Suların Erken Gelmesi
Normalde 40 haftalık hamilelik sürecinden sonra gerçekleşen doğum eylemi, bazı sorunlardan dolayı zamanından önce meydana gelebiliyor. İşte halk arasında “suların erken gelmesi” olarak bilinen “erken membran rüptürü” de bunlardan biri. Anne adaylarını oldukça endişelendiren bu konu hakkında Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Hüseyin Güntaş’tan sizin için bilgi aldık.
Bazı kadınların ise, hamilelikleri çok iyi geçer ve görünürde hiçbir sorun yaşamazlar. Fakat hamileliklerinin herhangi bir döneminde ansızın bir sorunla karşılaşabilirler. Bu sorunların en başında erken doğumun en önemli nedenlerinden biri olan “erken membran rüptürü” geliyor.
Halk arasında “suların erken gelmesi” ya da “zarların erken yırtılması” olarak bilinen “erken membran rüptürü”, tüm hamileliklerin yaklaşık yüzde 10’unda görülüyor ve genellikle hamileliğin 38. haftasından sonra yaşanıyor. Bu haftada bebekler, doğum için yeterli olgunluğa eriştiklerinden, suların erken gelmesi önemli bir soruna yol açmıyor. Ancak özellikle bebek 34 haftadan küçük, yani prematüre ise, bazı problemlerin yaşanması kaçınılmaz oluyor. Fakat bu durum, tüm erken membran rüptürü olan olguların sadece yüzde 5-6’sını kapsıyor.
Amniyon Sıvısı, Suyun Ta Kendisi
Amniyon kesesi ve sıvısı, bebeğin sağlıklı gelişimi için uygun bir ortam sağlayan mucizevi bir sıvı. Ultrosonografide gördüğünüz, bebeğinizin içinde yüzer gibi hareket ettiği bu sıvının birçok işlevi var. Amniyon sıvısı bebeği dış etkenlere karşı korur; içerdiği sıvı bebeğin rahat hareket etmesine olanak sağladığından, kas gelişimine yardımcı olur; bebeğin sabit sıcaklıkta bulunmasını sağlar; travmalara karşı yumuşak bir yastık görevi görür. Bu yüzden amniyon sıvısı, bebeğin gelişimini normal olarak sürdürebilmesi için oldukça önemlidir.
Normalde, amniyon kesesini oluşturan zarların doğum eylemi başladıktan sonra genellikle belli bir aşamada yırtılması ve ardından da amniyon sıvısının boşalması gerekiyor. Fakat bazen bu durum böyle gerçekleşmiyor. İşte, bebeği ve onun içinde bulunduğu sıvıyı çevreleyen zarların, doğum başlamadan önce yırtılmasına ‘zarların erken yırtılması’ deniyor. Bunun sonucu açığa çıkan sıvının vajene dökülmesi de ‘suların erken gelmesi’ olarak adlandırılıyor. Yani kadınlar arasında su olarak nitelendirilen sıvı aslında amniyon sıvısının ta kendisi.
Peki Suyunuzun Erken Geldiğini Nasıl Anlarsınız?
Her kadın bu durumu farklı yaşıyor. Bazı kadınlar suyun birdenbire geldiğini söylerken, bazısı da idrar kaçırma hissiyle birlikte, suyun hafif bir akıntı şeklinde geldiğini belirtiyor. Bunun nedeni zarların yırtılış şekliyle ilgili. Eğer zar, rahmin üst kısımlarından yırtılırsa sıvı az miktarda, yavaş yavaş gelebilir. Hatta böyle durumlarda çoğu anne adayı bu durumu vajinal salgı ya da idrar kaçırma zannedip suyunun erken geldiğini anlamayabiliyor. Bu nedenle suyunun geldiğini ya da bundan şüphelendiğini söyleyerek muayeneye giden hamilenin, çok iyi dinlenilmesi ve kontrol edilmesi gerekiyor.
Bu durum, hamileliğin herhangi bir döneminde, doğum kasılmaları başlamadan önce vajinadan sıvı gelmesi şeklinde kendini gösteriyor. Sarı renkli ve kokusuz olan sıvının miktarı damla damla olabileceği gibi, aniden fazla miktarda da boşalabiliyor. Bazen sıvının içinde beyaz ‘vernix caseosa’ (fetusun vücudunu kaplayan, krem kıvamındaki koruyucu madde) parçaları görebilirsiniz.
Sıvı gelmesi sürekli olabileceği gibi aralıklarla devam edebilir ya da bir süre sonra durabilir. Eğer sıvı gelmesine kasılmalar da eşlik ediyorsa, doğum başlamış ya da başlamak üzere olabilir. Bu nedenle eğer karın ağrısı, kötü kokulu akıntı, ateş, halsizlik, nabız hızlanması ve bebeğinizin hareketlerinde azalma hissediyorsanız suyunuz oldukça azalmış demektir.
Tanı Konulması İçin Neler Yapılıyor?
Eğer yukarıda bahsettiğimiz gibi bir durumla karşılaşırsanız yapmanız gereken ilk şey, doktora gitmek olacaktır. Çünkü yapılacak çeşitli muayeneler ve ultrasonografi ile tanı rahatlıkla konulabiliyor. Rahim ağzını görmek için yapılan vajinal muayenede amniyon sıvısı görülebiliyor. Şüpheli durumlarda ise turnusol kağıdı ile pH ölçümü yapılarak gelen sıvının “amniyon sıvısı mı, yoksa rahim ağzı salgısı mı?” olduğu ayırt edilebiliyor. Yine yapılan ultrason ile bebeğin çevresini saran amniyon sıvısı miktarı araştırılabiliyor.
En Önemli Komplikasyon Erken Doğum
Suların erken geldiği tanısı konulduktan sonra hamilelik haftası, genel fizik muayene bulguları, kan analizleri ve bebeğin genele durumu değerlendiriliyor. Ortaya çıkan en önemli komplikasyon; erken doğum. Eğer sular tamamen boşalmışsa ve hamilelik yaşı müsaitse, 24 saat kadar bekleniyor. Hamilelik 34-36 haftadan küçükse, bebeğin akciğer olgunlaşmasını hızlandıracak bazı tedavi yöntemleriyle biraz daha zaman kazanılıyor.
Bunun yanı sıra eğer bebek, 34. haftayı geçmişse ve yapılan ultrason muayenesinde bebeğin yeterli olgunluğa ulaştığı saptanırsa doğum gerçekleştirilebiliyor. Bunun için doğum sancılarının gelmesi bekleniyor. Tabi bu zaman zarfında oluşabilecek komplikasyonlar için hastane ortamında tüm tedbirler alınıyor. Eğer doğum sancıları 24 saat içinde kendiliğinden başlamazsa suni sancı verilerek doğum başlatılıyor.
Suların Erken Gelmesini Etkileyen Faktörler Neler?
Nedeni henüz tam olarak bilinmese de suların erken gelmesini etkileyen faktörlerin başında annenin geçirdiği bazı enfeksiyonlar geliyor. Özellikle idrar yolu ve genital organlarla ilgili enfeksiyonlar ilk sırayı alıyor. Bu tür enfeksiyonlar genellikle rahim içinin enfekte olmasına yol açarak; amniyon sıvısının ve bebeğin içinde bulunduğu zarların zamanından önce yırtılmasına ve suların erken gelmesine neden olabiliyor.
Çoğul hamilelik ve amniyon sıvısının normalden fazla olması ise, suların erken gelmesini etkileyen faktörler arasında yer alıyor. Her iki neden de amniyon sıvısında ve bebeği saran zarlarda basınç artışına neden olduklarından, bu zarların erken yırtılmalarına yol açabiliyor.
Önceki hamileliklerinde bu durumla karşılaşan kadınların, sonraki hamileliklerinde de aynı riskle karşılaşma oranları oldukça yüksek. Ayrıca rahim ağzı yetmezliği, beslenme yetersizliği, karna gelen şiddetli travmalar, sigara kullanımı gibi faktörler de bu durumdan sorumlu tutulan nedenler arasında yer alıyor.
İstenmeyen Sonuçlar Ortaya Çıkabilir!
Suların erken gelmesini takiben, eğer ilk 48 saat içinde doğum gerçekleşmemişse ortada oldukça riskli bir durum vardır. Bu durumun sonuçlarını ise şöyle sıralayabiliriz:
- En büyük risk amniyon sıvısının koruyuculuğundan faydalanamayan bebeğin enfeksiyon kapmasıdır. Bebeğin eşi, zarlar ve annenin rahmi enfekte olabilir. Ateş, karında ağrı, hassasiyet, kötü kokulu akıntı şeklinde belirtilerle kendini gösteren bu durum karşısında, hastanede antibiyotik tedavisine başlanılmalı.
- Amniyon sıvısının boşalmasıyla nispeten dar ve sıkışık bir ortamda kalan bebek oksijensiz kalabilir. Bunun nedeni de bebeğin yaşaması için büyük önem taşıyan göbek kordonunun basınç altında kalmasıdır. Yine sıvının azalması sonucu bebeğin kordonu sarkabilir ya da eşi (plesenta) erken ayrılabilir.
- Suların erken gelmesi, miadından önce ‘prematüre’ bebeklerin doğmasına sebebiyet verdiği gibi, 34 haftadan küçük bebeklerde de çeşitli ağır ve kalıcı şekil bozukluklarıyla akciğer problemlerine neden olabilir.
- Beyin, akciğer, göz, kalp, karaciğer, bağırsakla ilgili çeşitli sorunların görülmesinin yanı sıra, suların erken gelmesi, bu bebeklerde kan şekeri ve kalsiyum dengesinin de bozulmasına neden oluyor.
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..