Z KUŞAĞINI ANLAMAK
Yeni ve farklı bir nesille karşı karşıyayız, kabul edelim. Bizim kuşaktan çok farklılar kendileri. Zeki, özgür ruhlu, teknolojiye doğuştan hakim ve bence rahatlarına da biraz düşkünler…
Bizlerin çocukları onlar, hepimizin çocukları ve yarınların yetişkinleri. Kimileri Z kuşağı diyor ve çokça eleştiriyor olsa da ben hep anlamaya çalıştım onları, en başta da kendi çocuğumu. Çünkü anlamazsam iletişim kuramam ve yargılarsam aramız açılır zamanla…
Onlar bu teknolojinin içine doğdular
Çok duyuyorum “Bütün gün bilgisayar başındalar, kafalarını telefondan kaldırmıyorlar” falan diye… Tamam da, onlar bu durumun içine doğdular her şeyden önce. Bizim gibi siyah beyaz televizyonda tek kanalda çizgi film saatini beklemek ne demek bilmiyorlar ya da arkadaşına telefon edebilmek için, telefon kartıyla ankesörlü telefon kullanması gerektiğini anlamıyorlar. Şu an, istedikleri an ve yerde birbirlerine mesaj atıyor ve ışık hızıyla istedikleri bilgiye ulaşıyorlar.
Bizde de hata yok mu?
Meseleye bir başka açıdan bakarsak, bu birazda bizim elimizde değil miydi? Yani onların teknolojiyle mesafeli bir şekilde tanışmasını sağlamak… Yapanlar olmuştur elbette kurallar koyan bilgisayarı sınırlı kullandıranlar vardır eminim. Ama kendimize karşı dürüst olalım, biz de bazen bir yolculukta rahat etmek için ya da bir arkadaşımızla sohbet etmek için çocuğumuzun eline cep telefonunu verip bir şeyler bakmasına izin vermedik mi? Kolayımıza ya da rahatımıza geldiği için yemek yedirirken reklamları açmadık mı karşılarında.
Bazen çevremde ya da sosyal medyada Z kuşağına karşı yoğun bir önyargı ve kaygı görüyorum ya da duyuyorum. İyi de, birincisi benim kendi çocuğumda o kuşağın bir mensubu ve ben sürekli eleştirerek onu ve bulunduğu nesli anlama şansımı kaçırıyorum.
Başka bir mesele de dünya teknoloji çağına doğru giderken onların bu meseleyi doğuştan çözmüş olmaları ileride çok avantajlı durumlar oluşturacak. Yeni buluşlar, yeni icatlar onlarla birlikte olacak. Çok çabuk kavrama yetenekleri sayesinde bazı konuları bizlerden daha hızlı çözecekler diye de düşünüyorum.
Onlar bizden farklı, kabul edelim
Öyle farklı ortamlarda kendimi Z kuşağını savunurken buluyorum ki anlatamam size. Benim öyle bir derdim yok, sadece farklılıkları fark etmemiz, farklı olanı kabul etmemiz ve sevgiyle kucaklamamız tek derdim. Çünkü onlar bizim çocuklarımız, biz yetiştiriyoruz onları.
Onların çoğu daha küçük birer çocuk ve bazılarıysa ergenliğe yeni adım attılar. Tıpkı benim oğlum gibi. Çoğunuz bilirsiniz oğlumu bebekliğinden beri burada yazar dururum. Nereden nereye geldik. O artık bir birey, kendine ait bir dünyası var. Bilgisayarın başında olduğunda mesela biliyorum ki bazen İngilizce videolar da izliyor ve böylece yabancı dili gelişiyor.
Yani baştan kestirip atmamak ve bu teknoloji içinde doğru şeyler de yapabileceğini gözlemlemek benim için önemli. Bugünlerde ergenliğe geçişi nedeniyle benim en öncelikli derdim ya da isteğim, onunla iletişime devam edebilmek. Bunun için de onu yargılamamam ve yaptıklarına saygı duyup cesaretlendirmem gerek diye düşünüyorum.
Çocuklarımızı sevelim, sayalım, bulundukları çağla birlikte değerlendirelim onları bence. Hepimiz bir sonraki nesiller için köprü görevi görüyoruz ve üzerimize düşeni doğru bir şekilde yapmalıyız kanımca.
Bunu yaparken de kendimizi germemeli, üzmemeli, eksik ya da yanlış hissetmemeliyiz. Onların annesi ve babası olarak elimizden geldiğince en iyiyi en doğruyu yapmaya çalışıyoruz. Ve bizler de her halimizle güzeliz ve iyiyiz tıpkı çocuklarımız ve gelecek nesiller gibi...
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..