Hamilelik Çatlaklarını Nasıl Engelleyebiliriz?
Hamilelik döneminde alınan kilo ile birlikte cildinizin de değişime uğraması doğal. Peki bu süreçte ne yapmalısınız? Doğum kilolarının verdiği çatlaklarla nasıl mücadele etmelisiniz? Cevabını Dermatoloji Uzmanı Dr. Betül Şengör’den aldık.
Beklenenin üstünde alınan kilolar ve çatlaklar
Hamilelik döneminde vücudumuzda, hormonların etkisiyle ve bebeğin gelişim dönemlerine göre çeşitli belirtiler görülebilmekte. Bazen de istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Bunların başında cilt çatlakları gelir. Hamileliği boyunca bir gebenin ayda ortalama 1-2 kg alması normal kabul edilir. Elbette son aylarda daha fazla kilo alınabileceği hesaba katılarak ilk ayların çok daha kontrollü olmasında fayda vardır. Beklenenin üstünde alınan kilolar ne yazık ki ciltte çatlak dediğimiz, kollajen kırılmalarına neden olurlar. Cilt çatlaklarının tek sebebi kilo fazlalığı değildir elbette. Özellikle ergenlik çağında boyu hızla uzayan gençlerde de cilt çatlakları görülebilir. Ayrıca, genetik yatkınlığında çatlak oluşumunda önemli etken olduğu düşünülmektedir.
Badem yağları
Her zaman belirttiğim gibi cildimiz bir organdır. Bu organ kendine ait fibroblast adı verilen hücrelerden zengindir. Bu hücreler hyaluronik asit, kollajen ve elastik lif üretirler. Fibroblastların bunları üretmek için kullandığı vitaminlerin başında C vitamini gelir. Ayrıca B vitaminlerinin, omega-3 ve bazı çinko ve bakır gibi minerallerin de bu üretime katkıları vardır. Hamilelikte bu vitaminlerin alımının yeterli olmasına dikkat etmek gerekir. Mevsiminde olan sebze ve meyvelerden yeterince alamadığımız besinleri, jinekoloji uzmanları takviye olarak önermektedirler. Hücre üretimi sırasında ve özellikle omurga gelişiminde çok önemli katkıları olan folik asit ve beyin gelişimine olumlu etkileri olduğu düşünülen omega-3 takviyeleri rutine girdi. Ancak hamilelikte yapılan kan testlerinde D3 vitamini ve B12 vitamini düzeylerine de bakılmasında fayda var. Cilt sağlığı aynı zamanda dışarıdan sürülen ürünlerle de desteklenebilir. Özellikle badem yağının cildi yumuşatarak bu sayede esnekliğini arttırması çatlak oluşumunu azaltabilir.
Losyon ve kremler
Hamileliğin ikinci trimester (üç ayından) itibaren, her gün günde bir defa, kuru ciltlerde ise günde iki defa tüm vücuda nemlendirici özelliği olan süt şeklinde losyon ve kremler sürmekte fayda var. Ayrıca banyo sonrası bebek yağı, badem yağı, madecosid yağı, hindistan cevizi yağı, A vitamininden zengin kayısı yağı ve benzerleri sürülebilir. Üçüncü ve son dönemde ise yani 6. aydan itibaren kollajen üretimin destekleyen çatlak kremleri kullanılabilir.
Çatlaklar oluşurken genellikle kırmızıdır
Yediklerimize dikkat ettik ve kontrollü kilo aldık, güzel de beslendik ve hatta besin takviyelerimizi (doktorumuzun önerdiği) aldık, tüm krem ve yağlarımızı sürdük ancak yine de çatlağımız olabilir. Çatlaklar oluşurken genellikle kırmızıdır, bu çatlağın henüz oluşmakta olduğunu gösterir. İşte tam da bu aşamada çatlakları önleyebilmek için biraz önce bahsettiğim önlemleri almak gerekir. Kırmızı olan çatlaklara bu aşamada lanolin, panthenol içerikli ayrıştırıcı özellikteki kremler kullanmalıyız. Çatlaklar eskidikçe rengi açılır ve iki çizgi arasında incecik altı boş bir cilt olarak yol yol görünürler. Bu evrede tedavi oldukça zordur. Çünkü cilt bütünlüğü bozulmuş, kollajen kırılmış ve cilt altı desteğini kaybetmiştir. Bu durumda tedavinin amacı cildin bütünlüğünü olabildiğince yeniden kazandırmak, kollajen ve elastik liflerin üretimini arttırmayı hedeflemek olmalıdır.
Kollajen arttıran her yöntem herkes için doğru değildir!
- Dermaroller ile cildin üst tabakasına mekanik bir etki yaratmak ve arkasından vitamin mezoterapi uygulamak (sarışın ciltler için uygun olabilirken esmer ciltlerde tahriş ve sonrası kalıcı lekelere yol açabilir).
- Benzer şekilde mekanik peeling yöntemi olan mikrodermabrazyon veya kimyasal peelingler uygulamak (sarışın ciltlerde uygun iken esmer ciltlerde uygun değildir).
- Çatlakların kızarıklığı devam ediyorsa IPL ve lazer yöntemleri uygundur, ancak cilt rengine göre güvenli dozlarda çalışmak koşuluyla.
- Son zamanlarda yüz güldürücü bir tedavi var ki benim özellikle cilt sıkılığını arttırdığı için ameliyatsız yüz germe amacıyla da kullandığım altın mikro iğneli radyofrekans yöntemi. Bu tedavi her cilt rengi için güvenle kullanılabilir ancak etkin dozları yine de güvenli sınırlarda tutmakta fayda var. Radyofrekans yöntemi ile ciltte fibroblastlara kontrollü bir enerji iletilmekte ve uyarılmaları sağlanmaktadır. Uyarılan hücrelere eş zamanlı olarak kullandığımız vitamin, somon ampuller hücrelerin üretim sırasında kullanacakları takviyeleri verecektir. Kişinin çatlaklarının miktarına evresine göre tedavi seçeneklerini belirlemek gerekirse kombine etmek gerekir. İğneli radyofrekans sıklığı 3-4 hafta ara ile 3-6 seans olarak belirlenebilir.
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..