Bebeğiniz Sizi Görmediğinde Ağlamaya Başlıyorsa, Bir Nedeni Var
Altınbaş Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı, Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, bir bebeğin 2 yaşına kadar olan sürecinde anne ya da bakım veren kişi ile olan bağının önemine dikkat çekiyor. Doğru ve sağlıklı kurulan bağlanma ilişkisinin insana olan etkilerinin tüm hayatı boyunca sürdüğünü belirtiyor.
Bebek ve çocuklarda gelişim aşamaları çoğunlukla birbirleriyle paralel ilerler ve aşama aşama gelişir. Bilişsel açıdan insanın belli bir olgunluğa ulaşabilmesi için anne bebek arasında güvenli bağlanım ilişkisinin gelişmesi gerekir.
Sizi anlamadığını düşündüğünüz bebekler, aslında her şeyi fazlasıyla anlar. Sadece onların anlama şekli, yetişkinlerden farklı olarak, kendine has bir düşünce süzgecine sahip özel sistemidir.
Bebek, “Annem gitse de geri gelecek” düşüncesini oluşturabilmeli
Bir bebeğin en önemli bilişsel gelişim aşamalarından biri ve bebeğin farkında olmaya başladığı bilgi, nesne devamlılığı kavramıdır.
Nesne devamlılığı: gerçek dünyadaki nesnelerin görüş alanı dışına çıktıkları zaman bile var olmaya devam ettiklerine ilişkin farkındalık durumudur. Yani bu, bir anlamda, bebek için, “Gözden ırak olan gönülden de ırak olur” tabirinin bilimsel tanımı… 1,5-2 yaş arasında bu yetinin kazandırılmış olması gerekir.
Bu kavramın bir diğer boyutu ise kişi devamlılığıdır. Bebek için, “kişi” görüş alanında değilse, yok hükmündedir. Bebek için en önemli kişinin, onun her türlü ihtiyacını karşılayan ve ona bakım veren kişinin annesi olduğu düşünülürse, 1,5-2 yaşına kadar bebeğin, annesi gözünün önünden kaybolduğunda, yok olduğunu düşünerek kendisini parçalarcasına bu olayı protesto etmesi normaldir. Ancak bebek, nesne ve kişi devamlığını kazandığı andan itibaren, bulunduğu yerden başka yerlerde de yaşamın devam ettiğini algılayabilir, “Annem gitse de geri gelir” diye düşünebilir.
Güvenli bağlanım
Bebeklikte sosyal gelişim özelliklerine bakıldığında bu dönemin önemli kazanımlarından birinin, bebek ile anne arasında gelişen güvenli bağlanım ilişkisi olduğu görülür.
Bebeğin kişi devamlılığı problemini olumlu bir şekilde çözebilmesinde, güvenli bağlanım, büyük rol oynar. Bir diğer deyişle, bilişsel açıdan gelişerek kişi devamlılığını kazanmış olan bebek, eğer o güne kadar annesini her ihtiyaç duyduğunda tutarlı bir şekilde yanında bulmuş ise o zaman ona karşı güvenli bir bağlanım sağlamış olur. Bu sayede de bebeğin düşünce sistemi “İnsanlar gözümün önünden kaybolduğunda yok olmuyorlar, artık bunu biliyorum. Annem de bugüne kadar her ihtiyaç duyduğumda benim yanımda olduğuna göre, annem şimdi gitse de geri gelir ve benim ihtiyaçlarımı karşılar...” şeklinde bir düşünce sistemine dönüşür.
Bebek, annesinin ayrı bir varlık olduğunu keşfetmelidir
Bebeklik döneminin benlik gelişimi olarak tanımlanabilecek parçası, bebeğin ayrılıklara vereceği tepkilerdir.
Bebek, 1,5-2 yaşına kadar, davranışları ile bu davranışların sonuçları arasındaki ilişkileri keşfetmekle meşguldür. Örneğin, bir nesneyi yakalamak için ne kadar uzanması gerektiğini, yemek tabağını masanın kenarından aşağı ittiğinde neler olabileceğini, ellerinin vücudunun bir parçası olduğunu, fakat karyola parmaklığının vücudunun bir parçası olmadığını öğrenir.
Tıpkı karyola parmaklığının vücudunun bir parçası olmadığını öğrenmesi gibi, bebeğin, bu süre zarfında annesinin de ayrı bir varlık olduğunu anlaması gerekir. Henüz bunun farkına varamayan bebeğin, annesi gözünün önünden kaybolduğunda, hem “Giden geri gelmez” düşünces,i hem daha annesiyle olan önceki deneyimleri çerçevesinde tepki vermesi normaldir.
Bebeğe, “Annem zaten bugüne kadar hiçbir zaman ihtiyaç duyduğumda benim yanımda olmadı ki” düşüncesi yerleşmişse ve buna bir de “Annesinin kendisinden ayrı olmaması gerektiği, onun bir parçası olduğu”na olan inancı da eklendiğinde, ortaya çıkan durumun içinden çıkılmaz bir hal aldığı aşikardır.
“Kişi devamlılığı”nı kazanan bebek, annesinin kendisinden ayrı bir varlık olduğu anlamış ve en önemlisi de annesiyle kurmuş olduğu ilişkisinde güven geliştirmiştir. Ancak bu şekilde bebek, annesinden ayrıldığında sükunetini koruyabilir, “Bir işi olduğu için gitti ama gitse de geri gelir, o beni bırakmaz, bugüne kadar da hep böyle olmadı mı?” şeklinde düşünceler geliştirir, aynı mekanda olmasa da onun döneceğini hissedebilir. Bu güven ilişkisi, bireyin tüm hayatını etkileyecek çok önemli bir süreçtir.
Bebeğinizi yetişkin bakış açısıyla etiketlemeyin
Bebeğin 2 yaşına kadar annesinden ayrıldığında ağlayarak tepki vermesi normaldir. Problem, 2 yaşını geçtiği halde bu tepkileri vermeye devam ettiğinde başlar.
Şu hiçbir zaman unutulmamalıdır ki, bebek bir yandan kişi devamlılığını kazanırken, bir yandan da annesiyle kurduğu ilişkiyi test edebilmek için birtakım girişimlerde bulunur. Yetişkinlerin bunları anlaması çok kolay değildir. Kendi içinde farklı kurallar ve bakış açıları içerir.
Onun bir bebek olduğu unutulmamalı, yetişkin bakış açısı temel alınarak yargılanmamalı, bebeğin verebileceği çok doğal tepkiler, “çok huzursuz bir bebek” ya da “huysuz” şeklinde etiketlenmemelidir.
Bir bebeğin yaşadığı bir olaya herhangi bir şekilde tepki vermesi, kendisine göre bir anlam ifade eder. Bunun yetişkinlerin düşünce sistemine uymaması, böyle bir tepkinin anlamsız olduğu anlamına gelmez. Bebek için bir anlamı olan bu tepkilerin, yetişkinler tarafından anlaşılmaya ve anlamlandırılmaya çalışılması gerekir.
“Anneciğim sen gidince bir daha dönmeyeceğini düşünüyorum ve çok korkuyorum”
Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, bebek davranışlarına örnekler vererek annelere önerilerde bulundu.
“İki yaşına geldiği halde, bir bebek, annesi işe gittiğinde huzursuzluk yaratıyor ve anne geri döndüğünde de ona nefes aldırmayacak ölçüde bire bir ilgi talep edecek davranışlarda bulunuyor ise, bunun onun “Anneciğim sen gidince bir daha dönmeyeceğini düşünüyorum ve çok korkuyorum…” mesajını veriş şekli olduğu düşünülmeli. Bu noktada bebek ile anne arasında bugüne kadar kurulan ilişkinin niteliğinde problem olduğunun, gelişmesi gereken güven ilişkisinin oluşmadığı anlaşılır.”
Bebek ile ilişkinizi tekrar yapılandırın
Bebeğinizle aranızda bağlanma sorunu olduğunu düşünüyor, onun sizin olmadığınız ortamlarda ağlamasından şikayet ediyorsanız, bunun çözümü için öncelikle, anne-bebek etkileşiminde “yeniden yapılandırılma” çalışmalarını başlatmalısınız.
Anne ya da bakım veren kişinin tutarlı ve sözünde duran bir profil çizmesi gerekir. İlişkinin güven temeline oturtulması, annenin, bebeğin ihtiyaçlarına zamanında ve tutarlı tepkiler vermeye başlaması, işten dönüş saatlerinin belli bir düzende olmasına dikkat edilmesi, dışarı çıkarken bu ayrılışın kaçarak, çocuğu aldatarak değil, ona açıklama yaparak gerçekleştirilmesi, geri dönüldüğünde de “İşte bak sana söylemiştim şu kadar saat gideceğim sonra döneceğim ve bak döndüm…” şeklinde “sözünde duran bir anne” olunduğunun bebeğe hissettirilmesi gerekir.
Bebeklerin kollarında yetişkinler gibi bir saat olmayabilir ya da onlar, bir yetişkin kadar, yapılan açıklamaları anlamıyor görünebilirler. Ancak şu hiçbir zaman unutulmamalı ki, onların da kendi kafalarında bir saat var ve bu saat, çevresinde yaşanan olaylar belli bir düzende işlediği koşullarda, çok da dakik bir saattir. Her akşam 6’da işten dönen bir annenin, bebeğini kapıda onu beklerken bulması ve 5.30’dan itibaren onu her gün beklediğini öğrenmesi, şaşırtıcı değildir. Ayrıca, o sizi anlamadığını düşündüğünüz bebekler, aslında sizi fazlasıyla anlamakta. Sadece onların anlama şekli, yetişkinlerden farklı, kendi süzgecine sahip bir düşünce sistemidir.
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..