Çocuklarda Kayıp ve Yas
Çoğu küçük çocuk, anlamasalar bile ölümün farkındadır. Ölüm; çizgi filmlerde, televizyonlarda yer alan filmlerde, oynadıkları oyunlarda yaygın bir temadır. Bir ebeveyn olarak, bir çocuğu kaybın acısından koruyamazsınız, ancak kendilerini güvende hissetmelerine yardımcı olabilirsiniz.
Çığlıklarını ilk duyduğumuz andan itibaren çocuklarımızı hayatın acılarından korumak isteriz.
Bunu tamamen yapamayacağımızı biliyoruz ama elimizden geleni yapıyoruz. Eğlenmelerini sağlıyoruz, incinmelerini engelliyoruz ve onlara endişelenmemelerini söylüyoruz.
Peki ya daha fazlası?
Çocuklar ölüme yetişkinlerden farklı tepki verir
Çoğu küçük çocuk, anlamasa bile ölümün farkındadır. Ölüm, çizgi filmlerde, televizyonlarda yer alan filmlerde, oynadıkları oyunlarda yaygın bir temadır. Bir ebeveyn olarak, bir çocuğu kaybın acısından koruyamazsınız, ancak kendilerini güvende hissetmelerine yardımcı olabilirsiniz.
Çocukların ölüme tepki verme şekli yetişkinlerden farklıdır. Ağlamaktan oynamaya geçebilirler. Bu durum gayet normaldir. Çocuğunuzun nasıl davrandığı ve sizin nasıl tepki verdiğiniz onun yaşına bağlıdır. Yaş grubuna göre yaşanılan bu olaya karşı gösterilen davranış ve durum bozuklukları değişebilir ve yaşından farklı olarak dışa vurum çocuklarda görülebilir.
Pek çok çocuk için, bir evcil hayvanın ölümü onların ölüme ilk maruz kalmaları olacaktır. Çocukların evcil hayvanlarıyla kurdukları bağlar çok güçlüdür ve bir aile için hayvanının ölümü son derece üzücü olabilir. Yani çocuk ile karşısında yer alan kişi ya da nesnenin arasındaki bağlılık ve bağımlılık acı eşiği ile doğru orantılıdır.
Ölüm kavramını anlamak çocuklar için zordur
Bir çocuğun ölüme nasıl tepki vermesi gerektiğini ya da kavramı kavrayabilse bile gerçekliğini kısmen de olsa bilebilmesi zordur. Çok küçük çocuklar genellikle ölümün kalıcı olduğunun farkına varmazlar ve işlerini yapıp sebzelerini yerlerse ölen, sevilen birinin geri geleceğini düşünebilirler. Özellikle küçük çocuklarda bu durum oldukça fazla rastlanan bir ruhsal durumdur.
Daha büyük, okul çağındaki çocuklar ölümün kalıcılığını anlarlar, ancak yine de birçok soruları olabilir. Dürüst ve net bir şekilde cevap vermek ayrıca açık olmak bu konuda soyutsal anlatımdan somutsal yöne çevirilen cevaplar, çocuklarda oluşabilecek kafa karışıklığını önleyerek bu durumu anlamaları açısından daha objektif olacaktır.
Kaybedilen bir şeyin geriye bir daha getirilemeyecek olması ve bir daha göremeyecek olmak çocuklarda bir boşluğa yer açacaktır. Çocuğun sevdiği bir oyuncağını bile zarar görmesi durumunda veya bulamamasında tepkisel olarak vermiş olduğu tavrı az çok kestirebilirsiniz. Ağlama, tutturma, soru sorma, geriye isteme, bağırma gibi birçok dışa yönelik hareketleri mevcuttur. Çocuklar duygu ve düşüncelerini biz yetişkinler gibi kelimelerle ifade edemezler. Yaşadıkları duygu yoğunluğunu davranışsal olarak gösterirler.
“Çocuktur unutur, çocuktur etkilenebilir, çocuktur anlamaz.”
Ebeveynler için 3 tehlikeli anahtar kelime. Özellikle çocuk yetiştirme konusunda yapılan doğru bilinen yanlışların en başında olan düşünce şekli. Kayıp, yas, keder, ölüm hayatın içerisinde yer alan bir durum. Gülmek kadar ağlamanın da normal bir duygu olduğunu kabul edersek işler daha da kolaylaşacak ve aslında biz yetişkinlere yönelik çocuk zihnine olan bakış açısı da değişecektir.
Çocukların yansıyan bir gölge olduğunu hatırlatmak isterim. Yani biz yetişkinlerin durumu ifade etmekten önce göstermiş olduğu anın yarattığı ruh durumu, çocuklarda da belirti gösterecektir. Taklidin, çocukların yetişkinlerde gördüğü duruma göre şekillenebileceğini unutmayalım. Olayın ve yaşantının bilincinde ve özellikle güven verme konusunda çocuklara karşı daha dikkatli ve ehemmiyetli olalım.
“Ölüm, kötü davranışlarım için bir cezadır.”
Birçok çocuk ölüm-kayıp durumlarında kendilerini suçlayarak bir travma yaşayacaktır. Az evvelde yazmış olduğum sebzesini bitirmek cümlesi gibi... Yani yetişkin bir kişinin isteklerinin ve yönergelerinin dışına çıkmak, dediklerini dinlememek sonucunda bu durumun yaşandığını düşünerek bu durumun sebebini kendilerinde bulacaklardır.
Suçluluk ve pişmanlık arasındaki farkı öğrenmek her zaman önemlidir. Her zaman sevdiklerimizi korumak isteriz ve bunu başaramadığımızda kendimizi sürekli olarak suçu üstlenirken ve kendimizi suçluluk duygusuyla boğarken bulabiliriz. Biz yetişkinlerin bile çoğunlukla bu farkı gözetmeksizin yaptığını biliyorum. Kaderin önüne geçen bir keder ile sağlıklı bir psikoloji elde etmemiz mümkün olmadığı gibi hem kendinize hem de çevrenizde olan kişilere vereceğiz zararı tekrar bir hatırlatmak isterim ki bu düşünce yapısı çocuklara da maalesef dolaylı bir şekilde empoze edilecek, ediliyor ve edilmeye de devam etmekte. Yanlışını yapmak doğrusunu yapmaktan daha zor olduğu hâlde maalesef bizler çocuklarla iletişim kurarken zorlanmakta olduğumuz şeylerin temel sebebi de bu aslında.
Doğru destekle, yas tutan çocukların ve gençlerin çoğu profesyonel yardıma bile çoğu zaman ihtiyaç duymaz. İhtiyaç duydukları şey, güvendikleri yetişkinlerin sevgisi ve ilgisidir.
Ama!
Bu süreçte şefkat ve sabrın rehberimiz olmasına izin vermemize rağmen, yas tutan bir çocukta şiddet belirtileri veya diğer aşırı davranış biçimleri görürsek, hemen profesyonel yardım almalıyız.
İletişim en büyük araçtır.
Ölüm, keder, yas, kayıp...
Her bir duygu hayatın ve yaşamın bir parçası. Çocukların bu konularda bilgi ve bilinçlendirme adına siz ebeveynlere ihtiyacı olduğunu unutmayın.
Kaybınız Kaygınız Olmasın.
Her bitiş beraberinde yeni bir başlangıç getiren bir döngüdür. Bu gerçek, kainatta olan biten her şeyin güzel ve iyi olduğu gerçeğidir. Her şeyde ve her olayda bir güzellik vardır. Bize kötü gibi görünse de arkasında çok güzellikler saklıdır. Sihirli değnek görevi olan dilinizi ve cümlelerinizi çocuklarınızdan eksik etmemeniz dileğiyle.
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..