Evrim Solmaz
Yaradana Olan Aşka Tutunun
Yazın kendini iyice hissettirdiği, hamileliğini birazda zorladığı ama yine de rutin hamilelik durumları dışında rahat ve sakin bir hamilelik geçiren Evrim Solmaz ile Büyükada, Ada Palas Butik Otel’de buluştuk. Sohbetimize başlamadan önce hemen “Aç mısınız, bir şeyler yiyin-için, rahat mısınız, iyisiniz değil mi?” diye sorular sorarak o anaç ruhu ile bizi karşıladı. Sanki hamile olan kendisi değil de bizim ekipmiş gibi. Evrim Hanım, bu aralar karnını gören herkesin “Erkek olacak.” dediği prensini bekliyor. Sohbetimiz sırasında sıcak, samimi ve hiç bilmediğim bir Evrim Solmaz ile tanıştım. Gerçi artık o Evrim Solmaz Şener. Kendisi ile evliliğini, hamilelik sürecini ve iş hayatını konuştuk.
Doktorunuzun söylediği “Hamilesin!” kelimesi size neler hissettirdi?
Evde öğrendik. Önce ben öğrendim, eşime söyleme konusunda bir sürü şey düşünmüştüm ama öyle olmadı, dayanamadım ve hemen söyledim. O da şu şekilde oldu aslında; sabah altı buçukta öğrendim, o sırada da biz yurt dışında tatildeydik, bu yüzden ben de hesap yapıyordum, saat kaç, bu saatte Türkiye’deki yakınlarım aranır mı diye. Çünkü herkesle paylaşmak istiyorsunuz bu duyguyu. Arda yanımda uyuyordu, ben gülmeye başlayınca uyandı ve sanki anlamış, bilmiş gibi o da gülmeye başladı. Eline iki tane test verdim. Aynı gün hastanede testler yaptırdık, test sonuçlarının pozitif çıkmasından sonra ilk işimiz beş tane bebek ayakkabısı almak oldu. Üç kız, iki erkek ayakkabısı aldık.
Bu durumda hangi ayakkabılar giyilecek? Cinsiyet belli olmuştur ama sizin içinizden geçen ne olmuştu?
Bir süre kız, bir süre de ikiz zannettik. Sonra kimi zaman erkek kimi zaman kız hissettik. En sonunda da erkek olduğunu öğrendik. Hamileliğimi öğrendiğimde Tayland’daydık. Ardından Hindistan’a gitmiştik. Tüm hintli kadınlar erkek olduğunu bilmişti. Ultrasona kontrole gittik, doktorumuz bize bebeğimizin cinsiyetini söylemedi. Çünkü orada kız çocuğunun olacağını öğrendikleri zaman bebeklerini aldırdıkları için halka bebeklerinin cinsiyetini söylemek kanunen yasak. Biz Türk’üz dememize rağmen yine de söylemediler. Dediğim gibi beni gören herkes direk “Erkek” dedi. Tayland’da bir Budist Tapınağı’na gitmiştik. Otuz küsür tane çubuk var ve her çubuğun üstünde de numaralar yazıyor. Bir kutu düşünün, onu bir dilek tutarak, içinizden bir şey geçirerek sallıyorsunuz, sallandıkça bir tanesi sivriliyor ve yere düşüyor. Numaranızın karşılığındaki yazıyı okuyorsunuz. Orada bize çıkan kağıtta aynen şöyle yazıyordu: “Eğer bu kağıdı okuyan kişi hamileyse kesinlikle oğlu olacak.” Acaba bütün kağıtlarda hamilelik tahminleri mi yazıyor diye tek tek açtık ama sadece benim seçtiğimde böyle bir şey yazıyordu.
Şu ana kadar yani altıncı ayınıza kadar süreç nasıl geçti?
Güzel geçti. Hamileliğin insanın başına getirebileceği birçok temel prensip benimde başıma geldi. Aşırı olmasa da sert birkaç günüm geçti, onun dışında standart bir hamilelik süreci geçirdim şuana kadar.
Neler değişti hayatınızda?
Ne aynı ki? Bir eşim bir de ben diyeceğim ama ben de aynı değilim aslında. Duygusallık konusunda değiştim, daha kırılgan oldum diyebilirim. Hormonlarımın değiştiğinin en büyük göstergesi şu anımı örnek verebilirim; birgün eşimle birlikte oturuyorduk, evin şekli ile ilgili değişiklik yapmaya çalıştık ve yapamadık, gülmeye başladık. Kendimi ben bile hiç böyle gülerken duymamıştım, Arda’da benim gülüşüme gülüyor bu nasıl gülüş diye. Sonra birden ağlamaya başladım, Arda o halime baktı gülmeye başladı haliyle. Ben ağlarken birden bire esnedim ve durdum. Sonra tekrar gülme, ağlama, esneme durumum oldu. Sonrasında da uykuya daldım. Hiçbir normal geçiş yok. Hormonlar bu kadar saçmalıyor anlayacağınız. Birazda çocuklaşıyorsunuz, ben biraz öyle düşünüyorum.
Eşinizin desteğini de alarak daha iyi bir hamilelik geçiriyorsunuz o zaman?
Kesinlikle eş desteği çok önemli. Çok kıymetli bir değer. Allah ihtiyacı olan herkesin yanında onu seven ve destekleyen birilerini var etsin.
Bir çocuğun sorumluluğunu almak sizi güçlendiriyor mu, korkutuyor mu?
Daha önceden düşündüğüm şeylerdi, artık bunları düşünmüyorum. Bir bebeğin mesuliyeti çok önemli elbette ama sen ona yer açmalısın hayatında. Sen ona o yeri açtıktan sonra o yerini buluyor. Sadece sen onunla uyumlu, ahenkli misin yoksa bünyen red mi ediyor? Bu soru çok önemli.
Bu yurt dışı gezisi sırasında çocuklu ailelerin “ailece gezme” konusunda nasıl yaklaştıklarını gördünüz?
Biz yetişirken şunu öğrendik “Çocukla oraya gidilmez, çocukla ne yapacaktım ki orada, yanımda çocuk varken nereye gidiyorsun…” Beş ay yurt dışında kaldık. Çocuklu ailelerin uyumlu hallerini gördük, çocukların kendilerine ayırdıkları alan, eşlerin paylaşımları, çocukla birlikte ahenkli ve göz alıcı biçimde nasıl olabildikleri, onca yolu bebekleriyle birlikte nasıl taşıyıp geldikleri ve bu tatili nasıl tölere ettiklerini gördük. Bizim tatil yapan ailelerimizi görüyoruz, sorun olarak algılıyorlar. Annelerin, babaların çocuklarını taşıyış biçimlerinin ne kadar önemli olduğunu gördük. Çok hoş görüntüler, mutlu bebekler gördük. Tabii ki aksini gördüklerimizde oldu ama biz kendimize model olarak iyi fotoğrafları aldık.
Doğumunuzu nasıl yapmayı planlıyorsunuz?
Son dakika bir değişiklik olmazsa normal doğum olarak planlıyoruz. Bizim neye niyetli olduğumuzda bir yere kadar. Sağlıklı dünyaya gelmesi en önemlisi.
İş hayatına ara verdiniz. Doğumla birlikte bu ara daha da açılacak mı? Ekranlara ne zaman yeni projeler ile çıkmayı düşünüyorsunuz?
Bebeğimin ve kendimin hazır olduğunu hissettiğim, işin ve evin temposunu sağlıklı bir şekilde götürebileceğimi gördüğüm zaman işlerime devam etmeyi planlıyorum. Net bir program yapmadım, bilmiyorum. Eşim ve ben üç kişilik bu güzel dünyanın yeni düzenini sağlıklı ve huzurlu bir şekilde kurduktan birkaç ay sonrasında da çalışmaya başlayabilirim.
Biraz daha geriye gidelim, aşk hikayenizi dinleyelim… Nasıl tanıştınız?
Son birkaç yıldır işten fırsat buldukça kaçıp kaçıp gittiğim bir yer vardı benim. Arda’da bu gittiğim dönemlerden birinde bu tesisin işletmesini yapıyordu bir arkadaşımızla. Hatta o arkadaşımız bizi tanıştırdı. Aralıklarla oraya kalmaya gittiğimde merhabalaşıyorduk sadece. Bir sene öncesinde ortak arkadaşımız bana seni tanıştırmak istediğim bir arkadaşım var değip tanıştırdığında hiç alakamızın olmadığını, arkadaşımın benimle dalga geçtiğini düşünmüştüm. Bir sene sonrasına kadar aramızda bir şey olmadı. Ekim sonu gibi ben tekrar gitmiştim. Çok güzel bir vadi gecesinde, varilde ateşler yanarken, çok ince bir yağmur çişelerken, yıldızların altında ruhumu yıkarken yanıma Arda oturdu. Baktım o da ıslanıyor. “Islanıyorsun yağmur yağıyor.” dediğimde “Sen de ıslanıyorsun.” dedi. Ben özellikle oturuyorum diye cevap verdiğimde “Ben de severim.” dedi ve biz bir süre sessizce yanyana o yağmurun altında durduk. Bu şekilde flört etmeye başladık.
Son olarak okurlarımıza neler söylemek istersiniz?
Herkes için her şeyin en hayırlı zamanda olmasını diliyorum. İnsanların da kendini buna teslim etmesi gerektiğini düşünüyorum. Biz gençken daha ateşli, daha hızlı oluyoruz. Ben çok tuttuğunu koparan, çok disiplinli, çok mükemmelliyetçi bir yapıya sahiptim. Şimdi “böyle oldu” diyen, elimden gelenin en iyisini yaptım, bu kadar oluyormuş diye düşünen biri oldum. Kalbimi temiz tutmaya çalışıyorum. İyi niyetle düşünüp, temiz şeyler diliyorum. Sürecin getirdiği güzel şeyler var. Niyetleri olan insanların bunları kalben isteyip, kendilerini rahat ve huzurlu hissettikleri yerlerde olmak için çaba sarf etmelerini söyleyebilirim. Aşka, sevgiye, şükür duygusuna kollarını açtığın zaman oradan içeriye bir tek onlar girer. Senin etrafında da onlar döner. Bu güzelliğe ve sevgiye, dağa taşa ve her şeye olan aşka tutunmak, Yaradan’a olan aşka tutunmak, onu bilmek, gönlünden ve içinden geçenlerin senin için en hayırlısı olacağını düşünmek insanı her zaman daha iyi yapar.
Ağustos 2014
Röportaj: Aslıhan Gündüz
Fotoğraf: Event’s Hill Photography
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..