Çocuğa Cinsel Eğitimi Aile Vermelidir-1 (YAZI DİZİSİ)
Pedagog Dr. Adem Güneş’i çocuk psikolojisi, ayrıca anne baba ve toplumla sağlıklı ilişki gelişimi üzerine kitapları ile tanıyor olabilirsiniz. Eğitimini yurtdışında tamamlayan Adem Güneş, çocuğa biçim vermek yerine, gelişim aşamalarını bilerek ona yol göstermenin en doğru ebeveyn davranışı olacağını belirtiyor. “Adım Adım Cinsel Eğitim” kitabı raflarda yerini alırken, kendisi ile çocuklara cinsel eğitimi nasıl vermeli? konusunu konuştuk.
Anne babaların en çok zorlandıkları konulardan biri cinsel eğitim. Bu eğitimin yaşı var mı?
Doğru, anne babaların en çok zorlandığı konulardan biri cinsel eğitimdir. Çünkü cinsel eğitim insanın en özel ve gizli yanına dair bilgileri barındırır. Benzeşen duygular anne babanın kendisinde de var olduğundan dolayı çocuğa kendi duygularından soyutlayarak yalın bilgi verebilmek oldukça zordur. Örneğin; çocuğun ihtiyacı olan bir bilgi çocuğa aktarıldığında anne babanın en büyük endişelerinden birisi “sende de mi böyle” sorusuyla muhatap olma kaygısıdır. Bundan dolayı birçok anne baba bu konuya değinmemeyi, kendi haline bırakmayı bir çözüm zannederler.
Hâlbuki cinsel eğitim ne anne babayı zor durumda bırakmalı ne de çocuğun yaşının ötesinde yeni merak duyguları uyandırmalıdır. Anlatanın da dinleyenin de rahatsız olmaması gerekir. İşte bu hassasiyet üzerine kurulu bir cinsel eğitim çocuğun ihtiyacı ve hakkıdır. Ancak buradan yola çıkarsak çocuğun merak duygusu ile oluşan sorularını karşılamak cinsel eğitimin bütünlüğünü oluşturmaz. Zira bazı çocuklar merak duyduğu şeyi soramayabilir, utanır, sıkılır; bazı çocuklarsa yaşının ötesinde şeyleri merak ederler. Anne babalar çocuklarının merak ettiği soruları cevaplamak yerine, çocuklarının hangi yaşta hangi duygusal gelişim içinde bulunduklarını bilip, o duygusal gelişimin ihtiyacı olan cinsel bilgiyi çocuklarıyla paylaşmayı esas almalıdır. Çocukların merak ettiği her soru cevaplanmalıdır diyemeyiz. Yaşına uygun olmayan şeyleri merak edebilir. Ya da çocuk hiç soru sormayabilir. Burada önemli olan çocuğun hangi yaşta duygusal gelişimi içinde ve hangi ihtiyaçta olduğu konusunda ebeveynin eğitimli olmasıdır. Çocuktan soru beklemek yerine ebeveynin aktif olması gerekir.
Cinsel eğitim tek bir parçadan oluşmaz; yüzlerce legodan oluşan bir eğitimdir. Çocuğun küçük yaşından itibaren tuvalet eğitimiyle başlayan ve ergenlikte zirveye çıkan bir süreç eğitimidir. “Şu yaşa geldi şimdi cinsel eğitim anlatacağım” diye bir şey değildir. Her yaşın ihtiyacı vardır. Cinsel kimlik kazanabilmek ve farkındalıklar oluşturmak için o yaşın ihtiyaçları adım adım giderilmelidir. 5 yaştaki bilgiler de ihtiyaç, 7 yaştakiler ve 10 yaştakiler de. Bir yapbozun parçaları gibi her yaştaki bilgiler tamamlandığında cinsel eğitimin bütünü oluşturulmuş olur. Eğer bir çocuğa cinsel eğitim bütün olarak anlatırsa hazmedemeyebilir. Kendi iç çatışmalarını ve duygularını yönetmekte zorluk çekebilir, anne ve babasına farklı gözle bakabilir, hayal kırıklıklarına uğrayabilir.
Kişinin kendi bedeninin kendisine ait ve özel olduğu, ister iyi niyetle ister kötü niyetle de olsa kimsenin çocuğun bedenini itemeyeceği, düşüremeyeceği, vuramayacağı, kolundan tutup çekemeyeceği ya da izin almadan sevgi gösterisinde bulunamayacağı ile ilgili bilgi verilmelidir. Tüm bunların provasının ailede izin almalar şeklinde gerçekleştirilmesi çocuğun bunları edinmesini kolaylaştırır.
Günlük yaşamın içinde dikkat edilmesi gerekenler var mı?
Çocuğun bulunduğu ortamda cinsellik rastgele konuşulabilecek bir konu değildir. Çocuğun içinde bulunduğu yaş dönemi, duyduğu cinsel bilgileri anlamlandırmakta zorluk çekeceği bir yaş dönemi ise çocuk duygusal problemler yaşayabilir. Yeni yeni merak duyguları uyanabilir. Özellikle çocuğun cinsellikle alakalı kelimelere karşı bir merakı vardır. Çünkü o kelimeler gündelik yaşamda sıklıkla duyduğu kelimeler değildir. “Cinsellik” kelimesi bile çocuğun ilk duyduğunda ne olduğunu merak edip sorgulayacağı kelimelerdir. Hâlbuki böylesi kelimeler yetişkinler için gündelik yaşamda normal olarak kabul edilir. Bundan dolayı yetişkinler çocuğun yanında kullanacakları kelimelere ve o kelimelerin çağrışımlarına dikkat etmelidir. Örneğin; sapık, tecavüz, taciz, aldatma, şehvet, cinsel haz gibi.
Bunlar güncel yaşamda sürekli duyduğu kelimeler olmadığından ilk duyduğu andan itibaren çocuğun oldukça dikkatini çeker ve çocuk o kelimenin peşine düşmeye çalışır. Bu kimi zaman internette olabileceği gibi kimi zaman da arkadaşları arasında “bu ne demek” diye birbirlerine sormaya dönüşür. Böylesi bir meraksa çocuğun yanlış bilgiler edinmesine sebep olabilir.
Eğer ebeveyn yaşından önce böylesi kelimelerle çocuğu farkında olmadan tanıştırmışsa, oldukça objektif olarak bu kelimeyi çocuğa izah etmeli, çocuğu başkasına ihtiyaç duymayacak hale getirmelidir.
Yetişkinler arasında dikkat edilen her şey çocuklar için de geçerlidir. Cinselliğin haz ile ilişkilendirilmesinde ergenlik döneminden önce cinsellik ve haz ilişkisi kurulabilecek her türlü bilgi aktarımı, paylaşımı, çağrışımı yanlış olur. Örneğin, 9 yaşındaki bir çocuğa cinsel hazdan bahseden duyumlar çocuğun duygusal gelişimine zarar verir.
İsmi “taciz” ve “tecavüz” olarak adlandırılmamak, yani bir kavram kullanılmamak üzere çocuğun yabancılardan kendisini ve bedenini korumasından 4 yaş döneminden sonra her yaş döneminde çocuğa zaman zaman bahsedilmelidir. Örneğin anlatım şu şekilde olmalıdır: Kişinin kendi bedeninin kendisine ait ve özel olduğu, ister iyi niyetle ister kötü niyetle de olsa kimsenin çocuğun bedenini itemeyeceği, düşüremeyeceği, vuramayacağı, kolundan tutup çekemeyeceği ya da izin almadan sevgi gösterisinde bulunamayacağı ile ilgili bilgi verilmelidir. Tüm bunların provasının ailede izin almalar şeklinde gerçekleştirilmesi çocuğun bunları edinmesini kolaylaştırır. Ayrıca sinemalarda, dergi ve gazetelerde, internet sitelerinde mümkün olduğunca cinsel haz içeren görüntülerden çocuk korunaklı tutulmalıdır.
Yanlış verilen, ayıplarla örülü bir cinsel eğitim çocuğu nasıl etkiler?
Çocuğun ihtiyacı olduğu ve yaşamında sağlıklıca kullanması gerektiği bir bilgiyi “ayıp”, “günah”, “sus” diye engellerle çocuğa vermemek, onu yaşama hazırlamamak ve gelecekte problemli hale getirmek anlamını taşır. Böylesi verilen bilgilerin yetişkinlik döneminde cinsel işlev bozukluklarına yol açtığı artık bilinmektedir. Kimi zaman cinselliğe karşı bir tiksinti, eşiyle sağlıklı olmayan cinsel yaşam ya da çocuğun sürekli bir utanma, mahcubiyet ve sosyal çekiniklik yaşamasına sebep olabilir. Cinsellik doğru ve dozajında verildiği takdirde utanılacak sıkılacak bir eğitim değil, aksine çocuğun ihtiyacı olan ve onu yaşama hazırlayan bir eğitimdir.
DEVAMI VAR
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..