Aslı Kocaeli
"İster çocuk ol, ister büyük, uğruna emek harcamaya değer bir mücadelen olsun!"
Aslı Kocaeli… Sosyal medyadan tanıdığımız ismi ile @anneninicsesi… Esprili diliyle, anneliğe, çocuk yetiştirmeye ve aslında hayata farklı bakabilen kadınlardan. Gözlemliyor, düşünüyor, yazıyor, diğer annelere önerilerde bulunuyor. Kariyer geçmişi de yazma üzerine, şimdilerde reklam yazarlığının yanında hem kitap yazarlığı hem de sosyal medyada içerik üreticiliği ile ön planda. Küsurat Yayınları’ndan çıkan kitabı Çarşamba Çikolataları özelinde, kendisi hakkında merak edilenleri yanıtlıyor.
Reklam yazarlığı, annelik, sosyal medya fenomenliği, şimdi de roman yazarlığı… Hayat sizi kısa dönemde farklı hikayelerin kahramanı yapmış. Bir de sizden dinlemek isteriz bu hikayeleri...
Kendimi bildim bileli içimdekileri ifade etme yöntemim yazmak. Bir durum beni üzer, geçsin diye yazarım, hisler sıkıştırır, ferahlamak için yazarım, iç sesim çok konuşur, sussun diye yazarım. Çocukken günlüklere, öğrencilikte defterlere, reklam yazarlığında microsoft word'e, anne olduktan sonra da Instagram hesabıma yazdım. Baktım ki hikayelerim birikti, sonunda hepsini roman olarak yazdım.
Hikayenin biraz başına dönmekte fayda var. Aslında tüm bu yolculuğun fitilini hamile olduğunuzu öğrenmekle ateşliyorsunuz. Neler hissettiniz anne olacağınızı öğrenince?
Sanki dünyada hamile kalan ilk kişi benmişim gibi hissettim. Öyle bir coşku. Tüm ailemi arayıp kimin benim kadar coşkulu olduğunu ölçümlemeye çalıştım. Beklediğim coşkuyu alamadıklarıma biraz bozuldum. Şimdi bakınca, tamamen mantık çerçevesinin dışında bir hareket.
Okuyucularımızın pek çoğu seni @anneninicsesi hesabıyla tanıdı. Sen hesabında lohusalık, uykusuz çocuk, bebek bakımının zorlukları gibi zorlu konulara esprili bir dille yaklaştın. Böyle bir hesap açayım fikri nasıl geldi ve ismi neden annenin iç sesi oldu?
Anne olduktan sonra işime dönmedim. İçsesler de insanı evde olunca daha çok yoklar. Uykusuzluktan ilk yıl iç sesimi çok duyamamış olsam da ikinci yıl, "sen eskiden fikirler bulurdun, sloganlar yazardın şimdi hiçbir şey yapmıyorsun, yazmıyorsun" diye beni sıkıştırmaya başladı. Ben de onu biraz susturmak için annelik ile ilgili yaptığım mizahi ya da duygusal içerikleri paylaşmaya başladım. Bu yüzden adı annenin iç sesi.
Kullandığınız humorlü dil anlaşılıyor mu? Hiç negatif tepki aldınız mı?
Annelerden negatif tepki almıyorum genelde. Çünkü anneler olarak birbirimizi bu hesapta iyi anladığımızı düşünüyorum. İdeal bir annelik ortaya koymaya çalışmıyoruz, hislerimizi olduğu gibi ifade edebiliyoruz, ne isek oyuz. Duygularımızı ve yaşadıklarımızı mizah ile anlatmak da bize kendimizi iyi hissettiriyor.
Kitabınız Çarşamba Çikolataları raflarda yerini aldı. Yazmaya nasıl karar verdiniz ve size çocukluğun ilk günlerine götüren o dürtü neydi?
İçimdeki hikayeler hep anlatılmak istiyorlardı. Bir gün doğru zaman geldi. Çocukluğa gitmeden kendime varamayacağım için de romanda ilk durağım çocukluğum oldu.
Kitabın adı neden Çarşamba Çikolataları oldu?
İlkokuldan sonra yatılı okula gittim. Yatılı okulda en çok ihtiyacım olan şey de ailemin beni özlediğini bilmekti. Biz çocukken büyükler “seni seviyorum”lar, “seni özledim”lerde şimdiki gibi bonkör değildi. Çocuklar kendi kendilerine anlamaya çalışıyordu o sevgileri, özlemleri… Yatılı okulda çarşamba günleri ailelerin ziyaret günüydü ve dedem bana her çarşamba çikolata getiriyordu. Geldiğinde çok konuşmuyordu ama aksatmadan geliyordu, çikolatayı da hiç unutmuyordu. Ben de onların bana olan hislerini bu çikolatalar sayesinde anlıyordum. Bu yüzden kitabın adı Çarşamba Çikolataları.
Kitapta 6 yaşındaki Aslı’nın hikayesine ortak oluyoruz, onunla beraber ilk gençlik yıllarına dek uzanıyoruz. Kahramanınızın çocukluğundan başlamak bilinçli bir tercih miydi? Travmaların pek çoğu çocukluka yerleşiyor diyebilir miyiz?
Sadece tramvalar değil, tüm hisler yerleşik hayata geçiyor çocukken insanın içinde. Kendini tanımak ve anlamak için de oralara ziyarete gitmek gerekiyor.
Romandaki Aslı yaraları olan ama kendi hikayesinin peşinden koşan bir çocuk. Siz mutlu çocuk yetiştirmeyi nasıl tanımlarsınız?
İster çocuk ol, ister büyük, uğruna emek harcamaya değer bulduğun bir mücadelen olmasını ben mutluluk olarak tanımlıyorum.
Günümüzde çocuklar çok erken yaşta yeteneklerini keşfetsinler, bir beceriye sahip olsun diye kurslara, özel derslere gönderiliyorlar. Anne babaların bu tutumuna nasıl yaklaşıyorsunuz?
Kendi ebeveynlik tecrübem ile gördüğüm kadarıyla çocuğa istemediği hiçbir şeyi yaptıramıyorsun. Bir şeyi sadece ebeveynleri istiyor diye yapması da ona farklı bir yük oluyor. Çocuk yetiştirirken heykeltraş olmayın bahçıvan olun diye bir cümle okumuştum. O ne yeşertirse onu sulamanın, desteklemenin önemine inanıyorum.
Siz Güneş’i büyütürken nasıl yöntemler kullanıyorsunuz?
Dünyaya onun gözünden bakmaya çalışıyorum. Onu anlayamadığımı düşündüğümde kendimi Güneş'in yerine koyuyorum ve çocuk bakış açısı çoğu durumu çözmeme yardımcı oluyor.
Babalar sizce bu hikayenin neresinde kalıyor? Yeniden Çarşamba Çikolataları’na dönecek olursak, babanın erkenden ayrıldığı bir hikaye görüyoruz. Bu kayıp Aslı’yı büyüttü mü?
Bu kayıp Aslı'yı yalnızca büyüklerin gözünde büyüttü. Aradaki yaş farkını kapamak için Aslı kendi kendini büyütmek durumunda kaldı.
Okurlarınızdan nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Hissedeni çok olsun diye bir dileğim vardı, sanıyorum ki bu dilek gerçek oldu.
Gelecekte bizi nasıl projeler bekliyor?
Anlatılmak isteyen hikayelerin sayıları günbegün artıyor. Sığamadıkları noktada hikayenin devamını yazarak onları özgür kılmak gerekebilir.
Okurlarınıza kitabınızı bir cümleyle anlatacak olsanız o cümle ne olurdu?
Yaşadıklarının içindeki anlamları, meselesi haline getiren herkese...
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..