Zahide Yetiş
Karnıma Dokunduğumda Hayatı Hissediyorum
Onu ekranlarda yaptığı sağlık programı ile tanıyoruz. Hatta bazılarımız doktor bile zannediyor olsa da o sadece işini en layığı ile yapan bir kişi. İtiraf ediyorum kendisine hayran kaldım. O kadar güzel bir noktadan hayata bakıyor ki o kadar inceden size mesajlar veriyor ki. Neşesi, doğal tavırları, muhteşem diksiyonu, duruşu… Öyle güzel şeyler konuştuk ki kendisiyle. Haziranın sonuna doğru yedinci tüp bebek denemesi sonucunda oğlu Aras’ı kucağına alacak. Peki bu süreç onun için nasıl geçiyor, ekran macerası nasıl başladı, tüp bebek sürecinde neler yaşadı? Hepsi röportajımızda. Şunu biz kez daha söylemek isteriz; şükredin, dua edin ve her zaman olacağına inanın, olmuyorsa da onda da bir hayır arayın.
Hamile kalmakla birlikte değişen hormon dengesi ile aranız nasıl?
Her şeyin kokusunu alıyorum, her şeyi hissediyorum, görüyorum. Bütün duyu organları bedende müthiş bir şekilde çalışmaya başlıyor. Kokulara, seslere karşı bütün vücut çalışabileceği performansın en yükseğinde çalışıyor. Muhteşem bir şey bu. Çok az hasta oluyorsunuz, çok güçlü oluyorsunuz. Duygu durumu değişiklikleri de yaşanıyor elbette ve bu yüzden de beylere çok iş düşüyor. Ben de çok olmadı ama loğusalıktan korkuyorum. Bakalım neler olacak.
Programınızda uzmanlarımızı ağırlıyorsunuz. Sağlık konusu başlı başına hassas bir konu ama hamileliğinizle birlikte bu hassaslıkta artış oldu mu?
İlgi alanları; bebeğe, çocuğa bedensel olarak hamilelik formuna yöneldi. Tabi ki bizler profesyonel olarak işlerimizi yapıyoruz pek çok soruyu soruyorum ama aralara da hamileliği sıkıştırıyorum. İzleyicimde farkında olmadan hamilelikle ilgili daha çok soru sormaya başladı.
Çünkü sizinle artık arkadaşlar, üstelik aynı dönemde hamile kaldığınız izleyicileriniz daha yakinen takip edip, kendiyle özdeşleştirdiklerinden dolayı olsa gerek…
Tabii, benim gelinimde sizinle beraber ya da ben de sizinle aynı dönemdeyim diyorlar. Biz zaten kocaman bir aile olduk, yirmi yıldır ekrandayım. Bunun on senesi İstanbul’da ve sağlık programı yaparak geçiyor. Sağlığın tam ortasındayım. Yıllardan beri sorardım ama şimdi sorularım daha mantıklı ve daha heyecanlı diyebilirim. “Elimi karnıma koyduğumda hissederdim.” derlerdi bunun sadece muhteşem bir duygu olduğunu düşünürdüm. Oysa şimdi karnıma dokunduğumda hayatı hissediyorum, cenneti hissediyorum. Cennet nerede deseniz, şu an benim cennetim karnımın içinde. İnsanın bütünleştiği tek varlık evladı.
Hamilelik nasıl gidiyor?
Allah nazardan saklasın korktuğum gibi olmadı. Her haftanın her anın tadını çıkartıyorum. Annelik psikolojisi çok güzel bir şeymiş.
Siz doktorunuzdan değil, eşinizden duymuşsunuz o beklenilen kelimeyi. “Hamilesin!” bu ne hissettirdi size?
Biz tüp bebek yaptırdık. Testimizi yaptıktan on iki gün sonra sonucu alacağımız gün eşimde ben de heyecanla bekledik. Sonucu beklerken eşim yürüyüşe çıktı ben de kendimi diziye verdim. Bunu daha öncede çok kez yaşadık. Bazen oldu, bazen olmadı. Bu yüzden çok zorlu bir süreçti. Bir taraftan bakmayayım diyorum, bir taraftan da gözüm sonucun gelecek olduğu maillerde. Sonra eşim aradı, uzun bir süre sessiz kaldık, sonra gülmeye başladı ve “Hamilesin!” dedi. Koşa koşa yanıma geldi. Müthiş bir heyecandı bu.
Duygusal mısınızdır?
Normalde ben daha duygusalımdır, eşim Cem daha serttir ama çocuk söz konusu olduğunda eşim kendini tutamadı, ben etrafta sırıtırken ve onu teselli ederken buldum kendimi. Müge cinsiyeti açıkladığında da durumumuz buydu. Evlenirken de öyleydi.
Bu dönemde gülüyor olmak, kendini iyi hissetmek de çok önemli…
Anne adaylarının hayatta mutlu olabilmeleri için duygu durumu değişikliklerine dikkat etmesi lazım. Çünkü siz ne yerseniz, hangi vitamini kullanırsanız kullanın bebeğiniz sizin duygunuzdan çok etkileniyor. Mutluluk hormonları direk çocuğa gidiyor.
Hormonları dengede tuttunuz. Peki ya beslenme, nelere dikkat ettiniz?
Normalde de beslenmeme dikkat ederdim ama özellikle şimdi, yoğurt, olabildiğince yumurta yiyorum. Doktorumun tavsiyeleriyle ay ay vitaminlerimi alıyorum. Fazla su içiyorum. Meyvelere dikkat ediyorum. Özellikle potasyumdan dolayı muzu tüketiyorum. Kramplarım için de maden suyu içtim. Olabildiğince tatlılardan, insülin değerimi arttıracak yiyeceklerden uzak durmaya çalışıyorum.
Uzmanlar bu süreçte size olumsuz cümleler kuran, enerjinizi aşağı çeken kişilerden uzak durun derler. Siz de öyle yaptınız mı?
Benim iki çıkış noktam var hayatta. Bir; çok dua ederim, iki; şükrederim. Şükretmek nelere sahip olduğumu gösteriyor. Ne kadar çok şükredecek şeyim var demek, müthiş bir motivasyon. Dua ediyorum her şeyi istiyorum. Bir şeyleri isteyebilmek şahane bir duygu. Yarı olmuş demek zaten bu kadar yürekten gönülden istemek. İkisi de beni inanılmaz mutlu ediyor. Yani ben zaten baştan öyle insanları hayatıma sokmuyorum. Negatif algısı olan, fitnesi fesatı bol olan, başkaları hakkında konuşan, kötü niyetle gelen insanları, tatlı tatlı hayatımdan çıkarmaya çalışıyorum. Hayattaki en büyük lüks insanları seçebilme lüksü ve arzu ettiğinizde susmayı kullanabilme lüksü.
Tüp bebek yöntemi ile bebek sahibi oldunuz. Üstelik yedinci denemenizde. Süreç nasıldı?
Gaz kesmeden devam ettik. Karnımın çevresinin morardığı zamanlar oldu ama güçlü bir karakterim ve iyi bir ruhum var benim. Beynimle ruhumun iletişimi her zaman iyi olmuştur. Arada sıkıntı olduğunda ruhunuz bedeninize ya da bedeniniz ruhunuza hitap etmiyorsa bunalıma girebiliyorsunuz. Ümidinizi yitirmeniz, vazgeçmeniz, çevreye agresifleşmeniz, aldığınız ilaçların etkisiyle de bedeninizin ve ruhunuzun daha fazla negatif olması mümkünken ben bunları yaşamadım. Aşmak içinde hep daha ılımlı ve iyi düşündüm. Eğer olacaksa zaten olacak, eğer olmayacaksa da bu benim hayrımadır diye düşündüm. Benim için inançlı olmak çok ciddi bir güç. Hele böyle zamanlarda… Şimdiki aklım olsaydı o zaman yirmi beş yaşımda yumurtalarımı dondururdum, çünkü biz hanımlar için yaş ne yazık ki dezavantaj. Kırkına doğru bu iş çok zor hale gelebiliyor. Bu yüzden de yumurta dondurma gibi bir şansınız varsa yapın derim.
İkinci kez deneyenlere pes etmeyin mesajını göğsünüzü gere gere verebilecek kişiniz…
Pes etmesinler, hiç belli olmuyor. Ben yedinci de buldum. Yedi benim uğurlu sayımdır üstelik, yedi doğumluyum.
Bu kadar çok doktorlarla birliktesiniz, tüp bebekle ilgili konular işleyip uzmanlar ağırlıyorsunuz. Hatta bu yöntemle kadınları sevindirip hamile olmalarına vesile olurken yediye kadar denemelerin olumsuz olması sizin için zor olmadı mı?
Zor oldu ama yine de dediğin gibi bu kadar işin içinde olmama rağmen safihana bir duygu ile hemen oluverecekmiş gibi geldi bana. İlk denemenin sonunda kesin hamileyim ben dedim, sinyallerde o yönde olunca. Hiç de öyle olmadı yedinci dememde hamile kaldım. Bunu da programda çok söyledim. Bu sezon en az on kişi bebek sahibi oldu. Bütün yaptığım programları düşünürseniz neredeyse yüz çiftin bebek sahibi olmasına vesile olmuşuz. Ben her bebek olduğunda o kadar çok seviniyordum ki. Hiç duamı eksik etmeden; “Rabbim bana bunu yaşatıyorsun da neden vermiyorsun?” diye derdim içimden ama. Bu kadar güçlüsünüz, o kadar doktorunuz ve hastaneniz var ama olmuyor. Bu da Allah’ın sınaması. Allah sizi en çok istediğinizle sınarmış. Beni de bebek arzumla sınamış oldu. Sonunda nihayet verdi ama öncesinde de hayır cevabını alan insanların neler yaşadığını bana da yaşattı. Burada da en büyük destekçim eşimdi. Bir erkek karısına sahip çıkacaksa burada sahip çıksın.
Sevgi dolu bir kucaktan daha büyük bir lüks yok. Seyircilerimize mutlu güzel haberi verirken elbette çok seviniyordum ve dua ediyordum bana da yaşatması için Allah’ın.
Annelerimize neler söylemek istersiniz?
Her anın tadını çıkarsınlar, negatif hiçbir şeyi bedenlerine, ruhlarına sokmasınlar. Çok alıngan olmasınlar. Birbirinizi karşılıklı anlarsanız her şey çok kolay. Sakin olun, gözünüzde büyütmeyiz, birazcık gamsız olun. Ayrı anne babanın çocuğuyum ben ama bunun da avantajını gördüm. Hep ikisi tarafından da çok sevildim. Onları bir arada hiç görmedim ama en büyük avantajı şuydu kimse kimse hakkında kötü bir şey söylemedi. Eğer yalnız bir anneyseniz lütfen karşı taraf hakkında sinirlerinizi, sıkıntılarınızı çocuğunuzla pazarlık aracı olarak kullanmayın. Bırakın çocuğunuz kendisini görsün, kararlarını versin. Güçlü bir birey olsun. Eşim bana sarılır hep, bunu yayında da hep söylerim. Biz kadınlar zaten bundan fazlasını istemiyoruz. Sarılın, dokunun, şefkatinizi gösterin. Bunlar benim için güzel şeylerdir. Siz istediğiniz kadar güçlü olun, hayatta nereye gelirseniz gelin, o sarılmayı hep istersiniz. Bunu yapacak olan kişi de mümkünse eşiniz olsun. O yoksa babanız olsun.
Röportaj: Aslıhan Gündüz
Fotoğraf: Doku Photography
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..