Akasya Asiltürkmen
Pera'da Bir Pera Masalı
Sevgili Akasya ile hamilelik döneminde tanıştık. Hem çok "dinamik" bir hamilelik süreci geçirdi hem de alanında uzman kişiler ile YouTube videosu çekerek çok kıymetli bilgileri ilk ağızdan aldı ve hamileler ile paylaştı. Son ana kadar hep çalıştı, bebeğini kucağına aldıktan kısa bir süre sonra da hayatın akışına bıraktı yine kendisini. Bir çok hamile anneye de ilham olacak bu süreci sizler için konuştuk.
Bu güzel röportajdan hem Akasya hem de ben büyük keyif aldık. Tekrar çok teşekkür ediyorum içtenlikle tüm sorularımı cevapladığın için. Yolu ve yolculuğu açık olsun Pera'nın…
Gözlemlediğime göre oldukça dinamik bir hamilelik geçirdin. Nasıl bir süreçti bu sence?
Evet, zaten hareketli bir hayatım vardı. Hamileliğimin bunu değiştirmesine izin vermedim. Bir de hamilelere kırılacak eşya muamelesi yapılmasından hiç hoşlanmıyorum. Özellikle yakın çevremden en büyük ricam bana normal davranmalarını istemek oldu. Her şeyimi kendim yaptım. Hamileliğe uygun biçimde spor yaptım, oynayabildiğim kadar sahnede kaldım. Altıncı ayın ortasında bıraktım iki oyunumu. Son haftaya kadar oyunculuk dersi vermeye de devam ettim ve AkasyaAna YouTube kanalıma bölüm çektim.
Doğuma nasıl hazırlandın?
Yine YouTube kanalımın içeriğini hazırlarken bir sürü eğitmene ve bilgiye ulaştım. Yani çalışmak her bakımdan yararlı oldu. Hamile yogası, pilates ve hafif egzersizler yaptım. Bol bol internette gezdim. Telefondan hamilelik uygulamalarını indirip takip ettim. Hamilelik süreci ile ilgili her konu hakkında fikir sahibi oldum diyebilirim. Ama teoride bilmek hiçbir şey. Pratik yaparken öğreniyor insan. Şimdi bilgimi temize çekerken anlıyorum ki, öğrendiğim şeylerin çoğu çöp. Acayip bilgi kirliliği var. Endişelerle yoğurulmuş tuhaf tuhaf fikirler dolaşıyor ortalıkta. Bir annenin en çok hazırlanması gereken şey rahatlık hissi, soğukkanlılık.
Ve doğum zamanı… Endişelerin var mıydı?
2004 senesinde büyük bir trafik kazası geçirdim ve kalçamdaki kırıklıkların orantısız kaynaması sonucu normal doğurmam imkansızdı. Ben buna hiç takılmadım. Tersine bunu biliyor olmak beni rahatlattı. Hamilelik bir bilinmezlikler silsilesi çünkü. En azından bu kesin bir bilgiydi ve ilk günden itibaren planlama fırsatım oldu. Epidural ve spinal anestezi kararı almıştım. 39. haftaya kadar bekledim ve randevulu sezaryen oldum. Sezaryen ile ilgili olumsuz yorumların hepsine de kulaklarımı tıkadım. Kendim ve bebeğim için bu tip yorumlardan uzak durdum. Bilmeden saçma yorumlar yapan çok insan var çünkü. Tabii ki normal doğumu destekliyorum ama zorunlu sezaryen olanlara özellikle daha dikkatli davranılmalı diye düşünüyorum.
Doğum anı nasıldı? Pera ile ilk buluşmayı anlatır mısın?
Spinal anestezinin tamamen uyuşturup hissizleştirdiğini zannediyordum ama öyle değilmiş. Evet, acı hissetmiyorsun ama bütün dokunuşları hissediyorsun. O durumu beynim nasıl algılayacak dedim içimden. Dehşete düştüm bir an ama kısa sürdü. Devamı ameliyata giren herkesle gülüp şakalaşarak geçti. Sonra pat diye kızı gösterdiler. Cayır cayır ağlıyordu. En unutamadığım an omuriliğe iğne yapılırken hemşirenin elini sıkı sıkı tutup dua ettiğim andı. Nedense o iğne yapılana kadar çok gerildim ama çok da rahatlattı. Sonrası rüya gibiydi, gerçek değildi sanki.
Lohusalığı rahat atlatmanın bir yolu var mı sence?
Bilmem. Aslında herkesin süreci biricik. Tamamen kendine özgü. Ben kendimi eve kapatabilecek bir insan değilim. Öyle de yapmadım. Çocuğu kaptığım gibi pazar kahvaltısına dışarı çıktım bir haftalıkken. Çocuk kırk gün çıkarılmaz derler ama bence öyle bir şey yok. Zaten doktor kontrolüne gittik üç gün üst üste. Yani çıkabiliyor işte, niye evde oturalım değil mi?
Anne olduktan sonra hayata bakış açın değişti mi?
Anne olacağımı anladıktan sonra bile çok değişmişti zaten. Bunda hormonların da etkisi var. Ama bebeği kucağına aldığın an Matrix'de, mavi hapı yutmak gibi bir şey oluyor. Realiten tamamen değişiyor. Sadece tek bir odağın oluyor, o da hayata getirdiğin canlının ihtiyaçları. Kendimi bu kadar çabuk ve istekli ikinci plana atabileceğimi hiç düşünmezdim. Şu anda bir çok klişe cümleyi çok daha iyi anlıyorum. "Anne olunca anlarsın" ya da "Her kadının yaşaması gereken bir duygu" gibi cümleler mesela.
Bebeğe uyumlanma süreci yaşadınız mı? Ev değiştirmek, evi dekore etmek gibi…
Hayatımızda hiçbir şeyi değiştirmedik. Galata'da, gayet metropol bir yerde yaşıyoruz. Evimizde bebek için bir oda yok. Yanıma bir yatak koydum, dolabımda ona yer açtım. Şimdilik bu kadar. Çocuk için daha rahat, bahçeli bir yere geçmeyi düşünüyoruz bir yıl içinde. Bence bebeğin ilk yıl sizin hayatınıza entegre olması daha iyi. Sonra ihtiyaçlarına göre şekillendireceğiz hayatımızı.
.
Özgür bir hayattan, bebekli hayata geçiş yaptın. Kendini kısıtlanmış hissettiğin anlar oluyor mu?
Eğer çok detaylı düşünürsem evet. İyimser bir yaklaşımla ise kesinlikle hayır. İki hafta oldu doğuralı ama neredeyse her gün dışarı çıktım. İkinci hafta derslerime başladım. Ay sonunda spor başlayacak. Geçen hafta YouTube kanalım için çekim yaptım. Sizlerle birlikte Anne Bebek Dergisi kapak çekimini yaptık. Şimdi de röportajını yapıyoruz. Hayatımdaki tek fark Pera'nın da bunları yaparken yanımda olması. Takipçilerimden mesajlar geliyor. Kimi hayranlıkla, kimi hayretle karşılıyor bu durumu. Nasıl olduğuna gelince; kızımı seviyorum, kendimi silmeyecek kadar seviyorum onu. Saçımı ona süpürge edip sonra ondan bunun karşılığını içten içe beklemeyecek bir anne olmak niyetindeyim. Becerebilirsem tabii.
Pera'nın nasıl bir birey olmasını istersin?
Benim özellikle istediğim spesifik şeyler yok. Vicdan sahibi olsun, kendini ve insanları sevsin, mutlu olduğu bir meslek seçsin. Bunların hepsi için gerekli altyapı ve sevgiyi ona vereceğim. Gerisi kendisine kalmış.
Hamile ve yeni annelere ne söylemek istersin?
Kasmayın. Gerçekten bu kadar kısa ve öz. Size en faydalı olacak şey rahat olmanız. Rahatlıktan kastım koy vermek değil. Stresten uzak durun, hareket edin, kendinizi aşırı sınırlamayın, endişe sarmalından çıkın. Dün seyrettiğim bir filmde "Endişelenen insan iki defa acı çeker" diyordu. Önlemlerinizi alın ama felaket senaryolarını bir kenara bırakın. Duyduğunuz her şeye inanmayın. Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın. Ve en önemlisi; bebeğinizi dinleyin. O size her şeyi öğretecek.
Pera'yı nasıl yetiştirmeyi planlıyorsun? Bir ekole yakın mısın?
Bu ekollerden hamilelik sürecinde haberim oldu. Doğala en yakın olan, çocuğa çok erken yaştan itibaren keşfederek, araştırarak öğrenmeyi öğreten bir sistem seçmeyi düşünüyorum. Ama sırf eğitim alacak diye dünyanın öbür ucundaki okula taşımam kesinlikle. Öyle yapanlar var, anlıyorum ama ne kendimi, ne de çocuğu yollarda helak edemem. İki yaşından itibaren eğitim meselesine odaklanacağım. Şimdilik göz ucuyla bakıyorum.
Röportaj: Tuğba Başyiğit Babaoğlu
Fotoğraflar: Birol Bali
Saç: Umut Can Turhan
Makyaj: Şadiye Gül
Mekan: Pera Palas Hotel Jumeirah
Kıyafet: Mehtap Yılmaz- Mimya
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..