Doğum Korkusunu Nasıl Yenebilirsiniz?
Doğum korkusunu azaltmak için kendinizi doğum anına değil, bebekle karşılaşacağınız, kucağınıza alacağınız o muhteşem ana odaklanın... Ayrıca milyonlarca kadının doğum yaptığını üstelik yalnızca bir kere değil, birden fazla doğum yaptığını düşünün. Öyle ya, bazı annelerin anlattığı gibi, ‘korkunç’ acılar çekilseydi, ikinci, üçüncü... doğumu gündeme gelmezdi...
Anneyle bebeğin tanıştıkları andır doğum. Hayatın mucizeleri arasında belki de en sık yaşananı ve birçok erkeğin kendini dünyanın en mutlu insanı olarak gördüğü o eşsiz dakikalar bütünüdür. O güne dek yaşanan olumsuzluklar, dünyanın en saf, en masum ve en savunmasız canlısını kucağınıza aldığınızda sanki hiç yaşanmamış gibi gelir. Ancak ne var ki, kimi anne adayı bu anı yaşamadan bebeğini doğurmaktan vazgeçmek zorunda kalıyor ya da hamile kalmak istediği halde korkuları yüzünden bunu gerçekleştiremiyor. Bu değerli anları bile isteyerek yaşayamamanın nedeni ise oldukça yaygın olan bir duygu; ‘doğum korkusu’.
Özellikle ilk hamileliklerini yaşayan anne adayları, doğum öncesinde gerek karşılaştıkları sağlık sorunları gerek psikolojik değişimler yüzünden oldukça stresli günler yaşıyorlar. Bu gerginliklerin en büyüğünü ise doğum korkusu oluşturuyor. Daha önce hayatlarında hiç yaşamadıkları bir deneyim olan doğum konusunda duyulan korkunun temelinde ise yeteri kadar bilgi sahibi olmamak ya da çevreden edilen yanlış bilgilerin etkisinde kalmak yatıyor.
Doğum Korkusunun En Uç Noktası: Tokofobi
Doğum korkusunun uç noktada bir fobiye dönüşmesi olarak tanımlanan “Tokofobi”de anne adayı farklı tepkiler gösterebiliyor; Kürtaj, alkol veya uyuşturucu kullanımı ya da karnını yumruklamaya varacak derecede kendine ve bebeğine yönelik şiddet... Öyle ki tokofobik kadınlar, başarılı bir doğumdan sonra dahi doğum anını yıllarca hatırlayıp panik ataklar yaşayabiliyorlar. Bu fobi nedeniyle bazı kadınlar daha kesin yöntemlere başvuruyor. Sürekli doğum kontrol yöntemi kullanmak ya da kendini kısırlaştırmak gibi...
Her Doğum Farklı Yaşanır
Doğum korkusu yaşayan kadınların korkuları, doğum anında acı çekme, ölme, aklını yitirme, utanılacak bir şey yapma, sakat ya da ölü bir bebek doğurma ya da doğumu gerçekleştirecek olan ekibe güven duymama gibi kısacası doğum hakkında yeterli, doğru bilgiye sahip olmamalarından kaynaklanıyor. Buna bir de aileden, komşulardan ya da arkadaşlardan dinlenen ‘korkunç’ doğum hikayeleri eklenince ortaya, içinden çıkılması güç bir durum çıkıyor. Ancak unutulmaması gereken bir şey var ki o da; her doğumun farklı yaşandığı.
Doğum anı yaklaştıkça bebeğin büyümesiyle ortaya çıkan vücut ağrıları, hareket olanağının azalması, iç organların sıkışması gibi etkenlerin yarattığı stres, normal bir hamilelik geçiren anne adayının doğum konusundaki endişelerini daha da artırabiliyor. Bu durumun yaşanmaması için anne adayının, neler hissettiğini doktoruna açık bir şekilde anlatması gerekiyor. Çünkü doğum konusunda en sağlıklı bilgiyi verebilecek ve anne adayını rahatlatabilecek kişi öncelikle doktorlardır. Eğer normal doğum söz konusu ise doğumun tüm ayrıntılarını ve destekleyici unsurları anlatacak olan doktorla kurulan iletişim, kontrolün emin ellerde olduğunu hissettireceğinden anne adayının endişelerini azaltabilir. Hatta bu bilgilendirme hamileliğin başlangıcından itibaren yapılıp bebeğin gelişimiyle birlikte devam ederse daha etkili sonuçlar verir. Doktoruyla konuştukça doğum ve doğum sırasında karşılaşacağı güçlükleri öğrenen anne adayı, kontrolün kendi elinde olduğunu kavramasıyla korkularıyla yüzleşir ve doğumun zorlayıcı taleplerini karşılayabileceği gücü kendinde hissedebilir. Ancak tüm bu desteğe rağmen kişi gittikçe gözünde büyüyen düşüncelerden kurtulamıyorsa kendine ya da bebeğine zarar verme ihtimali doğacağından mutlaka uzman bir psikologdan yardım almalı.
Korku Bebeği Olumsuz Etkiliyor
Daha anne karnındayken işittiği seslerle dış dünyayı yavaş yavaş algılamaya başlayan bebek, hamilelik boyunca annenin yaşadığı olay, stres ve korkuları ne yazık ki seziyor. Hamileliğin sonlarına doğru yaşanan doğum korkusu da yaşanan stresin büyüklüğüne göre bebeği olumsuz yönde etkiliyor. Bu etkiler ve meydana getirdikleri olumsuzluklar, her bebekte farklı ortaya çıktığı için henüz kesin olarak tespit edilmiş değil.
Anne Adayını Rahatlamanın Yolları
Doğum korkusu yaşayan anne adayının kendi korkuları yetmezmiş gibi, bu korkuların çevresindekiler tarafından “yersiz endişeler” olarak görülmesi, gerginliğini daha da artırır.
Durumun hafife alınması, yaşanacak olayın doğallığını ortaya çıkarmaktan çok ondaki korkuyu ve yalnızlık duygularını daha da çoğaltır. Bu dönemde özellikle baba adaylarına daha fazla iş düşüyor. Eşinin kaygılarını azaltma konusunda vereceği manevi destek çok önemli. Bu nedenle eşiyle bu konuyu konuşmasında, yanında olduğunu hissettirmesinde yarar var. Ayrıca eşinin uzmanlarla olan diyalogunun sağlıklı gerçekleşmesi için doktor görüşmelerine birlikte gidilmesi gerekiyor.
Doğum fobisi olan ya da doğum sancısı korkusu olan anne adaylarına öncelikle sancıların belirli bir zaman sınırı olduğu, sonsuza kadar sürmeyeceği açıklanmalı. Bu sancıların olumlu bir amaca hizmet ettiği, bebeğin dünyaya gelişini kolaylaştırıcı oldukları anlatılmalı. Bunların gerek ailesi, gerek eşi gerek bir uzman tarafından anlatılması onu önemli ölçüde rahatlatır.
Hamilelik ve Doğuma Hazırlık Eğitimleri
Günümüzde anne adayları daha eğitimliler ve kitle iletişim araçları sayesinde doğum konusunda bilgiye ulaşarak daha bilinçli olabiliyorlar. Baba adayları da eşlerine daha yakın ve ilgililer. Bunu yanı sıra doğuma hazırlık eğitimleri de anne adayının doğum korkularını azaltmak da baş vurulan bir yöntem haline geliyor. Özellikle normal doğumla çocuk sahibi olmak isteyenlerin ve doğum sancılarından korkan tüm kadınların bu tür kurslara katılmaları öneriliyor. Bu tür kurslarda bebek bekleyen diğer çiftlerle bir araya gelerek benzer endişelerin başkaları tarafından yaşandığı görmek ve bunu paylaşma fırsatı bulmak yalnızlık hissini ortadan kaldırarak iç huzuru sağlayabilir. Bu kurslarda özel olarak öğretilen geliştirilmiş gevşeme, dikkatin uzaklaştırılması, kas kontrolü ve solunum teknikleri ağrı algısının azalmasını sağlar, anne adayına dayanma gücü verir. Ayrıca bu kurslara çift olarak katılmak baba adayının hamilelik sürecine daha fazla katılmasını ve bebek bekleyen çiftlerin birlikte daha fazla vakit geçirmelerini sağlar.
Tüm Bu Çabalar Sonuç Vermezse...
Doğum korkusunun günlerini kabusa çeviren anne adaylarının, mutlaka bir uzman tarafından psikolojik destek görmesinde yarar var. Çünkü, doğuma yönelik bu kaygıların, asıl nedeni farklı olabilir. Bu farklılığı ortaya çıkarabilecek ve tedavi edebilecek kişiler ise ancak psikiyatri uzmanlarıdır.
Epidural normal doğum tercih edilmeli
Çevresindekilerin, eşinin, doktorunun desteğine ya da aldığı eğitime rağmen anne adayı doğum korkusunu yenememişse yapacak tek şey, normal doğumu epidural anesteziyle gerçekleştirmeyi tercih etmek. Epidural anestezide, belden yapılan bir iğne ile omuriliği saran zarların içine ince plastik bir tüp konuyor. Bu tüp yoluyla, belirli aralıklarla anestezik ilaç veriliyor. Rahim kasılmalarını etkilemeyen bu yöntemle, anne adayı ağrısız doğum gerçekleştirebiliyor.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Aykan Özçelik Diyor Ki: Doğum Korkusu, Sezaryene Yöneltiyor
Ülkemizde sezaryenle doğum oranı oldukça yüksek. Bu yüksekliğin en büyük nedenlerinden biri, anne adayının doğum sırasında ortaya çıkan ağrılar hakkındaki olumsuz önyargısı. Anne adayları, normal doğum yapmış bazı annelerin ‘saatlerce süren, dayanılmaz’ olarak anlatılan doğum ağrıları yaşayacağını düşünerek sezaryenle doğum gerçekleştirmek istiyor. Biz sık sık, yaşadığı korkular yüzünden ‘illa da sezaryen istiyorum’ diyen anne adaylarıyla karşılaşıyoruz. Özellikle ilk doğumuna hazırlanan anne adaylarından daha çok duyuyoruz bu isteği. Oysa annenin doğum anı konusunda bilgi edinmesi ve hazırlanması bu korkuları büyük ölçüde azaltıyor. Uzman olarak, korkularıyla baş edemeyen annelere, epidural anestezi ile normal doğumu öneriyorum. Çünkü bu yöntemle, anne adayı ağrı duymadığı için normal doğumu çok rahatlıkla gerçekleştirebiliyor.
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..