Doğuştan Kalp Hastalığı
Prof. Dr. Nazan Özbarlas: “En yaygın görülen doğuştan kalp hastalığı kalpteki deliklerdir. Kalbinde orta ya da geniş büyüklükte delik olan bebekler daha hızlı nefes alır, yemek yerken ya da uyurken terlerler, kilo almaları zordur, sık alt solunum yolu enfeksiyonu geçirirler. Doktor muayenesi sırasında kalplerinde üfürüm denilen sesler duyulur.”
Anne veya babada doğuştan kalp hastalığı varsa bebekte de olma olasılığı normal popülasyona göre artmaktadır (%10-15).
En yaygın görülen doğuştan kalp hastalığı kalpteki deliklerdir.
Tüm doğuştan hastalıklar arasında en sık görüleni kalbin yapısal bozukluklarıdır. Doğuştan kalp hastalıkları doğumla birlikte görülen kalp problemleridir. Doğum öncesi dönemde kalbin tam olarak gelişememesi ya da hatalı gelişmesi sonucu görülürler. Doğuştan kalp hastalığı görülme sıklığının her bin canlı doğumda yaklaşık 8 olduğu göz önüne alındığında ülkemizde her yıl yaklaşık 12.000 yeni doğuştan kalp hastası dünyaya gelmektedir. Doğuştan kalp hastalıkları değişik şiddette ve şekilde olabilir ve yüzde 40’ı hayatlarının bir döneminde anjiyo ya da ameliyat yolu ile tedavi gerektirir. Tedavi ihtiyacı olanların üçte birinde ise her yönden çok özel bir dönem olan bebeklik döneminde bu işlemlerin yapılması gerekmekte aksi takdirde bebekler kaybedilmektedir.
Neden Olur?
Bebeğin doğuştan kalp hastalığı ile doğmasının nedeni çoğunlukla bilinmemektedir. Genetik ya da annenin hamilelikte kullandığı ilaçlar veya geçirdiği enfeksiyonlar neden olabilir.
Hamileliğin ilk 8 haftalık döneminde kalp gelişimine zararı olan ilaç kullanımının yanı sıra röntgen filmi gibi radyasyon içeren görüntüleme yöntemleri, kızamıkçık gibi bazı viral enfeksiyonların geçirilmesi, bebekte Down Sendromu gibi kromozom bozukluklarının olması, annede şeker hastalığı olması bebekte doğuştan kalp hastalığı olma riskini artırmaktadır. Anne veya babada doğuştan kalp hastalığı varsa bebekte de olma olasılığı normal popülasyona göre artmaktadır (%10-15).
Hamilelik Sırasında Yapılan Testlerde Belli Olur mu?
Doğuştan kalp hastalıklarından yenidoğan döneminde girişim gerektirecek kadar ağır ve önemli olanları anne karnında fötal ekokardiyografi (bebek kalbinin ultrasonografi ile incelenmesi) ile rahatlıkla anlaşılabilir. Ancak tetkiki bu konuda uzmanlaşmış, deneyimi olan Çocuk Kardiyoloji Uzmanı’nın yapması ve yorumlaması gerekmektedir.
Tanı Ne Zaman Konur?
Önemli ve ameliyat gerektiren doğuştan kalp hastalıklarında anne karnında tanı konabilir. Ancak daha hafif olan ya da erken belirti vermeyen bazı yapısal kalp bozukluklarının tanısı (doğuştan olmasına rağmen) ileri yaşlara kadar gecikebilir.
Belirtisi Nedir?
Birçok hafif olguda hiç belirti olmayabilir. Ağır olgularda ise doğumdan sonraki ilk haftada ya da ilk aylarda belirtiler ortaya çıkar.
En yaygın görülen doğuştan kalp hastalığı kalpteki deliklerdir. Kalbinde orta ya da geniş büyüklükte delik olan bebekler daha hızlı nefes alır, yemek yerken ya da uyurken terlerler, kilo almaları zordur, sık alt solunum yolu enfeksiyonu geçirirler. Doktor muayenesi sırasında kalplerinde üfürüm denilen sesler duyulur. Şayet erken teşhis edilmez ve zamanında tedavi edilmez ise kalp yetersizliği, pulmoner hipertansiyon, büyüme ve gelişme geriliği, sık tekrarlayan akciğer enfeksiyonları gibi önemli sorunlar olur.
Diğer bir önemli doğuştan kalp hastalığı grubu morarma ile seyredenlerdir ki bu tip hastalığı olan çocuklar çok daha erken dönemde tedavi ve ameliyat gerektirirler.
Kalp kapaklarında ağır darlık olan çocuklarda ilk belirti bayılma ya da bayılacak gibi olmadır, özellikle efor sırasında bu şikayetlerin olması çok ciddiye alınması ve araştırılması gereken bir durumdur.
Doğuştan kalp hastalıkları ayrıntılı fizik inceleme ile birlikte EKG, telekardiyografi ve ekokardiyografi gibi tetkikler kullanılarak teşhis edilirler.
Tedavi Süreci Nasıl?
Kalbinde küçük bir delikle doğan bebeklerin bir kısmında hiç belirti olmadan bu delik kendiliğinden 2-3 yaşına dek kapanabilmektedir. Küçük deliklerin belli özellikte olanları ya da hafif kapak darlıklarında tedavi gerekmeden çocuklar normal yaşantılarını sürdürebilmektedirler.
Doğuştan kalp hastalıklı bebek ve çocuklarımız kateter yolu ile tedavi edilebilmekte ya da ameliyat sonrasında normal veya normale yakın bir hayat kalitesine ve yaşam beklentisine sahip olabilmektedir. Doğuştan kalp hastalıkları çok çeşitlidir ve tedavi gereksinimi, girişim/ameliyat zamanlaması hastalık tipine göre değişmektedir.
Ülkemizde çocuk kalp ameliyatları, yetkin merkezler tarafından artık her boyutu ile yapılabilmektedir. Anne karnında dahi tespit edilebilen bu hastalıklara, doğumun hemen akabinde cerrahi müdahaleler gerçekleştirilmektedir. Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan bir tanesi bu ameliyatların her zaman tek aşamada tamamlanamaması ve birkaç ameliyata daha ihtiyaç duyulabilmesidir. İlk ameliyat sonrası iyiliği sağlanan çocuklarımızın daha sonraki ameliyat zamanlamaları için kontrollerini aksatmamaları çok önemlidir. Bu süreç sabır ve özveri isteyen bir süreçtir.
Doğuştan kalp hastalığı ile dünyaya gelen bir bebeğin iyi beslenmesi, büyüme ve gelişmesinin yakından takip edilmesi gerekmektedir. Bu bebekler için en önemli konulardan biri de enfeksiyonlara daha açık olup, Respiratuar Sinsityal Virüs (RSV), influenza A, B, adenovirus gibi solunum yolu enfeksiyonlarına daha kolay yakalanabilmeleridir. RSV, bebeklikte ve erken çocuklukta çok sık görülen bir virüstür. Bebeklerin hayatının birinci yılında görülen bronşiyolit ve pnömoninin yaygın nedenidir ve doğuştan kalp kusuru olan bebeklerin bu virüsü kapma olasılığı diğer bebeklere oranla daha yüksektir. RSV ile oluşan alt solunum yolu enfeksiyonu bu bebeklerde maalesef daha şiddetli seyretmekte, uzun sürmekte ve planlanan anjiyo veya ameliyatın gecikmesine neden olmaktadır.
Ayrıca kış aylarında enfeksiyon hastalıklarından korunmaya da çok dikkat edilmelidir. Bu tür hastalıklar genellikle solunum ve direkt temas yolu ile bulaşır. Dolayısıyla hasta insanlarla aynı ortamda uzun süre kalmak, el sıkışmak, öpüşmek ve benzeri şekillerde temastan kaçınmak, bebeğe temas öncesi elleri bol sabun ve suyla yıkamak gibi basit yöntemler bu yüksek riskli bebekler için hayat kurtarıcı olabilir.
Üfürüm Nedir?
Kalp ve damarlardaki kan akışının yol açtığı, hekimin muayene sırasında kalbi dinlerken duyduğu farklı seslerdir. Doğuştan ve sonradan gelişen kalp hastalıklarının hemen hemen tümünde kalp içinde kan akımının türbülansı nedeniyle üfürüm duyulur.
Bununla birlikte çocuklarda en sık karşılaşılan üfürümler kalpte bir hastalık olmadan duyulan üfürümlerdir. Bu üfürümlere “masum üfürüm”, “fonksiyonel üfürüm” gibi isimler verilir. Özellikle 3-8 yaş arası çocuklarda ateşli bir hastalık sırasında daha belirgin duyularak kalpte delik ya da kapak darlığına ait üfürüm sesleri ile karıştırılabilir. Deneyimli bir hekim çoğu zaman duyduğu üfürümün masum olup olmadığını ayırt edebilir. Üfürüm masum ise ileri bir tetkik yapılmasına gerek yoktur. Hekim üfürümün niteliği konusunda emin olamadıysa hastayı bir Çocuk Kalp Hastalıkları Uzmanına yönlendirmelidir. Bazı durumlarda üfürümün masum olup olmadığını muayene ile ayırmak güç olabilir, bu durumlarda uygulanacak ekokardiyografi tanıyı kesinleştirmedeki en emin yöntemdir. Elektrokardiyografi (EKG) ise için kalbin elektrik sistemini gösteren ve ayrı önemi olan diğer bir tetkiktir.
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..