Çocukları Korumak, Haklarına Saygı Duymayla Başlar
Çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde büyümesi, hem kendisinin hem de başkalarının haklarına saygı duyan bir birey olarak yetişebilmesi için eğitim önce ailede başlıyor ve okulda da devam etmesi gerekiyor.
Çocuk hakları evrenseldir
Çocukları korumak ve yaşam koşullarını iyileştirmek adına 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme” imzalanmış ve o tarihten günümüze 20 Kasım ‘Dünya Çocuk Hakları Günü’ olarak ilan edilmiştir. Çocuk hakları konusunda toplumsal farkındalığı amaçlayan bu sözleşme ile çocukların eğitim, sağlık hizmetlerine erişim, ekonomik, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma, ifade ve düşünce özgürlüğü gibi pek çok alanda çocuk hakları güvence altına alınmıştır.
Çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde büyümesi, hem kendisinin hem de başkalarının haklarına saygı duyan bir birey olarak yetişebilmesi için eğitim önce ailede başlıyor ve okulda da devam etmesi gerekiyor. Eğer biz bilinçli olur ve çocuklarımıza rol model olabilirsek, ne kendisine yapılan haksız bir davranışa sessiz kalırlar ne de başkasına haksızlık yapıp saygısızlık ederler.
Her türlü çocuk istismarına hayır!
En sık karşılaştığımız çocuk hakları ihlallerinin başında çocuk işçiliği gelmektedir. Okuması ve hayatını sürdürmesi gereken çocuklar zorla çalıştırılmaktadırlar. Bir diğer ihlal ise son zamanlarda yüreğimizi yangına çeviren, insanlığın en büyük yarası olan “her türlü” çocuk istismarıdır. Anne baba ve eğitimciler olarak bu konuda önemli görevlerimiz bulunmaktadır. Çocuklarımızı hakları konusunda bilgilendirmek, kendi vücutları hakkında karar verme özgürlüğü olduğunu öğretmek, yardım isteyebilecekleri kişiler ya da kurumlar hakkında bilgilendirmek, duygularını tanıma ve kendini ifade etme becerileri kazandırmak, iyi sır ve kötü sır nedir ve nasıl ayırt edilebilir öğretmek, sınır koymak ve hayır deme becerisi kazandırabilmek, hoş ve hoş olmayan dokunuşlar arasındaki farkı öğretmek ve her ne olursa olsun yardım isteme hakkını öğretmeliyiz.
Mandolin Yayınları’ndan çocuklar için
Küçük yaştan itibaren bu kazanımları verebilmek için kitaplardan yardım almak biz anne ve babalar için paha biçilemez. İnkılap Kitabevi’nin tescilli markası Mandolin Yayınları tarafından yayımlanan, Avukat Feyza Altun’un yazdığı ve Ege Karadayı’nın resimlediği “İnsan Hakları ve Demokrasi Serisi” ile çocuklar kanunları, anayasal haklarını ve nasıl uygulayacaklarını öğreniyorlar.
KAYIP LEVHA kitabında; Özgür ve arkadaşları bisiklet sürüp eğlenirken sokak kenarında oturan bazı kişiler tarafından bisiklete binmemeleri konusunda uyarılırlar. Etrafta böyle bir uyarı levhası olup olmadığını kontrol eden Özgür ve arkadaşları bu uyarıya bir anlam veremezler. Özgür bisikletinden inip bu kişilere neden bisiklet sürmelerini istemediklerini sorar ama beklemediği bir tepki ile karşılaşır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre haklarını bilen Özgür bu tepkiye itiraz eder ve haklı çıkar.
GÜRÜLTÜ YAPMADAN EĞLENEBİLMEK kitabında; Özgür çok mutludur, evde şarkılar söylüyor, eğleniyor ve dans ediyordur. Kitap okuyan annesi seslere dayanamayıp onu uyardıktan sonra babası da gürültü yapmanın kanunen yasak olduğunu söyler. Kanunların ne demek olduğunu bilmediğini söyleyen Özgür’e annesi “Yerlere çöp atmamak, hayvanlara zarar vermemek, kimsenin eşyasını izinsiz almamak, gürültü yapmamak” gibi temel bazı kurallar olduğundan bahseder. Özgür bu sayede gürültü yapmanın kabahatler kanununa aykırı olduğunu, hukukun herkesten üstün olduğunu ve kanunlara uymanın önemini öğrenir.
BOZUK TABLET kitabında; Özgür okuldan heyecanla dönmüştür çünkü yeni tabletiyle oynamak için sabırsızlanıyordur. Özgür tableti açar ama tablet çalışmıyordur. Aldıkları tablet hemen bozulmuş, tamir edilip geri gelmesine rağmen tekrar bozulmuştur. Annesi hemen aldıkları mağazayı arar ve durumu izah eder ancak mağazamızın yapabileceği bir şey yok, hukuki yollara başvurmalısınız cevabını alır. Ertesi gün Özgür ve annesi bir avukatlık ofisine gider ve dilekçe verip mahkemeye başvururlar. Avukatları onları mahkemede temsil edecek ve haklarını savunacaktır. Özgür hakkın ve hukukun ne demek olduğunu öğrenecek ve haklı olduğu bu davayı kazanacaktır.
SINIFTA TEMİZLİK ZAMANI kitabında; Özgür’ün sınıfında bir bilgi yarışması vardır hem de ödüllü. Yarışmayı Özgür ve grubu kazanırlar, öğretmenleri de onlara oyuncaklarını takdim eder. Kazanan grup açtıkları hediye paketlerinin kağıtlarını geri dönüşüm kutusuna atıp ve çantalarını toparlarlar ancak gruptan bir arkadaşları kendi çöpünü çöp kutusuna atmak istemez. Öğretmeni nedenini sorduğunda “Yarışmayı kazandığımıza göre sınıfı temizlemek zorunda değilim.” der. Bunun üzerine öğretmeninden güzel bir ders alır ve günün sonunda Özgür ve arkadaşları en temel insan haklarını öğreneceklerdir.
ÇİLEK YİYEN SALYANGOZ kitabında ise; Özgür ve arkadaşları resim dersindedirler ve “Söylemek İstediğim Şeyler” konulu resim çiziyorlardır. Hakan sıra arkadaşı Kübra’nın çizdiği resmi beğenmez ve resim defterini alır. Kübra’nın çilek yiyen salyangoz çizmesine itiraz eden Hakan’a yanıt Özgür’den geliyor ve “Hoşumuza gitmese bile, başkalarının sevdiklerini, alışkanlıklarını ve düşüncelerini kabul etmeli, bunlara saygı göstermeliyiz.” der. Neden mi bunu yapmak zorundayız? Çünkü bu onun anayasal hakkı…
Çocuklarımız haklarını bilsin ve sahip çıksın diye İnsan Hakları ve Demokrasi Serisi’ni yürekten tavsiye ediyorum. Sevgiyle Kalın…
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..