Güvenmek Neden Önemli?
Yakınlarda Üstün Dökmen Hoca’nın “Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati” isimli kitabını okudum. Üstün Hoca kitabın bir bölümünde misafirlere ve çocuklara davranışlarımızın aynı olduğunu anlatmış. Ben de kendisine katılıyorum ve arttırıyorum; misafirler, bulaşık makinesi ve çocuklara davranışlarımızın birbirine çok benzediğini düşünüyorum. Nasıl mı? Şöyle anlatayım;
Benim kadar iyi temizleyemez
Bulaşık makinesinden başlamak istiyorum. Üniversitedeyken bir arkadaşımın annesi, özellikle de misafir geldiğinde, bulaşıkları ocağın üstünde duran ve içinde kaynar su olan çamaşır sulu suda bir tencere içinde yıkayıp bulaşık makinesine öyle koyardı. Bu durum bana çok ilginç gelmişti. O zamanlar gördüğüm ilk bulaşık makinesiydi. Bulaşık makinesinin işlevlerini düşündüm uzun süre. Acaba bulaşık makineleri bulaşıkları yıkamak için yeterli değil miydi? Sonraları bulaşıkları deterjanla yıkayıp bulaşık makinesine koyanları çok gördüm halen de görüyorum. Bir süre önce bir yakınım “Ben bulaşıkları deterjanla yıkamadan bulaşık makinesine koymam” dedi. Bende espri olsun diye “Bulaşık makinesine güvenmiyor musunuz?” dedim. “Hayır” dedi. “Ama bulaşık makinası bunun için yapılmış, güvenmeme nedeninizi nedir?” dedim. “Benim kadar iyi temizleyemez” dedi.
Hiçbiri ne yapacağını bilmiyor mu?
Bu kişi çocuklarından bahsederken de “Her şeylerini ben yaptım” diye övünür. “Neden onların bir şey yapmalarına izin vermiyorsunuz?” diye sorduğumda da “İyi yapamazlar” cevabını alırım. Sizin de çevrenizde gözlemlediğiniz hatta yaşadığınız bir durum olduğunu tahmin diyorum.
Çocukların bir şeyleri iyi yapamayacağına hatta kendileri hakkında ki şeyleri bilemeyeceğine dair en öne çıkan durumlardan birisi de yemek konusudur. Çocuğa zorla yemek yedirilir ve “O aç olduğunu bilmez” denir.
Aynısı misafire de yapılır. Misafirliğe gittiğinizde size yiyecek içecek bir şeyler ikram edilir. Yediniz ve doydum dediniz. “Doymamışsındır sen!” denilir. Bir tane daha yemeden bırakmam, Allah aşkına bir dilim daha ye… diye devam eder. “Yeter!” dersiniz. “Yetmez!” denir. Böyle durumlarda misafirin yerine ev sahibi karar vermiş oluyor. Onlara da çocuk muamelesi yapılıyor. Misafir, çocuk, bulaşık makinesi… Acaba hiç biri ne yapacağını veya aç olduklarını bilmiyorlar mı? Yoksa biz onlara güvenmiyor muyuz?
Çocuğun aklına güvenmemek
Çocuğun aç olduğunu bilemeyeceği düşüncesi çocuğun kendisi hakkında karar verebileceğine, yani onun aklına güvenmemekten kaynaklanıyor. Misafir için de onu rahat ettirme adına bütün bu ısrarlar yapılıyor. Peki ya çamaşır makinasından daha iyi temizleyebileceğini düşünmek? Bunu da teknolojiden habersiz olmak ve yine güvensizlik olarak tanımlayabiliriz. Tabi özellikle kadınlara nesiller boyu geçen bir bilinç olan “Diğerlerinin adına düşünme, onlar hakkında karar verme” de söz konusu.
Diğerlerinin kendi iradeleri olduğunu ve onların kendi hakkında karar verebileceğini bilmiyor mu bunları yapanlar? Belki de biliyorlar ancak kendilerini böyle davranmaktan alıkoyamıyorlar.
Kadınların kendilerini bu davranışları yapmaktan alıkoyamamalarının; kadınlara yüklenmiş olan iyi annelik, iyi kadın olmakla ilgisi var. Bu durumun bir diğer ve başlıca nedeni de güven. Birçok bireyin kendine ve hayata karşı duyduğu güvensizlik böyle olaylarda da karşımıza çıkıyor. Güven duymamak kişinin hayatını, ilişkilerini zorlaştırdığı gibi karşısında ki kişileri de çok etkiliyor.
Güven bireyin hayatta en çok ihtiyaç duyduğu duyguların başında geliyor. Kendimize, insanlara ve hayata karşı güvensiz isek hayat kalitemiz de düşüyor. Eğer böyle bir güvensizlik yaşıyorsak bunu nasıl değiştirebileceğimiz üzerine çalışırsak daha güvenli bir hayat ve sağlıklı ilişkiler yaşama yolunda ilerleriz.
Güven ve sağlıkla kalın…
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..