Merak Duygusu Öğrenmenin Anahtarı
Küçük bir çocuğun sahip olduğu merak duygusu, onun hayata dair sürekli yeni bir şeyler öğrenme ve kendini geliştirme sürecinin anahtarıdır. Bilgi odaklı öğrenmenin merak duygusunun aktif olmasıyla ortaya çıktığını belirten uzmanlar, çocukların merak duygularının pekiştirilmesinin bilgilerin kalıcı olmasında etkili olduğunu vurguluyorlar. Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi’nden Klinik Psikolog Saadet Aybeniz Yıldırım konuyla ilgili şu bilgileri paylaşıyor.
Çocuklar doğuştan meraklı olarak dünyaya geliyor. Bilgi odaklı öğrenme de merak duygusunun aktif olmasıyla ortaya çıkıyor. Doğdukları andan itibaren çocukların merak duygularının pekiştirilmesi sayesinde bilgiler daha kalıcı oluyor. Çocukların ebeveynlerine sordukları soruların cevapsız bırakılması veya geçiştirilmesi durumunda merak, canlı olmayan merak noktasına geçiyor ve içe kapanma durumu ortaya çıkabiliyor.
Merak varsa öğrenmek kolay
Merakın bir duygu olup olmadığı hala tartışılan bir konu olsa da, bu tartışmanın dışında iki çeşit meraktan bahsedebilir. Birincisi durumsal merak. Bu herkeste var olan, yeni bir durum karşısında ortaya çıkan bir merak. Kişilik özelliği olarak ifade edebileceğimiz merakın ise çocuklarda nasıl oluştuğu ve kişilik yapılarında bu özelliğin nasıl geliştiği düşünülebilir.
Aslında çocuklar doğuştan meraklı olarak dünyaya geliyorlar. Özellikle yürümeye başladıktan sonra çevrelerini, etrafı merak etmeye başlıyorlar. Zaman içinde bu merakı canlı tutup tutmamakla alakalı bazen sorunlar yaşanabiliniyor. Daha büyük yaşlarda bu merak duygusu çok canlı değilse, yeniden oluşturmak gerekiyor. Çünkü klinik gözlemlerin desteklediği şekilde merak varsa öğrenmek çok daha iyi bir şekilde gerçekleşiyor.
Bilginin kalıcılığı merakla bağlantılı
Bilgi odaklı öğrenme, merak duygusunun aktif olmasıyla ortaya çıkıyor. Çocuklar doğdukları andan itibaren merak duyguları pekiştirildiği zaman onlarla beraber bilgi daha kalıcı bir şekilde devam ediyor. Genel itibariyle baktığımız zaman öğrencilerde ve çalışanlarda bu merak duygusunun arka planda kaldığını görüyoruz. Tabi bunun eğitim sistemiyle de ilgisi oluyor. Belki meraka dayalı olmamasından dolayı ama bundan zaten yavaş yavaş uzaklaşılmaya çalışılıyor.
Merakın oluşturulmasında en önemli nokta olan bilginin aktarılma şekli çok değerlidir. Çünkü biz bilgiyi oluştururken daha kitabi bilgi olarak aktardığımız zaman bu bizim zihnimizde belli bir süre kalabiliyor. Bilginin kalıcılığını artırmak için bir konuyla ilgili çalışılıyorsa çocukların tahminde bulunmaları istenebilir veya bir kitap okunuyorsa okumaya başlamadan önce çocukla sohbet edilebilir. Öncelikle bir şema noktası oluşturulup daha sonra o şemada ki eksik bilgilerin merakla desteklenmesi çok kıymetli olabiliyor.
Anne ve babanın desteği önemli
Belli bir yaştan sonra çocuk etrafını daha çok incelemeye başlıyor. Detayları öğrenmek ve merak ederek, gerçekten çok fazla soru sormaya başlıyor. Her an, her durumda çocukla bilgi paylaşmak ve o merak duygularını cevaplayabilmek adına anne ve babalar bazen tükenme yaşayabiliyorlar.
Ancak çocukların geçmekte oldukları bu zaman dilimi çok kıymetli, çünkü bu yaş grubunda bilginin oluşturulma noktasında soruların cevapsız kalması, anne ve babanın yanıtsız olması ya da soruları geçiştirmesi o merak duygusunu, maalesef canlı olmayan merak noktasına geçiriyor. Çocuk anne ve babadan istediği yanıtları alamayınca içine dönebiliyor, bu merakını içsel bir süreçle geliştirmeye çalışıyor.
Bu noktada çocuk soru yönelttiği zaman aktif olarak cevap verilmelidir, o merak beraber giderilmelidir. Anne ve babaların da bu süreci beraber desteklemeleri çok kıymetli… Anne ve babaların yoğun bir iş temposu olabiliyor ama beraber o sürecin desteklenmesinin oldukça etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bir konuyu beraber araştırabilirler, onlarında merakını ortaya koyacak şekilde çok yüzeysel olmadan birbirleriyle bilgi paylaşımı yapabilirler.
Ekran kullanımında büyükleri örnek alıyorlar
Çocuklar dijital ortamlar ile ilgili kesinlikle büyükleri rol model alıyorlar. Ebeveynleri ekranda ne kadar zaman geçiriyorsa, çocukların sorularını yanıtlarken ne kadar dikkatlerini verebiliyorlarsa süreç gerçekten o şekilde şekilleniyor. Çocuklara doğru rol model olmak için onlara ayrılan zaman ekrandan daha bağımsız ve araştırmaya yönelik olmalı.
Sınırlandırma yapabilmek çok önemli, çünkü sınırsız bir şekilde ekranda kalmaları çok zor boyutlara ve davranış problemlerine kadar gidebiliyor. Kontrol noktasında çocuğun neler izlediği, hangi uygulamaları kullandığı, neleri izlemekten keyif aldığını bilmek ve kontrol etmek gerekiyor. Bu yüzden bilgisayar ya da telefonu ne kadar süre kullanıp kullanmayacağı ile ilgili sınır oluşturulmalı. Her yaş grubuna verilecek sorumluluklar farklıdır. Evde çocuğa yaşına göre sorumluluk verilmesinin çok kıymetli olduğunu da söyleyebiliriz.
Gözleme dayalı oyuncaklar etkili olabiliyor
Oyuncak seçimi biraz da çocuğun ne ile ilgilenmek istediği ve neye karşı merakı olduğu ile ilgili bir durum. Çocuğun isteğine göre burada bir merak ortaya çıkıyor. Bazı çocuklar mekanik oyuncaklarla mutlu olurken, bazı çocuklar başka oyuncaklarla mutlu oluyorlar. Bu noktada yapbozun çok büyük etkisi var. Parça sayısı arttıkça daha zorlanabiliyorlar. Oluşturmaya yönelik, kendilerinin gözlem yaptıkları oyuncaklar daha etkili olabiliyor çünkü hayal dünyaları merakla beraber ortaya çıkıyor.
Bazen tamamen imgesel bir nesneyi alıp onun araba olduğunu söyleyebiliyorlar. Nesneleri çok fazla tanımadıkları için kendilerince anlamlar yükleyebiliyorlar. Hayal dünyaları da o merakla beraber ortaya çıkabiliyor. Çocuğu gözlemlemek çok kıymetli bir durum. Çocuğun neyden keyif aldığı konusunun üstüne giderek merak duyguları öğrenilebilir. Yani bir kız çocuğu illa bebekle oynayacak diye bir durum yok, her çocuk farklı şeylerden keyif alabilir.
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..