Doğru Beslenmeye Çalışırken, Tükettiğiniz Gıdaların Doğal Olmasına Özen Gösterin!
Mevsimlerin değişmesi insanların metabolizmasını da etkilemektedir. Yaşayan her canlının metabolizması kendi tabiatının besinleri ile uyum içerisindedir. İnsan metabolizması da her canlı gibi var olan ve değiştirilmeyen düzene uyum göstermektedir.
Doğru ve Doğal Beslenme Hastalık Önler
Eskiden doktorlarımız gelen hastaya sadece ilaç yazıp göndermek yerine, kaçınması gereken ya da tüketmesi gereken gıdaları da öneri olarak sunardı. Ne yazık ki kültürümüz tamamen değişti. Artık sebze, meyve, et ve ekmek tüketirken bile dikkatli olmak zorundayız. Genetiği değiştirilmiş gıdalar birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Örneğin; ata tohumu elma, gaz gidericidir, sindirimi kolaylaştırır ancak genetiği değiştirilen elma yediğinizde şişkinlik yapar.
Son zamanlarda uzmanlardan “ekmek yemeyin” cümlesini çok sık duymuşsunuzdur. Hatta etrafınızdaki birçok kişinin “Ekmek yediğimde sindirim problemi yaşıyorum, gaz yapıyor.” dediğini duyar gibiyim. Halbuki; ata buğdayından yapılmış ekmek tüketseydiniz hem diyabeti hem yüksek tansiyonu hem de insülin direncini önlediğine şahit olacaktınız.
Bağışıklık Sistemimizi Nasıl Güçlendirebiliriz?
Koronavirüsten korunmak için yoğun çaba gösterdiğimiz bu günlerde herkesin aklında tek bir soru var. Bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendirebiliriz? Bu konuya geçmeden önce koronavirüsün yapısı hakkında kısa bir bilgi vermek gerekir.
Koronavirüsün Yapısı
Koronavirüsün yapısına bakıldığında dışında “spike” denilen dikensi oluşumlar görülür. Bu dikensi oluşumların yapısı glikoz ve mannozdan oluşan şeker yapılı glikoproteid’lerdir. Onun için şeker hastaları Covid 19’a daha kolay yakalanır. Bu dikensi yapıyı bloke etmek için şekeri kendisine bağlayan moleküler yapılara ihtiyaç vardır. Bu yapılara lektin denir. Lektinler, bitkisel proteinlerdir, mercimek, buğday, soya, fasulye gibi gıdalarda bol miktarda bulunur. Bu noktada virüsün spike yapısı yani dikensi oluşumları bloke edilerek, fonksiyonel olma özelliği zayıflatılır. Böylece virüsün hücre içerisine girebilme özelliği büyük ölçüde engellenmiş olur.
İkinci olarak ise, pentenil yapılı kısa zincirli uçucu yağ asitleri hücre membranının önünde var olan bağışıklık bariyerini daha da güçlendirerek virüsün hücre membranından içeri girmesini büyük ölçüde önlemiş olur. Bu kısa zincirli uçucu yağ asitleri; okaliptüs (sadece koklanır), kekik, lavanta, kâfur, nane, adaçayı bitkilerinde bulunur. Bu uçucu yağların koklanması veya çay olarak içilmesi faydalı olacaktır. Yani, bir taraftan bu uçucu yağları kullanarak, hücre ön bağışıklık sistemini güçlendirirken, diğer taraftan ise lektin tüketerek virüsün spike yapısı bloke edilmiş olur.
Burun ya da ağız yoluyla vücuda giren virüsü, enfeksiyona neden olmadan önce durdurabilmek için yapacağınız şey adaçayı ve üçte bir oranında da ebegümeci bitkileri ile gargara yapmak olacaktır.
Adaçayı & Ebegümeci Bitki Karışımı ile Gargara Neden Önemli?
Adaçayının Latince adının ilk kelimesi olan “salvia” korumak, korunmak ve muhafaza etmek anlamına gelir. Adaçayının içerdiği salvin, carnosolic- asit ve cirsimaritin antibiyotik özelliği olan etkin maddelerdir.
Özellikle salvin ve carnosol asidi, bakterilerde RNA-sentezini etkileyerek çoğalmalarını ve rejene-rasyonlarını engeller. Adaçayında bulunan önemli bir eterik yağ; öksürüğü engelleyici madde olan cineoldür. Kısaca, Adaçayı bitkisi hem doğal bir antibiyotik hem de doğal bir öksürük engelleyicidir.*
Özellikle okul çağındaki çocuklar bademcik iltihaplanmasından dolayı günlerce yüksek ateşle yatmakta ve okullarından geri kalmaktadırlar. Bu durumlarda Adaçayı bitkisi ile yapılan gargara gerçek bir yardımcıdır. Adaçayı bademcik ve/veya boğaz iltihabının (faranjit) oluşumuna karşı gerçek bir koruyucu ve önleyicidir.
(*Kadınların hamileliklerinin ilk üç ayında adaçayını temkinli kullanmaları gerekir.)
Adaçayı & Ebegümeci Bitki Karışımı ile Gargara Nasıl Yapılır?
Yaklaşık bir su bardağı suya bir tatlı kaşığı Adaçayı&Ebegümeci bitki karışımı ilave edilir. Karışım 1/3 oranında olacaktır; yani 1 birim Adaçayı ve üçte bir oranında Ebegümeci bitkileri toplamda beş-altı gram olacak şekilde karıştırılır, altı-yedi dakika kapağı kapalı olarak demlenir. Ilıyınca süzülür, sabah, öğlen ve akşam gargara yapılır. Arada birkaç yudum da alabilirsiniz. Hatta damlalık yardımıyla bu karışımı burnunuza da damlatabilirsiniz. Yalnız her gün taze olarak hazırlanması gerektiğini unutmayın.
*Hamile ve yeni doğum yapan anneler gargara şeklinde bu uygulamayı yapabilirler.
Lavanta Bitkisi
Tarih boyunca hep süs bitkisi olarak görülen Lavanta bitkisi çok sayıda anti-viral etki gösteren etkin madde içerir. Lavantanın, antik çağlarda antiseptik olarak kullanıldığı bilinen bir bilgidir. Birinci Dünya Savaşı esnasında yaralanan askerlerin yaraları hasta bakıcılar tarafından lavanta suyuyla dezenfekte edilmekteydi. Doksanlı yılların başlarında bazı araştırmacılar lavantanın sedatif (teskin edici, dinlendirici) ve analjezik (ağrı kesici) özellikleri olduğuna dair makaleler yayımladılar.
Anti-Viral Etkili Lavanta Kürü Nasıl Hazırlanır?
Soluma Olarak Hazırlama Şekli;
Kaynamakta olan yarım litre klorsuz içme suyuna, iki yemek kaşığı Lavanta bitkisinden ilave edilir ve 10 dakika kısık ateşte kapağı kapalı olarak kaynatılır.
Ardından kafanıza bir havlu geçirerek çok kısık ateşte kaynayan suyun buharına yüzünüzü tutun. Ağız ve burundan soluyarak buharını iki dakika içinize çekin. Bu uygulamayı haftada üç gün yapılabilir.* (* Hamile anne adayları ve beş yaş altı çocuklar için uygulanabilir.)
Çay Olarak Hazırlama Şekli;
Kaynamakta olan bir su bardağı klorsuz suya (içme suyu) bir tatlı kaşığı (yaklaşık iki gram) lavanta bitkisi atılır ve 15 dakika kısık ateşte kapağı kapalı olarak kaynatılır. Akşam yemeklerinden en az iki saat sonra ılık olarak bir su bardağı içilir.* (*Emziren anneler ve yetişkinler tüketebilir.)
Lavanta Kürü Nasıl Etki Eder?
Lavanta çiçeklerinin ağırlıklı olarak içerdiği 1,8-Cineol maddesi çok yönlü etki gösterir. Hem antienflamatuvar hem antiseptik hem de hepatotonic’dir. Lavantanın saplarında ve yapraklarında bulunan alpha-pinene ve umbelloferone etkin maddeleri, virüs replikasyonunu inhibe eden iki mükemmel anti-viral etkin maddedir. Replikasyonun stabilitesi ve kararlılığı için ursolic asit desteğine ihtiyaç vardır. Bu da fonksiyonel etkin madde olarak lavantanın sadece yapraklarında bulunur.
Ursolic asitin anti-inflamasyon etkisi de yabana atılmayacak kadar etkilidir. Lavanta, doğrudan tam 4 anti-viral etkin maddeye daha sahiptir. Çiçeklerinde bulunan 2- Methyl- But- 3- En- 1- OL maddesi ve Bornyl-acetate, hepatozytin içerdiği IMPDH- Enzimini (Inosin Mono Phosphat De Hydrogenase) inhibe ederek hücrenin daha az GTP (Guanosin Tri Phosphate) üretmesini sağlar. Virüsün replikasyonunda GTP enzimine ihtiyaç vardır. GTP enzimini doğrudan inhibe ederek, anti-viral etki gösteren iki etkin madde daha bulunmaktadır. Bunlardan biri lavantanın yapraklarında ve saplarında, diğeriyse sadece çiçeklerindedir.
Lavanta Bitkisi İle Odanızı Temizleyin!
Kaynamış yarım litre suya Lavanta, Kekik, Karabaş veya Adaçayı bitkisi ya da 20-30 damla Lavanta yağı ya da Adaçayı yağı ilave edilir; buharı odada gezdirerek bulunduğunuz ortamın havası temizlenir. Yani böylece soluduğunuz havayı dezenfekte ediyorsunuz; bunu doğrudan koklayarak da yapabilirsiniz. Bu uygulamayı ihtiyaç halinde günde birkaç kez yapabilirsiniz.
Emziren Anneler Günde Bir Kez Yabani Kekik Çayı İçmeyi İhmal Etmeyin!
Kaynayan bir su bardağı klorsuz suya bir tatlı kaşığı Yabani Kekik ilave edilir ve beş dakika kısık ateşte kapağı kapalı olarak kaynatılır. Kaynatma işlemi tamamlandıktan sonra sıcakken süzülür. Ilıyınca öğlen yemeğinden yarım saat önce bir su bardağı içilir.
Arılardan Gelen Sağlık!
Bağışıklık sisteminizi ve vücut direncinizi güçlendirmek için propolis kullanabilirsiniz. İşçi arılar kovan içerisindeki besinleri, larvaları ve kendilerini virüslerden korumak amacıyla bitkilerin; yaprak, gövde, tomurcuk gibi kısımlarından topladığı reçinemsi maddeyi; başlarında yer alan salgı bezlerinden salgıladıkları enzimlerle biyokimyasal değişikliğe uğratarak propolisi oluşturur. Antibakteriyal, antiviral, antifungal, antioksidan, antiparazitik özelliklere sahip yapışkan ve reçinemsi bir madde olan propolisin faydaları oldukça fazladır. İçeriğinin önemli bir bölümünü flavonoitlerin oluşturduğu propolisin yapısında, polifenoller, fenolik asitler ve bunların esterleri, terpenler, steroitler, B1, B2, C ve E vitaminleri, mineraller ve aminoasitler bulunur.
Propolis Nasıl Tüketilmeli?
Yarım bardak suya veya bir çay bardağının çeyreği kadar süte, günde bir defa akşam yemeğinden iki saat sonra 10-15 damla propolis damlatılır ve tüketilir.
Vücut Direncini Artırıcı Zerdeçal
Zerdeçal giderek daha popüler hale gelen bir baharat ve bunun bir dolu haklı nedeni var. Bağışıklık sistemini güçlendirici, vücut direncini artırıcı ve soğuk algınlığı dönemlerine karşı oldukça iyi bir destekleyicidir.
Zerdeçal Kürü Nasıl Hazırlanır?
Kaynamakta olan 1 su bardağı klorsuz suya 1 tatlı kaşığı zerdeçal ilave edilir ve kısık ateşte ağzı kapalı olarak 5 dakika kaynatılır. Süzülerek, ılıyınca günde 1 defa aç karnına içilir.
**Hekiminizin verdiği ilaçlar varsa mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamalar yardımcı ve destekleyici olarak önerilmektedir. Bilmeniz gereken nokta, kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikâyetiniz ne olursa olsun, bu bilgilerle kendi kendinizi tedavi etmeyiniz. Buradaki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur.
Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu
Kimya Mühendisi
info@profsaracoglu.com
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..