İnatçı Öksürük
Tüm dünyada görülen, her yaştan insanı etkileyebilen, astım ya da diğer ismiyle alerjik bronşit, atak adı verilen krizlerle gelişir. Akciğerlerdeki hava yollarının ataklar sırasında öksürüğe, nefes darlığına ve hışıltıya neden olacağını belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Asuman Akça; klinik bulguların hastadan hastaya değişebileceğini ve hatta sade inatçı öksürük krizleri olabileceğini vurgulayarak konuyla ilgili bizleri bilgilendirdi.
"En sık rastlanan alerjenler; ev tozu akarı, çayır, çimen ve ağaç polenleri, mantar ve hayvan tüyleridir. Besinler arasında da en sık rastlanan, inek sütü, yumurta, balık, midye, soya, fıstık ve bazı katkı ürünleridir."
Önce alerjenin ne olduğuna bakmak gerekir!
Astımın oluş nedenleri arasında en önemli sırayı alerjenler aldığından hastalığa alerjik astım veya alerjik bronşit denmesi neredeyse adet olmuştur. Çevresel faktörler içinde ev içi ve ev dışı alerjenlerle temas önemlidir. Ancak alerjik olmayan astım varlığı da unutulmamalıdır. Astıma en çok alerjenler neden olduğuna göre önce alerjenin ne olduğuna bakmak gerekir.
Vücudumuza girdiğinde bağışıklık sistemi tarafından yabancı ve zararlı olarak algılanan ve aşırı ve anormal bir reaksiyon başlatan maddelere alerjen denebilir. Son derece karmaşık mekanizmalar ve reaksiyonların oluştuğu bu durumun bazı insanlarda olup bazılarında bulunmaması, her hastada aynı şiddette olmaması gibi henüz anlaşılamayan pek çok yönü vardır. Zaten alerjen kelimesi de Latince tuhaf, anlaşılamaz manasına gelmektedir.
Görülen klinik bulgular, bir yelpaze sunarak karşımıza çıkar!
Bağışıklık sisteminin son derece donanımlı ve fonksiyonel pek çok hücresi, dışarıdan gelebilecek pek çok yabancı, zararlı maddelere ve alerjenlere karşı vücudumuzun belirli bölgelerinde yer alır. Allerjen deriden, ağız yolundan veya burun ve diğer solunum yollarından vücuda girdiğinde, kişi alerjik bir bireyse reaksiyon başlar ve bu reaksiyonun gerçekleştiği yerlere göre klinik bulgular ortaya çıkar. Örneğin;
Ciltte döküntü, kaşıntı, ürtiker, kızartı, şişme, egzema gibi alerjik cilt veya atopi bulguları Burunda akıntı, hapşırık, kaşıntı, dolgunluk, tıkanıklık gibi alerjik rinit bulguları Bağırsaklarda ortaya çıkarsa; ishal, kusma, karın ağrısı, gaz oluşumu, karın şişmesi ve hatta mikro kanama gibi bulgular (inek sütü duyarlılığında olduğu üzere) görülür.
Akciğerlerde oluşan reaksiyonlarda meydana gelen yangı sonucu, solunum yolu epitelinde ödem, mukus ve spazm oluşumu tıkanıklık oluşturarak nefes alamama yani solunum zorluğu,(ya da tıp dilinde dispne), inatçı ve kuru öksürük meydana getirir ve yine bronşlardaki tıkanma ve yangının oluşturduğu hışıltı yani ıslık sesi (ya da tıp dilindeki adıyla wheezing denilen durum) ile karakterize olan ASTIM bulguları oluşur.
Bu görülen klinik bulgular, her hastada çok hafiften çok ağır tabloya varabilen bir yelpaze sunarak karşımıza çıkar.
Bazı hastalar evde tedavi edilebilirken başka bir hasta yoğun bakıma ihtiyaç gösterebilir!
Hatta aynı hastada her krizin ağırlığı bile farklı şiddette olabilir. Bazı hastalar evde tedavi edilebilirken başka bir hasta yoğun bakıma ihtiyaç gösterebilir. Yani klinik bulguların varlığı ve şiddeti her hastada değişebilir.
Astıma neden olan etkenler
Birinci derecede akrabalarla, kan bağının bulunduğu aile üyelerinde astım veya alerji öyküsünün olması yani genetik yatkınlık bulunması, (anne, baba, kardeş, vb), annenin hamilelik ve emzirme sürecinde sigara içmesi, bebeğin bulunduğu ortamda sigaraya maruz kalması (pasif içicilik), anne sütü almaması, çocuk veya bebeklikte geçirilen akciğer enfeksiyonları, bebeklikte sık atopi, egzama varlığı, kent tipi yaşam (iyi havalandırılmayan evler, duvardan duvara halılar, hava kirliliği vs.) bilinen risk faktörleridir.
Virüs enfeksiyonları hayatın ilk yıllarında sık görülür ve hışıltılı öksürüklerin en sık nedenlerini oluştururlar. Özellikle RSV (Respiratuar Sinsiyal Virüs), nezle ve grip virüsleri ile sık enfeksiyon geçirilmesi ileride astım gelişimi için risk oluşturabilir. Obezite de başka bir risk faktörüdür. Atak geçirildikten sonra hastaların fizik muayeneleri tamamen normal olduğu gibi genellikle herhangi bir yakınmaları da pek kalmaz. Atak sırasında oluşan yangı önceleri kendiliğinden düzelse de tanı konmamış ve doğru zamanda doğru ilaçlarla tedavi edilmemiş vakalarda daha sonraki ataklarda müzminleşecek ve kronik bronşite neden olarak erişkin çağlarda da şiddetini sürdürecektir.
Genellikle hastalık 5-7 yaşlarından önce başladığı için tedaviye de erken başlanmalıdır!
Astımdan şüphe edilen çocuklar çocuk alerji uzmanlarına yönlendirilmeli ve iyi takip edilmelidirler. Tanıda öykü son derece önemlidir. Anneler hekime genellikle '' çocuğum çok sık hastalanıyor, öksürükleri hiç geçmiyor, özellikle gece ve sabaha karşı öksürükler kriz şeklinde geliyor, sigara dumanı veya diğer kokulara maruz kaldığında, koşturup oynadığında öksürük ortaya çıkıyor (egzersizle gelen astım ),hışıltı duyuyorum, bazen zor nefes alıyor ve çabuk yoruluyor,'' diyerek başvururlar. Daha önce anlatılan risk faktörleri mutlaka sorgulanmalıdır. Evde özellikle çocuğun odasında duvardan duvara halı, toz, hayvan vs olup olmadığı öğrenilmelidir. Astım tanısı tipik bulguların varlığında kolaylıkla konur. Bazen kanda Ig E testi ve şüpheli alerjenlere karşı spesifik Ig E testleri, büyük çocuklarda solunum fonksiyonu testi ve bazı vakalarda akciğer grafisi ya da gerekli olduğunda çok daha ileri tetkikler ve alerjiyi gösteren cilt testleri istenebilir. Bu testler ve seçilmiş vakalarda yapılan bronş uyarı testleri mutlaka çocuk alerji ünitesi olan merkezlerde yapılmalıdır. En sık rastlanan alerjenler; ev tozu akarı, çayır, çimen ve ağaç polenleri, mantar ve hayvan tüyleridir. Besinler arasında da en sık rastlanan, inek sütü, yumurta, balık, midye, soya, fıstık ve bazı katkı ürünleridir.
Atak sırasında kullanılan ilaçlar hastalığın şiddetine göre değişir!
Tedavide aile eğitimi, alerjenden uzak durma, ilaçların doğru kullanımı ve çocuğun düzenli izlenimi önem taşır. Atak sırasında kullanılan ilaçlar hastalığın şiddetine göre değişmek suretiyle evde veya hastanede verilebilir. Nefes açıcılar, oksijen desteği veya nebülizatörle kortizon kullanımı hatta çok sıkışık vakalarda sistemik kortizon kullanımı, gerekli vakalarda antibiyotikler verilebilir. Bazı hastalar yoğun bakıma gerek gösterebilir. İdame tedavisinde alerjenden kaçınma, inhale kortizon adı verilen fısfıs şeklinde özel ilaçlar ve gece öksürüklerini kontrol eden ilaçlar ve anti alerjikler verilir. Sprey şeklinde kullanılan inhale kortizonların uygun dozlarda yan etkisi olmadığı gibi, solunum yollarındaki yangıyı kontrol etmedeki önemleri çok büyüktür. Bazı vakalarda ise aşı tedavisi gerekir. Bu da alerji konusunda uzman bir doktor tarafından uygulanmalıdır. Alerji uzmanının Çocuk Alerjisi Uzmanı olmasına da aileler ayrıca dikkat etmelidir.
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..