Hamilelikte yaşanan 3 şikayet: Baş ağrısı, saç dökülmesi, bacak krampları
Hamilelik muazzam bir süreçtir. Kadın vücudunun yeni bir canlıya hayat vermek için uğradığı değişim yıllardır bilim dünyasının ilgi ve hayranlıkla incelediği konuların başında gelir. Ancak her kadın hamileliğini sorunsuz yaşayamayabilir. Çoğu zaman normal, bazense rahatsızlıklardan kaynaklı problemler anne adaylarının canını sıkabilir. Hamilelikte yaşanan değişikliklerle birlikte oluşan baş ağrılarının, saç dökülmelerinin ve de bacaklarda yaşanılan krampların nedenleri ile ilgili Doç. Dr. Ramazan Mercan’dan bilgiler aldık.
Baş ağrıları ilk 3 ay daha sık görülüyor
Başağrısı hamilelik sırasında en sık rastlanan nörolojik belirtidir. Bazı kadınlarda günlerce sürebilir ve yaşam kalitesinin ciddi ölçüde bozulmasına neden olur. Hamileliğin ilk 3 ayında çok sık görülen baş ağrısının nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte hormonal ve dolaşım sisteminde görülen değişikliklere bağlı olduğu düşünülmektedir.
Hamilelikte görülen baş ağrıları; tansiyon tipi, migren, cluster baş ağrıları ve diğerleri olarak sınıflandırılmaktadır.
Cluster tipi baş ağrıları göz çevresinde görülen şiddetli ağrılarla karakterize olup, ayda 3-5 gün görülebilmektedir. Bu tip ağrılar gebelikte nadir olarak görülmektedir.
Tansiyon tipi ağrılar sık görülmekte olan baş ağrıları olup; boyun kaslarında sertleşme, boyun ve baş ağrıları ile karakterizedir. Beraberinde başka bir nörolojik belirti veya bulantı görülmez. Tedavide dinlenme, masaj, sıcak veya buz uygulaması, hafif ağrı kesici veya sakinleştiriciler yeterli olabilmektedir. Depresyon sırasında görülen baş ağrılarıda tansiyon tipi baş ağrısı olarak kabul edilmektedir.
Migren
Migren tekrarlayan ataklarla kendini belli eder ve sinir sistemi fonksiyon bozukluğu ile karakterize olarak tanımlanır. Migren kendi içerisinde üç grupta incelenmektedir:
1. Aura ile birlikte olmayan migren: Tek taraflı zonklayıcı tipte başağrısı, bulantı-kusma ve ışığa karşı duyarlılıkla karakterizedir.
2. Aura ile birlikte olan başağrısı: Klasik migren olarak da tanımlanan bu migren tipinde yine zonklayıcı tek taraflı bir başağrısı öncesinde görmede kör alanlar ve halisünasyon gibi belirtiler görülmektedir.
3. Kronik migren: Burada başağrıları ayın en az 15 gününde görülmekte ve belirtiler en az 3 ay devam etmektedir.
Migren çocukluk çağında başlayabilir, adölesan dönemde en üst düzeye ulaşır ve daha sonra sıklık ve şiddetinde azalma olur. Özellikle genç bayanlarda daha sık görüldüğü için hormonal nedenlerin migrenin ortaya çıkmasında önemli bir rolü olduğu düşünülmektedir.
Migrenin oluş mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte beyin kan akımının azalması, damarlarda öce daralma ve daha sonra genişleme olması ve trigeminal sinirin uyarılması gibi faktörlere bağlı olduğu düşünülmektedir. Migreni olan hastalardaki diğer önemli bir nokta da bu hastalarda inme riskinin normale göre daha yüksek olmasıdır.
Hamilelik döneminde migreni olan hastaların %50-70’inde yakınmalarda azalma görülür. Bu azalma özellikle aura ile birlikte olmayan migren tipinde görülmektedir. Aura ile birlikte olan migren tipinde ise sıklıkta ve şiddette artma olabileceği gibi, daha önce migreni olmayan hastalarda ilk atak hamilelik sırasında başlayabilmektedir. Daha önce migreni olan hastalarda hamilelik döneminde inme riski dışında preeklampsi ve kalp-damar sistemine ait belirtilerin sıklığında artış olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır.
Tedavi: Migren ağrılarında ilk kullanılacak ilaçlar aspirin, paraasetamol ve ibuprofen gibi ağrı kesicilerdir. Bu basit tedavilere yanıt alınamayan hastalarda damardan sıvı tedavisi, bulantı-kusma için kullanılan ilaçlar ve gerekirse Meperidin gibi morfin tipi ağrı kesiciler kullanılabilmektedir.
Migren tedavisinde hamilelik dışında kullanılan Ergot türevleri hamilelik sırasında kullanılmamaktadır. Triptanlar olarak adlandırılan seratonin agonistleri (örn. İmigran) oldukça etkin olup, hamilelik sırasında kullanılmasında bebek üzerinde önemli bir yan etki gösterilememiştir. Bu grup ilaçlar başağrısının yanında, bulantı ve kusmayı da azaltmaktadır. Bu ilaçlar non-steroid antienflammatuvar ilaçlar (Apranax, ponstan, Cataflam gibi) ile birlikte kullanıldığın zaman hastaların %60’ında ağrıyı 2 saat içerisinde rahatlatmaktadır. Non-steroid ilaçların hamileliğin 34. haftasından sonra kullanılması önerilmemekle birlikte, hamileliğin daha önceki dönemlerinde 48 saatten fazla süre ile kullanılmadığı sürece bir sakıncası olmadığı belirtilmektedir. Bu nedenle şiddetli veya diğer tedavilere yanıt vermeyen hastalarda İmigran ve non-steroid ilaçlar kombine olarak kullanılabilir.
Hamilelikte başağrısını azaltmak için ilaç kullanımı dışında stresten uzak durulması, dinlenme, kafein kullanımının azaltılması ve düzenli egzersiz yapılması gibi koruyucu önlemlere dikkat edilmesi gerekir.
Hamilelikte daha nadir görülen sekonder başağrısı nedenleri arasında baş ve boyun travmaları, beyinde anevrizma ve damar bozuklukları, madde bağımlılığı, enfeksiyonlar ve psikiyatrik bozukluklar sayılabilir. Bu tip durumlarda tedavi esas hastalığa yönelik olarak yapılmaktadır. Hamilelik döneminde nadir de olsa preeklampsi gibi ciddi durumlar başağrısı ile belirti verebilmektedir. Bu nedenle özellikle hamileliğin son dönemlerinde görülen baş ağrılarında tansiyona dikkat edilmesi gerekir.
Saç dökülmesi normal mi?
Hamilelikte saç dökülmesi çok sık rastlanan bir sorun olmamakla birlikte bazı anne adaylarında görülebilmektedir. Saç kıllarında büyüme 3 evre halinde gerçekleşmektedir. Birinci evre olan büyüme evresi (anagen) 3-4 yıl sürmekte ve bu evrede kıllar ortalama olarak günde 0.34 mm uzamaktadır. Bundan sonra yaklaşık 2 hafta süren geçiş evresi (catagen) ve son olarak birkaç hafta süren dinlenme (telogen) evresinden kıllar büyüme sürecini tamamlamaktadır. Bundan sonra çıkacak yeni kılların büyüme evresi başlamadan önce dinlenme evresindeki saçlarda dökülme olur.
Saç kıllarının yaklaşık %10-15’i herhangi bir zaman diliminde dinlenme evresindedir. Saçların her 100.000 tanesi aynı büyüme evresindedir. Saç kıllarının ortalama büyüme periodunun 1000 gün olduğu kabul edilirse hergün 100 saç kılının döküldüğü kolaylıkla hesaplanabilir.
Hamileliğin geç dönemlerinde olası olarak artan östrojenin etkisiyle büyüme evresindeki kıllar artarken, dinlenme evresindeki kılların sayısı azalmaktadır. Doğumdan sonra ise östrojen düzeylerindeki azalmaya bağlı olarak dinlenme evresindeki kılların oranı artmakta ve %35’lere kadar yükselmektedir. Bunun sonucunda hızlı bir saç dökülmesi görülmekte ve bu saç dökülmesi DOĞUMDAN 3-4 AY SONRA EN YÜKSEK DÜZEYİNE ulaşmaktadır. Telogen effluvium olarak da adlandırılan bu hızlı saç dökülmesi total saçların %40-50’sine ulaştığında klinik olarak belirgin hale gelmektedir. Bu saç dökülmesi normal olarak kabul edilmekte ve doğumdan yaklaşık 9 ay sonra normale dönmektedir.
Hamileliğin erken dönemlerinde ve doğumdan sonra görülen bu saç dökülmesi normal olmakla birlikte tiroid hastalıkları ile ilgili testlerin yapılması ve ultrasonografi ile yumurtalıkların erkeklik hormonu salgılayan tümör ve kistlerinin ayırıcı tanısına gidilmesi gerekir.
Bacak krampları sizi zorlayabilir
Hamilelik döneminde en sık görülen belirtilerden birisi de kas kramplarıdır. Özellikle gece görülen kramplar sık görüldüğü zaman hamilelerin uyku düzenini bozar ve sonuç olarak yaşam kalitesini azaltır. Hamilelikte krampların artmasının nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte yorgunluk, kaslara binen yükün artması, rahimin büyümesi sonucunda damarlara olan baskı sonucunda bacaklardan gelen kan akımının engellenmesi gibi faktörlerin bunda etkili olduğu düşünülmektedir.
Hamilelik döneminde bacak krampları genellikle 3. aydan sonra başlar ve son dönemlerde sıklığı artar. Krampların önlenmesi için fazla ayakta kalınmaması, otururken bacak-bacak üstüne konmaması, bol sıvı alınması, düzenli eksersiz ve yürüyüş yapılması ve yatarken sol yan tarafın tercih edilmesi önerilmektedir. Ayrıca evde dinlenirken yatmadan önce bacak kaslarının düzenli olarak gerdirilmesi, topuk hareketleri ve ayak bileğinin ön tarafa doğru gerdirilmesi gibi hareketler de önerilmektedir.
İlaç tedavisi konusunda çelişkili veriler bulunmakla birlikte magnesium kullanımı önerilmektedir. Kalsiyum kullanımın krampların azaltılmasında bir rolü yoktur. Kramp oluştuğu anda ise bacak kaslarının gerilmesi, topuğun öne doğru hareket ettirilmesi, sıcak uygulaması, masaj ile ağrı rahatlatılabilir.
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..