Bazı Bebekler Neden Sürekli Ağlar?
Neden bazı bebekler sürekli kıpır kıpırdırlar, mızıldanmaları tükenmez ve gözyaşları daima akmaya hazırdır? Yatırırsınız çığlığı basar, oturtursunuz kollarınıza gelmek için ağlarlar... Ancak kucağınızdayken susarlar... Uyku ve yemek alışkanlıkları da düzenli değildir. Dakikalarca uyutmak için uğraşırsınız, tam yatağına koyduğunuzda bir anda gözleri açılıverir. Geceleri ne kendileri uyur ne de sizi uyuturlar. Hazırladığınız mamaların yarısını geri püskürtürler, her şeyi yemezler. Kısacası: HUYSUZDURLAR! Peki onları sakinleştirmek ve bu huyları terk etmelerini sağlamak mümkün değil midir? Uzmanların bu konudaki önerilerini sizin için derledik...
Bebeklerin bir bölümü anne babaları ya da bakıcıları için hiçbir problem çıkarmazlar. Ağlamaları karınlarını doyurup altlarını değiştirince diner. Gözlerini yumdular mı hemen uyur, uzunca bir süre uyanmazlar. Ellerine uygun bir oyuncak verildiğinde kendi kendilerine oyalanabilirler. Ciddi bir rahatsızlık söz konusu olmadıkça uslu uslu durur, gülücükler saçarlar...
Oysa bazı bebekler dünyaya daha farklı özelliklerle gelirler. Bu özelliklerin başında da ‘huysuzluk’ gelir. Anne babaları onları sakinleştirmek için çırpındıkça çevredekilerin eleştiri ve tavsiyelerinin ardı arkası kesilmez: “Her ağladığında kucağınıza almayın canım. Bakın nasıl şımarmış... Sizi kullanıyor. Bırakın ağlasın...” Onlar, böyle davranmanın bebeğin huyu olduğunu anlamak istemezler. Oysa, gerçekte ‘huysuzluk’ bazı bebeklerin huyudur.
Aşırı Hassastırlar
Bu bebekler çevrelerinde olup bitenin tamamıyla farkındadırlar ve ani değişikliklerden rahatsız olurlar. Gündüzleri kolaylıkla korkar, geceleri nadiren sakin sakin uyurlar. Kendileriyle sürekli ilgilenen ve sürekliliği olan bir bakıcıya gereksinimleri vardır. Bakıcılarının sürekli değişmesi onlara göre değildir.
Sürekli Kucak İsterler
Durmaksızın hareketlilik bu bebeklerin hayat biçimidir. Onlar her zaman kollarda ve göğüstedirler ve nadiren yatakta yatmayı kabul ederler. Öyle, besleyip altını değiştirdikten sonra yatağına yatırılmak asla onların tarzı olamaz. Sürekli kucakta taşınmak ya da ellerinden tutularak yürütülmek isterler. Öyle ki, bebeği taşıma ve gezdirme sırası anne babaları için bir görev gibidir.
Kucağa alındıklarında ise en sevdikleri pozisyonu alana dek uzunca bir süre kıvranırlar. Kendilerini arkaya atma eğilimleri vardır ve taşırken özel bir dikkat gerektirirler. Bazılarını sadece kucağa almak da yetmez. Onlar ayrıca samimi bir ilgi de isterler. Konuşmadıkça, okşamadıkça, sırtını sıvazlamadıkça tatmin olmazlar.
Kendi Kendilerine Rahatlayamazlar
Bu bebekler kendi kendilerine sakinleşemez ve uyuyamazlar. Annenin kucağı koltuk, memesi emziktir onlar için. Babanın göğsü de yatak... Ancak sallanarak, pışpışlanarak, gezdirilerek sakinleşir ve uyurlar.
Sürekli İlgi İsterler
Düzenli yemek ve uykunun programlanması gibi terimler de bu bebekler için çok uzaktır. Kendi yataklarında yatmayı kesinlikle reddederler. Uyuyabilecekleri tek yer anne babalarının yanıdır ve geceleri sık sık uyanırlar. Gündüzleri ise nadiren uyuyarak anne babalarını ödüllendirirler. Her iki ya da üç saatte bir emzirilmek isterler. Genellikle memeden geç kesilmekle şöhret yapmışlardır. Bırakılsa üç yaşına kadar emebilirler. Hazırlanan yemeleri ise özel bir tören gerektirir. Birkaç lokmadan sonrasını yedirmek neredeyse imkansızdır ve öyle her şeyi yemezler.
Neden Huysuzluk Yaparlar?
Gerçekte, bebeklerin huysuzluk nedenleri yetişkinlerinkiyle aynıdır: Duygusal ya da fiziksel olarak acı çekerler ya da bir şeylere gereksinimleri vardır. Örneğin; ilgi istediklerinden kucağa alınmak için çırpınırlar, ‘kolik’ olarak nitelenen ağrıları vardır, karınları acıkmıştır, sıkılmışlardır... Bunlar bir yana, özellikle ilk aylarda anne rahmini özleme ve çevreye uyum sağlama çabası da başlı başına bir huysuzluk nedeni olabilir.
Uyum Sorunu ve Anne Karnına Özlem
Rahim bebek için sıcak, sakin ve huzurlu bir ortamdır. Doğum ise bebeği bu ortamdan bir anda koparıverir. İlk ay süresice bebek düzen hissini yeniden sağlamaya ve rahim dışındaki ortama uyum sağlamaya uğraşır. Bu süreçte bebeğin bazı davranışlar geliştirmesi ise son derece olağandır. Örneğin, açsa, üşüyorsa, korkuyorsa ağlayacaktır. İşte tam da bu noktada bazı bebekler ortama daha çabuk uyum sağlarlar. Yani yeni ortamın beslenme tarzını kolay benimser, sıcaklığına adapte olur, seslere ve görüntülere çabuk alışırlar. Kısaca onlar sessiz, sakin ya da kolay bebeklerdir.
Diğer gurupta yer alan bebeklerin anne karnından sonra, yeni bir çevreye uyum sağlamaları ise daha zorlu bir süreçten sonra gerçekleşir. Kendilerine sunulan bakımdan kolay kolay memnun kalmaz ve inatla anne karnını özlerler. Ve bu nedenle huysuzluk yaparlar. Çevredekilerin “Kucağa alıştırma, her ağladığında kollarına alma, şımartma...” yönündeki tavsiyeleri ise bu çerçevede pek de yapıcı değildir. Çünkü bebeğin kucağa alınmak istemesinin nedeni, kucaktayken annesinin karnındaymışçasına onunla tek bir beden olma duygusunu yaşamasıdır. Doğru olan, bu bebeklerin daha fazla ilgiye, şefkate ve bakıma gereksinimleri olduğudur.
Böylesi bir durum başlangıçta yorucu gibi görünebilir. Fakat eğer anne babalar bebeklerinin bu davranışlarla kendilerine söylemek istediklerini yeterince doğru okur ve gereken yanıtları verebilirlerse hem kendileri hem de bebekleri çok şey kazanacaktır. Bu bebekler her ne kadar ‘zor, yorucu, huysuz’ diye adlandırılsa da; istedikleri ilgiyi almak için her şeyi yaptıkları düşünülecek olursa gelecekte güçlü, yaratıcı, sosyal bir birey olma olasılıkları oldukça yüksektir... Çünkü, bu bebekler kendileriyle ilgilenen kişilerin yaratıcılıklarının ve sabırlarının her parçasını mutlaka içlerine alacaklardır. Olumsuz huyları ise akıllıca davranıldığında kolayca geride bırakılacaktır.
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..