Uyurken Solunumun Durması: Uyku Apnesi
Uyku apnesi, en sık görülen uyku hastalıklarında 2. sırada yer alıyor. Çağımızın sorunu obezite vakalarının artması, beraberinde uyku apnesi sorunu yaşayanların sayılarında da artışa neden oluyor. Hatta bu sorun çocuklarda da sık görünmeye başladı. Uyku sorunları, yorgun uyanma, dinlenememe gibi sorunların yanında, daha ciddi olarak, gece ya da sabaha karşı ani ölümlere bile neden olabilen uyku apnesi hakkında Acıbadem Taksim Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Mustafa Emir Tavşanlı şu bilgileri veriyor.
Tıkayıcı uyku apnesi; hava yolunu çevreleyen kasların gevşemeleri ve bunun sonucunda ortaya çıkan daralmaya bağlı olarak uyku esnasında solunumun onlarca veya yüzlerce kez kesintiye uğraması olarak tanımlanıyor.
Uyku apnesi, obezite sıklığındaki artış nedeniyle günümüzde gençlerde, hatta çocuklarda bile görülebiliyor. Tedavi edilmezse yaşam kalitesini oldukça düşürmesinin yanı sıra yol açtığı sorunlar nedeniyle özellikle gece veya sabaha karşı ani ölümle bile sonuçlanabiliyor.
Uyku apnesinde nefeste kesilmelerin olduğu dönemde kandaki oksijen oranı düştüğü için, vücuttaki dokular da zarar görebiliyor. Özellikle damar yapılarında meydana gelen hasarlar damarlarda tıkanıklıklara neden olabiliyor. Aynı zamanda kan basıncında ani yükselmeler de görülebiliyor, tüm bunlar kalp krizi ve inme olarak bilinen kalp-damar ile beyin damar hastalıklarının riskini arttırıyor. Bu nedenle tedavide geç kalmamak yaşamsal öneme sahip.
Obezite önemli bir risk faktörü
Uyku apnesi riski erkeklerde 40 yaş sonrasında, kadınlarda da menopoz sonrasında artıyor. Özellikle fazla kilolu olmak uyku apnesinde en önemli risk faktörünü oluşturuyor. Yapılan çalışmalara göre; kilomuzdaki yüzde 10’luk bir artış uyku apnesi riskini 6 kat artırıyor. Ayrıca kişinin boyun yapısı kısaysa, boğazda havanın geçtiği yol yapısal olarak dar bir anatomiye sahipse, apne riski artıyor. Bunların yanı sıra genetik bazı hastalıklar, hipotiroidi ve akromegali gibi durumlar uyku apnesine neden olurken; bazı ilaçlar, sigara ve alkol tüketimi de uyku apnesini tetikleyebiliyor.
Uyku apnesi tanısı nasıl konuluyor?
Uyku apnesinin tanısı; hastanın şikayetlerinin yanı sıra bir gecelik uykusunun izlendiği ve beyin aktivitesi, solunum, kalp ritmi ile vücut kas hareketleri gibi çeşitli parametrelerin kaydedildiği ‘polisomnografi’ tetkikiyle konuyor.
Bu tetkiklerde aynı zamanda uyku apnesinin şiddeti de belirleniyor. Tedavide hastaya basınçlı hava veriliyor. Bu yöntemle hava yolundaki tıkanıklığı aşarak solunumun kesintisiz devam etmesi hedefleniyor.
Bazı hastalarda, boğazın ve burnun anatomik yapısını daraltan yapılar için ameliyat düşünülebiliyor. Çünkü bu darlık bazen basınçlı hava veren cihaz kullanımını engelleyecek düzeyde olabiliyor. Verilen tedaviyle birlikte uyku kalitesi de arttığı için hastanın yakınmaları ortadan kalkıyor. Bu tedavinin yanında hastanın kilo vermesi de önemli. Yeterli kilo verildiği takdirde, hastaların ihtiyaç duydukları basınç azalıyor ve bazı hastalarda cihaz tedavisinin gereği de kalmayabiliyor.
Uyku apnesi belirtleri
Hastalar sıklıkla horlama şikayetiyle doktora başvursalarda bu tek belirti değil… Hatta basit horlama denilen tabloda apne olmayabiliyor. Uyku apnesi açısından uyarıcı işaretler şöyle sıralanıyor:
• Gürültülü ve aralıklı horlama
• Hastanın nefesindeki kesintilerin çevredekiler tarafından fark etmesi
• Boğulur gibi uyanmak
• Gece tuvalete kalkma ihtiyacı hissetmek
• Gece özellikle ense ve göğüs üzerinde terlemenin olması
• Sabah yorgun kalkmak
• Gün içinde uykulu ve yorgun olmak
• Sabah baş ağrısıyla uyanmak
• Unutkanlık, dikkat ve konsantrasyon bozukluğu
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..