Giriş Yapın

Facebook ile Bağlan Sizin adınıza paylaşım ve izinsiz gönderim yapmıyoruz.
Çocuklara Coronalı Bir Döneme Nasıl Hazırlayabiliriz?
Çocuklara Coronalı Bir Döneme Nasıl Hazırlayabiliriz?
Koronavirüsü Çocuklara Anlatırken Yardımcı Olacak 10 Yöntem
Koronavirüsü Çocuklara Anlatırken Yardımcı Olacak 10 Yöntem

Hitap Şeklinizin Çocuğunuzun Kişiliğini Etkilediğini Biliyor Muydunuz?

Hitap Şeklinizin Çocuğunuzun Kişiliğini Etkilediğini Biliyor Muydunuz?

Çocuklar küçük yaşlarda soyut düşünceyi bilmezler. Kendilerine söylenen her şeyi somutlaştırarak anlayabilirler. Bu yüzden çocuğumuza hitap ederken, bizim yüklediğimiz anlam ile onun anladığı arasındaki farkı bilmek gerekiyor. Uzman Klinik Psikolog Nurbanu Perişan, küçük çocuklara hitap biçimimizin nasıl olması gerektiği konusunda bilgiler veriyor.  

Günlük hayatımızda birbirimizle iletişim kurarken isimlerimizin yanı sıra, hitap kelimeleriyle birbirimize seslenme ihtiyacı duyarız. Seslendiğimiz kişinin hayatımızdaki pozisyonuna göre farklı hitap sözcükleri tercih ederiz. Hitap şeklimiz konusunda, özellikle erken çocukluk döneminde, çocukların sağlıklı kimlik gelişimi için dikkat etmemiz gereken bazı noktalar vardır.

“Annecim, babacım, prensim, prensesim” demeyin!

Ebeveynlerin en yaygın kullandıkları hitaplar “anneciğim, babacığım” dır ve çocukların da bize hitap ederken aynı şekilde “anneciğim, babacığım” demelerini bekleriz.

Ebeveynlerin ve çocukların birbirlerine aynı rol adlarıyla hitap etmeleri çocuklarda kavram karmaşasına sebep olabilir, dolayısıyla anne, baba olma kimliğiyle çocuk olma kimliği arasında bocalama yaşarlar. Çocukların bu dönemde güven duygusunu hissedebilmeleri için güvenebilecekleri, destekleyici, sahiplenen ancak çocuklarının sınırlarını işgal etmeyen ebeveyn tutumlarına ihtiyaçları vardır. Çocukların sahip olduğu roller üzerinden “kızım / oğlum” şeklinde hitap etmek ve onların annelerine ve babalarına güven duymalarını sağlamak, sağlıklı bir gelişim için gerekli olandır. “Bebeğim” ifadesi de ebeveynler arasında sık kullanılmakta ve çocuğun bebeksi özelliklerinde kalıcılığa, bebeklik dönemindeki gibi ebeveyne bağlı ve muhtaç olma, kendi özerkliğini hissedememe gibi sorunlara neden olabilmektedir.

“Aslanım, prensesim, prensim, kahramanım, paşam …” gibi çocukları yücelten, sağlıklı benlik gelişimini zedeleyen ifadeleri tercih etmemek gerekir. Bu ifadeler çocukta ben merkezli olma, kendini üstün görme, kendini gerçekdışı önemli hissetme; çocukların ileriki dönemlerinde, özellikle insan ilişkilerinde, hatayı sürekli başkalarında arama ve hatayı kabullenmeme, sağlıklı benlik değerlendirmesi yapamama gibi kişilik özelliklerine sahip olmalarına sebep olabilmektedir. Bir “prenses/prens” şeklinde yetiştirilen çocuklarda, sosyal ilişkilerinde de aynı beklentiye girme ve diğer insanlardan da onlara “prens/prenses” gibi davranmalarını isteme, sürekli kendi dediğini yaptırma ve herkesin ona uyum sağlamasını isteme gibi beklentilere, aksi takdirde ilişkilerinde bozulma yaşamaya kadar giden bir bakış açısı kazandırılmış olur. Bu çocuklar genellikle kuralları ve sınırları da reddeder ve aile belki de farkında olmadan çocukların ileriki yaşantılarında kendileriyle de çatışmalar yaşamasına sebebiyet vermiş olurlar.

Kimlik ve anlam karmaşası yaşayabilir

Çocuklar, “aşkım, sevgilim…” gibi hitapları, ebeveynlerin birbirine söylediğini ya da televizyon ve bilgisayardaki romantik ilişkilerde bu hitapların kullanıldığını gördüğünde, kimlik kazanımı açısından karmaşa yaşayacaktır. Sahip olması gereken role uygun davranışları ve beklentileri karıştıracak, somut düşünme dönemindeki çocuklarda, bu durumu belli bir mantık çerçevesinde algılaması mümkün olmayacaktır.

Aile içerisinde çocuğa yönelik kullanılan “sevişelim, öpüşelim…” gibi kelimeler çocuk için normalleştirildiğinde ileriki sosyal yaşantılarında aynı normallik ilişkilerine de yansıyabilir. Çocuk, aile içinde duygusal, ancak dış dünyada cinsel anlamda kullanılan bu kelimelerin anlamsal yönleri açısından karmaşa yaşar.

Çocuğa “yaramaz, tembel, yalancı, beceriksiz…” gibi hitaplar, çocuğun bu sıfatları kabullenip benliğine işlemesine sebep olur ve bu şekilde hitap edildikçe çocukta bu kimliğe uygun şekilde davranmaya devam eder. Yani “yaramaz” bir çocuğun yapması beklenen şekilde davranmak üzere komut almış olur. Ebeveyn verdiği tepkilerle, aslında hareketli ve enerjik bir çocuğa yüklediği “yaramaz çocuk” kimliğiyle çocuğun davranışlarını sürekli ve abartılı hale getirmiş olur. Çocuk bulunduğu ortamda dikkat çekmek, ilgiyi üzerinde toplamak için aynı davranışları sergilemeye devam eder.

Özetle, somut düşünme dönemindeki çocuklar kendisine hitap edilen role bürünür. Bu dönemde ebeveynden sağlıklı bir ayrışma yaşaması; kendine güven duyarak ve ebeveyninin desteğini hissederek gelişim aşamalarını geçirmesi hedeflenir. Kendi isimleriyle ya da “çocuğum, kızım, oğlum” gibi onun rolüne uygun hitaplarla; kazanmalarını istediğimiz davranışlarla, kişilik özellikleriyle ve uygun sıfatlarla hitap etmenin en uygunu olacağı düşünülmektedir.

İlginizi Çekebileceğini Düşündüğümüz Diğer Haberler
FACEBOOK YORUMLARI
ANNEBEBEK ÜYELERİ NE DİYOR?

Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.

Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..