Belki Bir Gün Geri Döner
Biz yetişkinler açısından bile kabullenmesi zor olan ebeveyn kaybı, kuşkusuz çocukların yaşayabilecekleri en zor deneyimdir. O küçücük kalpleri ile yokluğa anlam yüklemek, kaybını yaşadıkları kişiyi her zaman olduğu gibi yine aynı çocuk heyecanıyla beklemek…
Bazı cümleler rüzgarın yaprakları savurduğu gibi savurur sizi. Yakınınızı kaybettiğiniz o ana, o güne geri döner ve yüreğinizde kocaman bir boşluk hissedersiniz. O boşluk kapanmaz belki ama iyileşmek için “ya da kabullenmek desek daha doğru” hayatın bize yardımcı olduğunu görmeye çalışmalıyız.
Çocuklar kayıp karşısında neye sarılır?
Biz yetişkinler açısından bile kabullenmesi zor olan ebeveyn kaybı, kuşkusuz çocukların yaşayabilecekleri en zor deneyimdir. O küçücük kalpleri ile yokluğa anlam yüklemek, kaybını yaşadıkları kişiyi her zaman olduğu gibi yine aynı çocuk heyecanıyla beklemek… Bizler yaşadığımız kayıplarda anılara sarılıyor bir nebze olsun teselli buluyoruz ama çocuklar zaten belirsiz buldukları bu durumdan neye tutunarak ve nasıl yara almadan çıkabilirler ki?
Tıpkı benim gibi ama benim yaşımda değil daha küçücükken baba kaybı yaşayan bir çocukla tanıştım. Martı Çocuk tarafından yayımlanan Johan Pegot’nun yazıp resimlediği, Elif Hazal Çök’ün muazzam çevirisiyle dilimize kazandırdığı “UÇMAK” kitabındaki o hüzünlü çocukla. Daha ilk cümlede kitaba kocaman sarıldım. O ilk cümle gözümden düşen yaşlarla birleşip kalbime aktı. Çizimlerde kullanılan soft renkler hikayenin ve bence karakterin de iç dünyasını yansıtıyor.
Küçük çocuk artık yanında olmayan babasını bekliyor. Günlerini onu düşünerek, sahilde onu bekleyerek geçiriyor. Bir gün, iki gün, üç gün, belki haftalarca babasının dönmesini sabırla ve umutla bekliyor. Yine böyle bir günde karşısına yaralı bir kuş çıkıyor. Bu göçmen kuşa “Su Perisi” adını veriyor. Bu kısımda sizler de benim gibi ayrıca dağılabilirsiniz. Nedeni bu güzel kitapta saklı kalsın ki o his uçup gitmesin istiyorum.
Karakterimiz kuşun iyileşmesine yardımcı oluyor. Ona bir yuva bile yapıyor ama gün geliyor Su Perisi de tıpkı diğer kuşlar gibi çok uzaklara uçmak istiyor. Aslında “Gidene mi zor kalana mı?” derler ya tam da öyle bir veda oluyor. Geriye hepimize düşünecek çok şey kalıyor. Kayıplarımız, özlemlerimiz, yokluğuyla devrildiğimiz ama hatıraları ile de güç depolamaya çalıştığımız birbirini kovalayan günler, aylar, yıllar…
Yaşanan durum ne kadar üzücü ve zor olursa olsun, kayıplardan sonraki yas sürecinde bocalamak, içe kapanmak, konuşmak istememek yeniden başlayabilmenin tohumlarını atmaktır. Bu süreç çocuklarda yetişkinlerden daha hızlı olabilir çünkü onlar hayata yeniden tutunmanın yolunu daha kolay bulabiliyorlar. Yeter ki sadece yanlarında olup, onlara destek olalım ve bu süreci sağlıklı atlatabilmeleri için kitaplardan, en önemlisi de bir uzmandan yardım alalım.
Bu çok anlamlı ve özel kitap bana yeniden başlama gücü verdi. Umarım yolunuz yokluk ve bağlanma üzerine yazılmış bu sıcacık hikaye ile kesişir. Bir yerlerde kanatlanmak isteyen ya da sığınak arayan yaralı yüreklere, sevgiyle…
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..