Anne Olmanın En Saf Hali
Ekim ayı yaklaşırken anne sütü ve emzirme ile ilgili çalışmalarımıza tekrar hız verdik.
Anne sütü ve emzirme konusu elbette bir aya ya da birkaç haftaya sığdırılabilecek bir konu değil. Hele ki yıllık doğum oranının 1.300.000 civarlarında olduğu bir ülkede…
Bu yüzden neredeyse her sayımızda ve olduk olmadık yerde anne sütünden bahseder oldukJ Ve bu ayı da es geçmek olmaz…
Anne sütünün faydaları konusunda artık sadece kadın ve çocuk sağlığı uzmanları değil, tıbbın tüm alanlarındaki uzmanlar açıklamalarda bulunuyorlar. Çünkü anne sütü sadece bebek ve çocukları ilgilendiren bir konu değil. Yaşamın ilk yıllarında atılan bu sağlıklı adımlar, tüm yaşamımızı etkiliyor.
Örneğin; bağışıklık sisteminin sağlıklı oluşumunda temel rol oynuyor. Çocukluk döneminde hastalıkların daha hafif geçirilmesini sağladığı için hem çocuğun büyümesinin geri kalmamasını sağlıyor hem de erken yaşlarda çocuğun mikroplarla güçlü biçimde savaşmasını sağlayarak bünyesinin daha dirençli olmasını sağlıyor.
Son yıllarda gittikçe artan alerjilere karşı da en etkili savunma ve korunma aracı anne sütü…
Kanser, obezite, solunum yolu enfeksiyonları, ishal, görme kusurları, kemik erimesi, bağırsak enfeksiyonları gibi birçok rahatsızlığa karşı da koruyucu etkisi olduğu yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkarılmış.
Anne sütünün faydaları saymakla bitmez ama yazımın amacı bunları sıralamak değil. Dergimizin Ekim sayısında ve dergimizle birlikte dağıtacağımız ekte bunları detayları ile bulacaksınız.
Ben bu yazımda “Neden emzirmiyoruz?” sorusunu irdelemek, ciddi sağlık sorunlarından kaynaklı istisna durumları dışarıda tutarak, emzirme oranının ülkemizde düşük görünmesine neden olan annelerin durumundan bahsetmek istiyorum.
BİLMİYORUZ! Anne sütünün yararları konusunda genel geçer bilgilerin haricinde fazla bir bilgimiz yok.
FARKINDA DEĞİLİZ! Bilgi eksikliğinden kaynaklı yetersiz bilinç, emzirerek hem bireysel hem de toplumsal düzeyde nasıl fark yaratabileceğimizi anlamamızı engelliyor.
ÖNEMSEMİYORUZ! Farkında olmadığımız, çevremizde aynı senaryoları izlediğimiz ve önemi acil olarak yaşamımızı etkilemediği için “bir kereden bir şey olmaz” diyoruz ama o bir kerelerin hiç sonu gelmiyor.
Emzirme konusunda sohbet ettiğim kişilerden çoğunlukla aynı bilgileri almışımdır.
Bebek çok ağladığı için annem doymuyor dedi ve mama verdik. Benim de sütüm gelmeyince mama verdik.
Sütüm bebeğe yetmedi, mamaya başladık.
Göğüslerim çok acıyordu, mama verdik.
Örnekler farklı ama neden ve sonuç aynı…
Artık anneliğin tanımının değiştiğini düşünüyorum. Annelik başa gelen çekilir mantığı ile ele alımaz.
Annelik bilgi gerektirir. Bilgilenmek için okumak, araştırmak, merak etmek…
Sabırlı, diretken, gerekirse mücadeleci ve kavgacı. Bebeğinizi yetiştirme konusunda doğru bir kaynaktan bilgi aldığınıza eminseniz bunu herkese karşı savunabilme CESARETİNİZ OLMALI. Anne ve kayınvalidenize karşı bile…
Annelik, çocuk sahibi olmak gibi kısa bir tanımla açıklanamaz. Yeni bir insana hayat vermek, şekillendirmek, yetiştirmek bu kadar BASİT DEĞİL…
Tam da bu yüzden emzirme konusu genel olarak anneliğe bakış açısından ayrı ele alınamaz. Eminim ki emzirme konusunda ısrarcı, savaşçı olan ve başarıya ulaşan anneler çocuklarını yetiştirme konusunda da aynı performansı göstermişlerdir.
Anne olmayı önemsemek sadece lafla değil, bebeğiniz için ne yaptığınızla alakaladır. Bu yüzden durup bir düşünelim; gerçekten hangi neden bebeğimize sağlıklı bir yaşam vermekten daha önemli olabilir?
Eylül 2010
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..