Başarı İçin Her Yol Mubah Mı?
Başarı bizim kültürümüzde, çocukluktan itibaren, diğerinin önüne geçmek olarak tanımlanır. Okul sıralarında öğretmenin sorduğu tüm sorulara parmak kaldıran, arkadaşlarından yüksek puan alan çocuklar başarılı bulunur. Tabi ki bu çocuklar da kendilerini, böyle davranınca başarılı zanneder.
Sonra o çocuklar büyüyüp işe girdiğinde başarıyı yine diğerinin önüne geçmek sanabiliyor. "Başarı için her yol mubahtır" diye bir sözümüz bile var. Bu söz; diğerini ezip geçmeyi de kabul sayar.
Problem çocuklarda değil!
Sınıfındaki çocuklar diğer sınıflardaki çocuklardan yüksek puan alsın, sınıfı en başarılı sınıf olsun diye sınav sorularını çalan öğretmen görmüştüm. "Ben hayatım boyunca hep çok başarılı oldum" derdi. Bu öğretmenin sınıfı, rakamlara göre, okulun en başarılı sınıfıydı. Ve yine rakamlara göre bu sınıftaki öğrencilerin sayısı, okuldaki en kaygılı çocukları oluşturuyordu.
Öğretmenin ve onunla beraber velilerin başarı istekleri çocuklarda başarı kaygısı ve aşırı rekabet oluşturmuştu. Çocukların birçoğunda öfke problemi görülüyordu. Çocuklar, sınavlardan yüksek puan almayan arkadaşlarına zorbalık yapıyor ve dışlıyorlardı. Bu sınıfta yaşananları yöneticilere defalarca anlatmama, önlem almamız gerektiğini belirtmeme rağmen öğretmen ile ilgili bir şey yapılmadı. Ama ne yapıldı biliyor musunuz? Çocuklara defalarca çalışma yapıldı. Sanki problem çocuklardaymış gibi. Bir öğretmenin, okulun ve velilerin başarı istekleri bu sınıftaki çocuklar üzerinde böyle sonuçlar yarattı.
Başarı sayı ve skorlar toplamı değildir!
Siz de iş yerinizde, çevrenizde görüyorsunuzdur böyle insanları. Çocuğunun ödevlerini, projelerini yapan ebeveynleri de görüyorsunuzdur. Bu ödevleri yapan velilerin nedenleri çocuklarının başarısız olmaması ve üzülmemesidir. Peki, buradaki konu çocukla mı ilgili yoksa kişinin kendisi ile mi? Çocuğu ve çocuğunun yaptıklarını kendi başarısı veya başarısızlığı olarak gören kişilerle dolu toplum.
Biraz önceki öğretmen örneği gibi, bu kişilerinde başarılı olmaktan anladıkları; sayılar, skorlar. Hatta arkadaşının çocuğu çok başarılı bir üniversiteyi kazandı diye; “Benim arkadaşımın çocuğu şu üniversiteyi kazandı.” diyerek, bunu sürekli anlatan o başarı ile özdeşim kuran kişileri de görürsünüz. Kendisini sadece kendi ve çevresindekilerin başarıları üzerinden tanımlayanlar; istedikleri o başarılara ulaşamadıklarında ya da tanımladıkları başarılar artık hayatlarında kalmadığında çok kızgın olabiliyorlar. Hayata, kendilerine ve diğer insanlara olan bu kızgınlıkları onları mutsuzluğa götürüyor.
Başarılar üzerinden mutluluk aramak
Başarı üzerinden mutluluk arayanların, onaylanma ihtiyaçlarının fazla olduğunu görürüz. Bu kişilerde sıklıkla kendini diğerleri ile kıyaslama, tanımladığı başarısına göre başarılı ise kendini diğerlerinden üstün görme, eğer başarısız ise kendini acımasızca eleştirme davranışları vardır. Bu yapıdaki kişiler yaşlandıklarında da yaşlılığın getirdiği değişikliklere uyum sağlamakta zorlanırlar. Çünkü başaramadıkları birçok yeni şeyle karşılaşırlar.
Hayat bir yarış değil. Hayatı bir yarış gibi görenler genellikle tatmin duygusu yaşamakta zorlanırlar. Bu da mutsuzluğu beraberinde getirir.
Başarı diğerinin önüne geçerek değil ancak diğerleri ile birlikte mümkün olabilir. Diğerlerinin üstüne basmadan, kırmadan, aşağılamadan, emeğe saygısızlık etmeden, kendini hırpalamadan, iyi ilişkilerle mümkün olabilir. Başarılı birey kendini diğerlerine ve kendine zarar vermeden var ve ifade edendir.
Peki, sizce başarı nedir? Ne yaptığınızda başarılı olduğunuzu veya çocuğunuz ne yaptığında başarılı olduğunu düşünürsünüz?
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..