Çocuğu Yemeye Yönlendirme
Beslenmeyi biyolijik ihtiyaç kapsamında tanımladığımızda, “vücut fonksiyolarının sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi, büyüme ve gelişmenin sağlanabilmesi için yaşam boyu sürdürülen yeme-içme eylemidir” diyebiliriz. Ancak beslenmenin biyolojik ihtiyaçları karşılamasının ötesinde sosyal işlevleri de bulunmaktadır. Örneğin kutlamalar ya da yas zamanlarında bir araya gelinerek yemekler hazırlanır ve bu noktada yemek güçlü bir sosyal işlev görür. İçinde yaşanan toplumun en küçük sosyal birimi ise ailedir ve bireyler ilk olarak aile içinde beslenmeyi öğrenirler. Neleri, ne zamanlar ve ne sıklıkta yediğimizde temel belirleyici sosyal yapı ailedir.
Ailenin beslenme üzerindeki rolü yaşam boyunca devam etmekle birlikte özellikle ilk çocukluk yıllarında daha etkin bir rol oynar. Doğru beslenen ailelerde yetişen çocukların daha sağlıklı olacağını, yanlış beslenenlerdeyse obezite başta olmak üzere hatalı beslenmeye bağlı pek çok hastalık riskinin artacağını tahmin etmek güç olmasa gerek. Yapılan çalışmalara göre ebeveynlerden herhangi biri aşırı kilolu ise çocuklarda da aşırı kilolu olma ihtimali %40'tır. Her 2 ebeveyn de aşırı kilolu ise bu risk %80'e çıkmaktadır.
Ebeveynlerin kendi beslenmelerini ve çocuklarının beslenmesinde sergiledikleri tutum ve davranışları irdeleyen bilimsel çalışmalar aile içi beslenmede nelere dikkat etmemiz ve çocuklarımıza nasıl davranmamız gerektiği konusunda aydınlatıcı veriler sunmaktadır.
Çocukları yemeğe teşvik etme:
Ebeveynlerin, çocuklarının sağlıklı ve yeterli beslenmesinden endişe etmesi doğaldır. Bu endişeler sebebiyle “tabağındakileri bitir!” ya da “bu sebze yemeği yenecek!” gibi ifadeleri pek çoğumuz çocuklarımıza söylemişizdir. Fakat çocukları sağlıklı besinlere yöneltmeye çalışmak adına ısrarcı olmak çocularda negatif etki yaratabilir. Yapılan çalışmalar ısrarcı olan ailelerin çocuklarının daha çok ve daha çabuk yemek yediklerini göstermektedir. Çok ve çabuk yemeye bağlı olarak ihtiyacından fazla kalori alımı ve bununla ilişkili olarak çocuklarda şişmanlama muhtemel sonuçtur. Israrcı ailelerin çocukları kendi beslenmelerini düzenleme davranışı geliştirmekte zorlanacak ve bu zorlama ve baskı sebebiyle o sebzeyi daha uzun yıllar sevmeyecek ve tüketmeyecektir.
Önerilen davranış şekli açık uçlu sorular sorarak çocuğa tercih hakkının verilmesidir. Örneğin “biraz daha yemek ister misin” gibi…
Ödül yemekleri:
Çocukların sevmediği ya da yeme kosununda isteksiz olduğu besinleri yedirebilmek için onlara “onu yersen sonrasında şu tatlı besini yemene izin vereceğim” şeklindeki ifadelerle ödüller teklif edilmektedir. Çocuklara sevdikleri şekerli besinleri ödül olarak önermek maalesef ki yanlış bir beslenme davranışının gelişmesine neden olacaktır. Bu tutumun sakıncalarından ilki, çocuğun ödüle ulaşmak için ihtiyacından fazla yemek yemesidir. Çocuk çoğu zaman doyduğu halde ödüle ulaşmak için yemeye devam edecektir. Sakıncalarından ikincisi ise ödül olan yiyeceğe duyduğu istek artacak ve ödül öncesi yemek zorunda bırakıldığı yiyeceğe duyduğu istek ise daha da azalacaktır. Bu yöntemle her ne kadar sevmedikleri ama sağlıklı olan yiyecek tüketimleri arttırılsa da bu çocuklar büydüklerinde dahi sağlıksız beslenme alışkanlıklarını sürdüreceklerdir.
Yemeğe erişimin engellenmesi:
Araştırmalara göre “daha fazla yeme şişmanlayacaksın” ya da “bu yemek senin için iyi değil” gibi cümleler kurarak çocuklara belli yiyeceklerin yasaklanması ya da çocukların daha fazla yemesinin engellenmesi pek çok çocukta ters tepmekte ve bu çocuklarda ciddi kilo problemlerine neden olabilmektedir. Araştırmalar, belli yiyecekleri yasaklayan ya da yiyecek miktarına sınır koyan ailelerdeki çocukların o yiyeceklere ulaştıklarında normalde tüketeceklerinden çok daha fazlasını tükettiklerini göstermektedir. Ebeveynler, çocuklarını sağlıklı beslemeye yöneltmek için böyle davransalar da bu davranışları sonucunda çocuklar tam tersi olarak sağlıksız beslenme alışkanlığı edineceklerdir.
Rol model olma:
Ebeveynler çocukları için her şeyde olduğu gibi beslenme de de rol modelleridir. Anne ve babalar nasıl besleniyorsa çocuklarda onlardan görüp öğrendiklerini uygulayacaklardır. Ebeveynler aynı zamanda eve giren yiyeceklerin teminini sağlarlar ve bu sebeple çocuğun ulaşabileceği yiyecek tiplerinin ve miktarlarının da belirleyicisidirler. Araştırmalar çocukların yiyecek tercihlerinin eve giren besinlere bağlı olarak geliştiğini göstremektedir. Örneğin sebze ve meyvenin devamlı bulundurulduğu evlerde yetişen çocukların bu yiyecekleri daha fazla tercih ettikleri bilinmektedir. Bu sebeple mutfak alışverişleri dikkatlice yapılmalıdır.
Büyük porsiyonlarda yemek yenmesi kilo alımına neden olabilmektedir. Evdeki yemek servis gerekçerinin (özellikle tabak ve bardak) daha makul ölçülerde olması ve doyulmaması durumunda ilave besin tüketilmesi kilo kontrolünün sağlanması adına akıllıca olacaktır.
Çocuklar yeni tatlar konusunda çekingen ve isteksiz davranabilirler. Daha önce hiç yemediği bir yemek çocuğa tanıtılmalıdır. Eğer ebeveynler olarak siz yeni tatlara açık olursanız çocuğunuzun da ilk kez yiyeceği yemekler konusunda istekli olmasını daha kolay sağlayabilirsiniz.
Aile içinde sağlıklı beslenmeye dair sohbetler yapılmalı,satın alınacak yiyecek seçimlerinde çocukların görüşleri alınmalıdır. Örneğin "bu hafta hangi sebzeler-meyveleri alayım?" ya da "bugün hangisini pişireyim" gibi sorularla çocuklara sağlıklı tercihler arasında seçim yapma fırsatı verilmelidir.
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..