik, nefes vb. devam eder.
KIZGINLIK BELİRTEN AĞLAMALARDA ise daha yüksek ve keskin bir ağlama söz konusudur.
ACI AĞLAMASI ise çok ani başlayan, şiddetli ve kesintisiz olandır.
Sadece sıkıldığı için, DİKKAT ÇEKMEK İÇİN AĞLAYAN bir bebeğin ise hafif tonda, adeta mırıldanarak ağladığına şahit olabilirsiniz. Bebeğin temel ihtiyaçları karşılandığı halde ağlamasının devam etmesi, huzurunun yerinde olmadığının sinyali olabilir. Yetişkin destek verdiğinde bebeğin rahatladığı gözlemlenir.
Bağ kurma olarak ağlama
Bebekler 16 saatini uykuyla geçirse de refleks faaliyetleri ile dış dünyayla ilişkilerini sürdürmeye çalışmaktadırlar. 0-1 ay arasında acı, acıkma, üşüme, huzursuzluktan dolayı ağlama ve ağladıktan sonra ihtiyaçlarının karşılandığını görmesi bebek açısından son derece önemlidir. Ağlamanın sesine, şiddetine göre anne buna duyarlı olmalıdır. İhtiyaçlarının karşılandığını gören çocuk hem anneye hem de çevresine güven duygusu geliştirmektedir ve öğrenme arzusunun temelini de bu güven duygusu oluşturmaktadır. Temel güven duygusu çocukta keşfetme arzusu, merak duygusunu geliştirir. Çocuk ya güvenmeyi ya da güvenmemeyi öğrenir.
Bowlby'ye göre bir bebeğin hayatta kalması bir bağlanma figürü ile yakınlık kurduğunda sağlanır. Hastalandıklarında acı ve rahatsızlık sinyallerini vermek için ağlarlar. Yakınlık kurmak için gülümserler, ebeveynlerine dokunurlar ve sesler çıkarırlar. Bu bebeğin güvenilir bir kişi ile yakınlık kurma ve güven ihtiyacını temsil eder. Bebekler sinyallerine duyarlı olan ve cevap veren ebeveyn ile etkileşimden haz duyar ve sakinleşirler.
Anne bebek arasında güvenli bağlanma süreci için özellikle 0-2 aylık dönemde sinyallerin alınması-karşılanması büyük önem taşır. Güven duymayı, huzurlu hissetmeyi ve ona bakım veren kişiye sağlıklı bağlanmayı gerçekleştirme, temel bakım veren kişilerin davranışlarına bağlıdır. Kimi ebeveyn, bebeklerden gelen sinyalleri anlamada güçlük çeker ya da önemsemez. Bebeklerinin hareketle gelen ipuçlarını alamazlar, çocuklarına karmaşık ya da tutarsız davrandıkları gözlenebilir. Kimi ebeveyn ise ağlamayı görmezden gelip yok sayma eğiliminde olabilir. Bu türden davranışlar da güvenli bağlanma duygusuna zarar veren, bağlanma sürecini engelleyen davranışlar olarak sayılabilir. Çocuklarının ağlamalarına duyarsız kalan ebeveyne, bebeğin de kaçınan-direnen bir biçimde davranarak, kaygılı bağlanma geliştirdikleri gözlenmektedir. Güven dolu bağlılık için, ilgili ve duyarlı bir bakım gereklidir.
Kolik ağlama
Tıbbı tanım olarak kolik, üç haftadan fazla, haftada en az üç gün, günde üç saati aşan huzursuzluk ve geçmeyen ağlama nöbetleridir. 0-3 ay arası çok sık rastlanan bir yakınmadır. Genellikle doğumdan sonra ikinci-üçüncü haftalarda başlar, altıncı-sekizinci haftalarda artar ve üçüncü-dördüncü aylarda kendiliğinden düzelir. Kolik ağlaması, normal ağlamadan farklıdır; bebek sakinleştirilemeden saatlerce ağlayabilir. Karakteristik nöbet ani başlar, yük¬sek sesle ve sürekli ağlama gözlenir.
Katılma ağlaması
Bebeklerde gözlenen katılma ağlaması, bilinç değişikliğine yol açan nefes tutma nöbetleridir. Katılma nöbetleri, çocuğun canının yanması ya da istediğinin yerine getirilmemesiyle başlayan ağlamayı, sessiz nefes verme, yüzde renk değişikliği, bilinç değişikliği ve kasılmanın izlemesi şeklinde ortaya çıkar. Mutlaka bir çocuk hekimi tarafından teşhis ve tedavisi gereklidir.
Ağlamaya nasıl müdahale etmeli?
- Ağlamaya müdahalede, “ağlama sebebi” ve “çocuğun yaşı” dikkate alınmalıdır. Yeni doğan bebeklerin ağlamalarına erken müdahale etmek gereklidir. Bebek tamamen yabancı olduğu dünyayı, bakım veren kişinin varlığı ve verdiği tepkiler ile tanımaya çalışır. İhtiyaçlarını ifade ederken, gelen olumlu geri bildirim onun kendini huzurlu ve güvende hissetmesine yardımcı olur.
- Bebekler ağlamaya başladıklarında temel olan, sinyalleri doğru almak ardından da gerekli, ihtiyaç duyulan tepkiyi bebeğe sunabilmektir.
- Kısa bir süre için, ihtiyaç halinde bir bebeğin ağlamasına izin vermek de aynı derecede önem teşkil eder. Çocuk, ihtiyaçlarını karşılamak için bir şeyler yapabileceğini öğrenir. Ağlayarak sesini duyurabilmiş ve bunu başararak yardım bulabilmiştir. Talep etmeyi öğrenebilmek oldukça önemli bir beceridir. Ancak bu süre, özellikle yeni doğanda uzatılmamalıdır.
- 1-2 yaşa yaklaşan bebeklerde her ağlama davranışa hemen tepki vermek bu davranışın bir alışkanlığa dönüşmesine sebebiyet verebilir. Anne babalara düşen ağlamanın kodunu çözebilmektir. Neden ağladığını anlayabilmek ve o doğrultuda cevap vermek gereklidir.
- Çocukların ağlamalarına duyarsız kalmamak ve “ihtiyacın çözümü” doğrultusunda cevap vermeye çalışmak en doğrusu olacaktır.
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..