Öğrenme Bozukluğu Her 10 Çocuktan 1'inde Görülüyor
“Futbol ligi üzerine konuşabiliyor, ama 2 ile 2’yi neden toplayamıyor?”, “ ‘dede’yi neden ‘bebe’ diye okuyor?”, “Neden 3 rakamını her defasında ters yazıyor?”... Öğretim yılının ilk yarısının bittiği bu günlerde, okula yeni başlayan çocuğunuzda gördüğünüz farklıklara bir neden mi arıyorsunuz? O halde, her 10 çocuktan birinde görülen öğrenme bozukluğu ile ilgili hazırladığımız sayfalara dikkat edin. Uzmanımız, Psikolog Nur Dinçer’den öğrenme bozukluğu yaşayan çocuklar hakkında bilgi aldık.
İlk okul, ilk sınıf... Pek çok çocuk için yepyeni bir ortam, yeni arkadaşlar ve okuyup yazabilme başarısının hissedilmesi demek. İlk karneyi eve götürmenin yani başarıyı belgelemenin heyecanının yaşandığı bu ay, bazı anne babalar için başarısızlık kaygısının da ciddi olarak başladığı bir dönem. Çünkü çocuklarının, sınıf arkadaşlarına göre daha yavaş öğrendiğini ve algılama güçlüğü çektiğini fark ediyorlar. Okuyup yazmakta ya da yanlış okumakta ve yanlış yazmakta ‘inat eder’ gibi davranan bu çocukların ‘başarısız’ olarak nitelendirilmeleri, hem çocuğu hem de anne babaları tedirgin ediyor. Oysa, zihinsel bir özrü olmamasına rağmen bu sorunları yaşayan çocuklar, istisna değil. Uzmanlar her 10 çocuktan birinin öğrenim zorluğu çektiğine işaret ediyor. Bu zor süreci sağlıklı bir şekilde geçirmenin tek yolu ise öncelikle sorun hakkında bilgi sahibi olmak.
Öğrenme Bozukluğu Nedir?
"Mert 1. sınıfa başlamıştı. Sınıftaki öğrencilerin bir çoğu Deniz öğretmenin tahtaya yazdığı yazıları defterine geçiriyor, yazılarını bitiriyordu. Mert sınıfta çoğu kez geri kalıyordu. Herkes teneffüse çıkarken o yazısını tamamlamak istiyor ama bitiremiyordu. Evde, anne babası defterindeki eksikleri görüp neden yazmadığını sorunca elinin ağrıdığından, gözünün acıdığından şikayet ediyordu. Üstelik el yazısı yazmakta çok zor bir işti. Harfleri okurken sık sık karıştırıyordu. Sanki her şey ters dönmüş gibiydi; b’leri d diye okuyor , 2’yi S gibi yazıyordu. Sonunda Deniz öğretmen anne ve babasını okula çağırdı ve onlara Mert’in isminin yazılı olduğu bir kağıt gösterdi. ‘TЯEM’
Bu örnek doğrultusunda öğrenme bozukluğunu şöyle tanımlamak mümkün: Zekası normal ya da normalin üstünde olmasına ve standart eğitim almasına rağmen okuma, matematik ve yazılı anlatımında kendinden beklenen-yaşına uygun başarıyı gösterememek. Ancak öğrenim bozukluğu geniş bir alan. Uzmanlar, genel olarak üçe ayırıyor; Okuma bozukluğu (disleksi), yazma bozukluğu ve matematik bozukluk. Yani bazı çocuklar okumakta zorluk çekerken, bazıları yazmakta, bazıları ise matematik işlemi yapmakta zorlanıyor.
Ne Zaman, Nasıl Fark Ediliyor?
Öğrenme bozukluğu genellikle çocuğun ilkokula başladığında okuma yazma öğrenirken zorlanması ile fark edilebiliyor. Ancak ilkokul döneminden önce de bazı belirtileri gözlemek mümkün. Bu çocukların gelişim dönemlerinde bazı gecikmeler olabiliyor. Örneğin; konuşmasında gecikme, emeklemede zorlanma (tek kol ya da bacakla emeklemeye çalışma), ayakkabı bağlayamamak, düğme iliklemeyi öğrenmede zorluk, top oyunlarında başarısızlık, bisiklete binmeyi öğrenme de zorluk, yeni şeyler öğrenmeye merak duymama gibi bazı belirtiler gözlenebiliyor.
İlkokul döneminde ise, daha önce, pek çok anne baba tarafından sıradanmış gibi algılanan bu farklılıklar sorun olarak ortaya çıkıyor. Şüphesiz, birinci sınıftaki çocuklarda, harfleri zaman zaman ters yazma ya da karıştırma, yanlış okuma durumu görülüyor. Ancak her ters yazan ya da zor okuyan çocuğun öğrenme bozukluğu yaşadığını düşünmek de yanlış! Bunun için çocuğa biraz zaman tanımak gerekiyor. Eğer çocuk 1. dönemin sonunda halen okuma yazmada gelişme gösterememiş, hala yazdıklarını karıştırıyor, ödev yapmakta zorlanıyor ya da okula gitmekte isteksizlik duyuyorsa ilk yapılması gereken doğru davranış; bir uzmanın yardımına başvurmak. Çünkü her alanda olduğu gibi öğrenme bozukluğunda da tanı ne kadar erken konulur ve yardım ne kadar erken alınırsa yaşıtlarına yetişme oranı da o ölçüde artıyor.
Tek Bir Nedeni Yok
Öğrenme bozukluğunun nedenini bulmaya yönelik pek çok araştırma yapılmış. Sonuçta, genetik özellikler, bazı nörolojik faktörlerin yanı sıra anne karnında, doğum sırasında ya da doğum sonrası ilk aylarda çocukta beyin hasarı oluşmasının öğrenme bozukluğuna neden olduğu tespit edilmiş. Özellikle ailede öğrenme bozukluğu sorunu varsa, kalıtsal olarak bu sorunun ortaya çıkma ihtimali güçleniyor. Öğrenme bozukluğu cinsiyete göre de farklılaşabiliyor. Araştırmalar, erkeklerde kızlara göre 3 ile 10 kat fazla görüldüğünü gösteriyor.
Erken Tanı Önemli
Her sorunda olduğu gibi öğrenme bozukluğunda da erken tanı koymak çok önemli. Ancak bu tanının mutlaka bir uzman tarafından konulması gerekiyor. Oysa, pek çok aile bazen bilgisizlikten bazen de ‘geçici’ olduğunu düşündüklerinden, bir uzmana başvurmayı geciktiriyor. Böyle durumlarda, çocuk, daha ileri sınıflara kadar idare etse de, dersler zorlaştıkça, sorun büyüyor. Bazen de kalabalık sınıflarda sorun fark edilmiyor. Bazı durumlarda ise, anne babaların sorunu kabullenmek yerine kendi buldukları çözümlerle devam etmeleri ya da sorunu yeteri kadar tanımadıkları için çocuğun “inat olsun” diye aynı hataları tekrarladığı gibi yanlış düşünceler nedeniyle sorun, ileri yaşlara kadar taşınıyor.
İleri yaşlarda uzmana başvurulan bu çocuklar için; anne babalardan ve öğretmeninden bilgi alındıktan sonra çocukla görüşülüyor ve gerekirse tanı amaçlı testler uygulanıyor. Test önemli bir veri. Tanı konulan çocuklarda, sorun oluşturan alanlarını geliştirmeye yönelik olarak eğitim çalışmaları yapılıyor.
Destek Olun!
Anne babanın tedavi aşamasında en büyük destekleri öncelikle farklı algılayan bir çocukları olduğunu kabul etmeleri. Çünkü çocuğun okuma ya da yazma alanında sorununun olması onun her alanda başarısız bir birey olduğunu göstermez. Eğer öyle olsaydı disleksi sorunu olan Leonardo da Vinci, Walt Disney, Churchill, Albert Einstein, Agatha Christie ya da Thomas Edison başarılı olabilirler miydi? Öğrenme bozukluğu olan çocukların bir çok alanda yaratıcılıkları olabileceğini bilmekte yarar var. Bu yüzden anne babalara ve öğretmene düşenler; çocuğun iyi ve güçlü olan yönlerini belirlemek ve yönlendirmek. Bunu nasıl yapabilirim diye düşünüyorsanız, aşağıdaki önerileri uygulamaya çalışın.
- Çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin. Ders başarısı düşük olsa bile aslında zeki ve değerli olduğunu ve onu sevdiğinizi hissettirin.
- Başarması için baskı yapmak yerine destek olun.
- Onu çevrenizdeki başka çocuklarla kıyaslamayın.
- Başarması için küçük görevler vererek başarıyı tatmasını sağlayın.
- Daha önce öğrendiklerini sık unutuyor ya da karıştırıyorsa sinirlenmeyin.
- Okumada zorlanıyorsa siz okuyun, ona anlatması için yardımcı olun.
- Gerektiğinde öğretmenine yardımcı olmak için okumakta zorlandığı tarih, türkçe, hayat bilgisi gibi dersleri siz okuyup anlatmasına yardımcı olun.
- Sınıfta öğretmeni ve tahtayı yakından izleyip, rahat duyabileceği bir yerde oturmaları da öğrenmelerine yardımcı olacaktır.
Öğrenme Bozukluğunun Belirtileri
• Dikkatlerini yaptıkları işe verseler bile anlamakta ve öğrenmekte zorlanırlar.
• Öğrendiklerini ya da söylenenleri hatırlamakta güçlük çekerler.
• Yazıları, okumaları bozuktur, okuma ve yazma hızları düşüktür.
• Problem çözerken adımların sırasını karıştırırlar.
• Matematik terimlerini, kavramları ve işlemleri anlama ve adlandırma da güçlük çekerler.
• Çarpım tablosunu öğrenmede ve hatırlamada zorluk çekerler.
• Yazarken ya da okurken harfleri karıştırırlar, harf, hece atlar, ters okur ya da yazarlar. (b yerine d, ev yerine ve gibi)
• Okurken gözlerinin ağrıdığından şikayet ederler.
• Sağ-sol, alt-üst gibi kavramları karıştırırlar.
• Zaman kavramlarını (dün-bugün-yarın-ay-hafta-gün-saat gibi) karıştırırlar.
• İmla kurallarını unuturlar.
• Yaptıkları bir hatayı defalarca tekrarlar.
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..