Çocuklarda Görülen Takıntılar (Obsesif – Kompulsif Bozukluk)
“Takıntılar sadece yetişkinlik döneminde görülen bir durum değildir. Çocuklarda da sıklıkla karşılaştığımız takıntıların başlama yaşı kesin olarak bilinmemekle birlikte okul öncesi dönemden itibaren ailelerin konuya duyarlı olması oldukça önemlidir.” diyen Uzman Psikolog & Psikoterapist Nuray Özben Avşar, çocuklarda görülen belirtiler ve ailelerin yaklaşımları hakkında bilgi veriyor.
Takıntının, en sık ortaya çıktığı yaş dönemi 7 olarak literatürlerde yer alıyorken bu sınır 2 yaşa kadar inebilmektedir. Nedenleri ile ilgili ortaya atılan birçok psikolojik kurama rağmen hastalık boyutuna ulaşmış takıntıların nöropsikiyatrik bir hastalık olduğu kabul edilmektedir.
Sürekli tekrarlanan sorular
Aileler bazen çocuklarının bazı hareketleri tekrar ettiklerini ya da cevabını bilmelerine rağmen sorulan soruları tekrar tekrar yinelettiklerini fark ederler ancak bunun nedenini bir türlü bulamayabilirler. Eğer bu durum çocuğun işlevselliğini
bozmuyorsa “obsesif-kompulsif belirtiler”, işlevselliği bozuyorsa “obsesif-kompulsif bozukluk” adını almaktadır.
Obsesyonlar halk arasında takıntı ya da vesvese olarak adlandırılmaktadır. Obsesyon, istenmeden gelen, uygunuz olarak yaşanan ve belirgin sıkıntıya neden olan, yineleyici düşünce, dürtü veya düşlemlerdir. Kişi bu düşünce, dürtü veya düşlemlere önem vermemeye, bunları baskılamaya veya başka bir düşünce ya da eylemle bunları etkisizleştirmeye çalışır. Takıntılı kişiler bu düşünce, dürtü ve düşlemlerin anlamsız ve abartılı olduğunun farkındadırlar fakat bunların zihinde oluşmasına engel olamamaktadırlar. Ancak çocuklar bunu tam olarak ifade edemeyebilirler. Çoğu zaman mantıksız buldukları bu düşüncelere karşı mücadele ederler. Gösterilen bu çaba çoğunlukla var olan gerginliklerini artırmaktan öteye gidemez. Kısacası obsesyon düşünceleri kişinin kendi denetiminde değildir.
Obsesyonlarını ortadan kaldırmak, onları etkisiz hale getirmek için bireyin kendisini yapmaktan alıkoyamadığı zorlantılı davranışlara ise tıp dilinde “kompulsiyon” denilmektedir. Zorlantı da denilen kompulsiyonlar el yıkama, sıraya koyma, kontrol etme gibi tekrarlayıcı davranışlar ya da dua etme, sayma, sözcükleri sessiz biçimde yineleme gibi zihinsel eylemler olarak kendilerini gösterebilirler. Zorlantılar aslıda takıntıların yaratmış olduğu gerilimi azaltmak amacıyla yapılmaktadır. Kişi bunları yapmadığı sürece kendisini rahat hissetmemektedir.
Takıntı ve zorlantılara örnek vermek gerekirse kişinin ellerinin temiz olmasına rağmen pis olduğunu düşünmesi “obsesyon”, bu düşünceyi ortadan kaldırmak için ellerini gereksiz yere yıkaması “kompulsiyon”dur. Obsesyonlar ve kompulsiyonlar az oranda herkeste görülebilir, ancak bunlar kişinin yaşam kalitesini ve işlevselliğini bozuyor ve ciddi zaman kayıplarına neden oluyorsa hastalık kabul edilir ve bu durum mutlaka bir uzman desteği gerektirmektedir.
Çocuklarda takıntı (obsesif-kompulsif ) belirtileri
Yapılan çalışmalarda :
• Kirlilik,
• Sürekli temiz olma ihtiyacı,
• Sürekli kötü bir şey olacağı düşüncesi,
• Aşırı düzenli hareket etme isteği çocuklarda sık görülen saplantılardan bazılarıdır.
Eğer;
• Ellerini sık sık yıkıyorsa,
• Sabun ve tuvalet kağıtlarını aşırı tüketiyorsa,
• Akademik başarısında ani bir düşüş olmuşsa,
• Ödev yaparken aşırı zaman kaybediyorsa,
• Defterinde ve kitabında silmekten kaynaklanan yırtıklar veya delikler olmuşsa,
• Garip cümleleri tekrar edip ve sizden de tekrar etmenizi istiyorsa,
• Hastalıktan aşırı derecede korkmaya başladıysa,
• Sıklıkla çamaşırlarının ve çarşaflarının yıkanmasını istiyorsa,
• Odasını temizlerken aşırı derece özenli oluyorsa,
• Aile üyelerine sürekli sağlık durumlarını soruyorsa,
• Sürekli kötü bir şey olacağını düşünüyorsa dikkatli olmak ve bunların obsesif kompulsif bozukluğunun belirtileri olabileceğini düşünmek gerekir.
Nörokimyasal çalışmalar, beyin görüntüleme çalışmaları ve nöropsikolojik değerlendirmeler sonucunda obsesif-kompulsif bozuklukların beyindeki bazal ganglionlar ve frontal lob bölgelerindeki bazı işlev bozukluklarından kaynaklandığını göstermektedir. Aynı zamanda seratonin ve dopamin nörotransmitterlerinin de etkisi olduğu bilinmektedir. Rahatsızlığın genetik geçişli olduğuna dair de güçlü kanıtlar bulunmaktadır. Takıntı ve zorlantıların çocuklarda sanıldığından çok daha fazla görüldüğü, ancak çocukların sıklıkla ayıplanacakları ve yanlış anlaşılacakları gibi düşünceler nedeniyle bu sıkıntılarını gizleme eğiliminde oldukları bilinmektedir. Anne ve babalar çocuklarına yaklaşımlarında güven verici davranır, çocuklarının onların yanındayken rahat ve açık davranmalarını sağlayabilirlerse, onlar da bu tip sıkıntılarını söyleme konusunda rahat davranacaklardır.
Çocuklar takıntılarını nasıl dile getirirler?
Bu konu üzerine konuşurken çoğunlukla sıkıntılı oldukları göze çarpmaktadır.
Kendisi aslında bu şekilde düşünmek veya davranmak istemediğini ama içinden bir sesin (bazıları kendi düşüncesi olduğunu söyler, bazılarıysa başka birisinin sesi olarak tanımlayabilir) belli davranış ve düşüncelere yol açtığını dile getirir. Örneğin; içinden herhangi bir şeye küfür etmek gelmesi, rahatsız edici cinsel içerikli görüntülerin göz önüne gelmesi, bir şeyi iki kez yapmazsa kötü bir şey olacağı veya kapıyı kilitlemiş olmasına rağmen sanki kilitlemediğini düşünmesi ve tekrar tekrar kontrol etmek zorunda kalması gibi.Bazen düşüncelere eşlik etmeden sadece tekrar eden davranışlar (kompulsiyonlar) ortaya çıkabilir ve bu zorlanmalar dışardan rahatlıkla gözlemlenebilir. Aslında düşünce boyutunda kalan takıntıları anlamak sürecin en zor yanıdır.
Takıntılı-zorlantılı/obsesif-kompulsif bozuklukların tedavisinde ilaç tedavisinin yanında davranışçı kognitif – bilişsel terapi ve EMDR terapisi oldukça etkilidir. Çocukluk çağında karşılaşılan bu bozukluklarda mutlaka gerekli tedavi yöntemleri kullanılmalıdır. Çocuğun tüm hayatını -aile, okul, arkadaş- ve işlevselliğini olumsuz etkileyecek bu takıntılar çocuk için ciddi zorluklara da neden olabilecektir. Bu nedenle ebeveynler konuya çok hassas bakmalıdırlar.
Kaynaklar:
Apak,S. Gelişim Nörolojisi. 1984
Yörükoğlu,A. Çocuk Ruh Sağlığı
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..