Peki, Ya Her Şeyi En Baştan Alsak?
Düşünüyorum da; çocuk sahibi olma fikrine, ne kadar ön yargılı bakmaya mecbur edildik. Taa en başında, yeni evli olmanın tadını çıkarıp, bol bol gezmemiz, çocuk için acele etmememiz, nitekim çocuk olduktan sonra gezemeyeceğimiz, o yüzden mümkün mertebe ertelemek gerektiğine tembihlendik. Bilir kişiler, hamileyken karnımıza bakıp bakıp iç geçirdi; bunlar en güzel zamanlardı, hele bir dışarı çıksındı, başlardı derdi tasası. Henüz hamileyken fırsat bu fırsat, bol bol uyumalıydık, ne de olsa, bebek doğduktan sonra uyksuz geceler başlardı. Doğar doğmaz gece gündüz ayrımının farkında bebekler de mevcuttu, ama bizimkinin onlardan biri olma ihtimali hiç var mıydı? Sonra çocuklu hayat deseniz zaten berbat bir şeydi. Eşyalarını topla, pusetini katla, yemeğini hazırla, dışarı çık, hepsi angarya. Çocuk olduktan sonra eşle ilişki için de fikri olan çoktu. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Çocuk olmadan hala sevgili gibi davranabilirdin ama çocuk olduktan sonra asla… İkinci çocuk olduğunda, büyük, illa ki kıskanacaktı. Başka şansı yoktu. O yüzden önden gardını almalıydın. Bir çocuk neydi ki, iki çocukla dünyanın kaç bucak olduğunu görecektik. İşte bizler bu psikoloijiyle evlendik ve çoluk çocuğa karıştık. Çocuk sahibi olduktan sonra bilimum sendromdan sendrom beğenmemiz, evliliğimizi çocuktan önce ve sonra diye iki ayrı bölümde incelememiz, sizce tesadüf sayılabilir mi?
Büyükler Bizi Ayakta Uyuttu!
Eşimin rahmetli dedesi, bundan tam 40 yıl önce her sabah uyandığında radyoyu sonuna kadar açar ve durup dururken dans etmeye başlarmış. İçinden geldiği için değil, aksine içinden gelmediği için ama en çok da, gelmesi için. Güne nasıl başlarsan, günün öyle gider anlayışıyla, gününü kendi kendine sabahın erken saatlerinden şenlendirme girişimi diyebiliriz. Hayatta her şey zihinde başlayıp, orada bitmiyor mu? İyi düşününce iyi, kötü düşününce kötü olmuyor mu? Alın işte, size süper bir yöntem. Tam da bizim tersimize… Bizler, yani anneler, muhtelif dış güçlerin etkisiyle hamileliğe müthiş pesimist bir giriş yaptık. İnanmama, iradeni kullanma, söylenenlere kulak asmama gibi bir şansımız yoktu. Çünkü hamilelik daha önce yaşamamış bir kadın için, bilinmezlikler sinsilesiydi. Bir bilene sormak her zaman mantıklı geldi. Bizim henüz rüştümüzü ispat edeceğimiz bir yavrumuz yokken, çoluğunu çocuğunu büyütmüş, toruna torbaya karışmış büyüklerimizin söyledikleri ninni gibi geldi. Öyle ki, ayakta uyuduk. Uyandığımızda her şey toz pembe olması gerekirken, endişe bulutlarından göz gözü görmüyordu.
İyi Düşün, İyi Olsun!
Sırf onlar bebek ilk günler uyumayacak, senin de gözünle kulağın uykusuzluktan yer değiştirecek dedi ya, bebeklerimiz gerçekten de uyumadı. Hani çocuklu hayat zor demişlerdi ya, alçakgönüllü davranmışlar, bize berbat geldi. El ele tutuşup sinemaya gittiğimiz, göz temasını eksik etmediğimiz eşimizle, hakikaten de aramıza mesafe girdi. Ama dememişler miydi, demişlerdi! Hele ki ikinci çocukla ilgili söyledikleri… Biz zaten önden kendimizi hazırlamıştık, büyüğün tepkilerine karşı kılıç, kalkan kuşanmıştık ama tahmin ettiğimizden de sancılı geçti. Arada düşünüyor musunuz, filmi baştan sarsak nasıl olur diye? Mesela yeni evli olduğunuzu hayal edin, çocuk sahibi olmanın ertelenmemesi gerektiğini, ilişkiyi daha farklı ve mükemmel bir boyuta taşıyacağının söylendiğini farz edin. Gezmek, tozmak her zaman olur ama çocuk yapmak vaktinde güzel dendiğini bir aklınıza getirin. Her şey daha farklı olmaz mıydı? Çocuksuz arkadaşlarınızın haftasonu gerçekleştirdiği çılgın ve fütursuz aktivitelere çemkirmek yerine, sizin dünyaya kalıcı bir şeyler bıraktığınız, ama onların hiçbir şeyleri olmadığını fark edin. Kendinize ve Tanrı’ya teşekkür edin. Açıkçası önceleri kaderciydim. Büyük kızım minicikken, vesveden çok beslendim. Fakat çıraklık ve kalfalık dönemim bitti. Şimdi ustalığa doğru ilerlediğimi hissediyorum ve tıpkı dedemizin oynak parçalarının gününü şenlendirmesi gibi, çocuklar, evliliğim ve sahip olduklarımın tamamı için, mutluluk duyarak güne başlıyorum. İnanın, hem günüm, hem çocuklarım, hem de bütün hayatım adeta dans etmeye başlıyor. Siz de deneyin, tavsiye ederim!
OCAK 2016
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..