Bir Bakıcının Acı İntikamı
Şu bakıcı hakkına benim de söyleyeceklerim var.
Çok uç örnekleri kenara bırakacağım.
Bir kere bahsettiğimiz kişiler insan… Senin için ne kadar zorsa onun için de o kadar zor bir durum. Emanet edilen bir bebek. Bizim M. Abla ilk eve geldiğinde nasıl da ürkekti, nasıl yabancıydı . Ne desem eli ayağına karışıyordu, heyecan yapıyordu.
Bir şirkette işe başladığımız ilk günler öyle olmaz mı ? Ne giyeceğini, kiminle nasıl konuşacağını bilemezsin. Elin ayağın fazla gelir sana.
Eh bu da onların şirketleri !
İlk günler tam performans beklemek bence çok büyük bir hayal. Alıştıkça, pratik yaptıkça kendi alanını yaratacak ve o alanda daha iyi olacak. Bu da çok normal. Dolayısıyla sen ilk günden mükemmel iş beklersen, sana kolay gelsin. Kaldı ki kimisi baştan yavaştır ama sonraları açılır. Benim gibi.. Yeni birşey öğrenirken, yeni işe başlamışken çok yavaş öğrenirim ama sonra açığı bir güzel kapar öne bile geçerim.
Bir de motivasyon meselesi var. Motivasyonu sadece kendisine bırakırsan, bakıcı yönetimi konusunda sıkıntıya düşebilirsin. Ben mesela, kendi kendimi motive etme konusunda oldukça iddialıyımdır ama başka bir arkadaşım var ki motivasyon için bazen dış destek gerekir. Performansını başkasının değerlendirmesi gerekir. Bir başka çalışanı fazla tatil mutlu eder, diğer bir çalışanı para…
Herkes ofisinde iyi bir yönetici olmak için çeşitli kurslar alırken, ruhani metotlar bile kullanırken durum bakıcı yönetimine gelince arslan kesiliyor. Despot mu despot, acımasız bir kaplan eğiticisi gibi. Sanki bakıcının elindeki kendi bebeği değilmiş gibi. Hor gördüğün insana nasıl canını emanet edebilirsin, ben de buna inanamıyorum!
Diyeceğim o ki, sen bebeğine bakacak olan insan adam gibi yönetmeyi bilmezsen, ister gizli kamera koy, istersen pasaportuna el koy.
Madem hor göreceksin, hiçbir şans vermeyeceksin o zaman formül belli. Oturacaksın evinde, çocuğun karşısına da binbir insan çıkarıp ortada helak etmeyeceksin.
Bu konu nereden çıktı derseniz… Bir arkadaşım bakıcıyı nasıl kontrol altında tuttuğunu anlatıyordu. Kadına nefes aldırmıyormuş. Bakıcı kadıncağız gece bebeğe bakıyor, erkenden kalkıyor arkadaşım kahvaltı yaparken saçına fön çekiyor, sonra hem bebek bakıyor hem iş yapıyor. Akşam yemek pişiriyor, çocuğun kıyafetlerini elde yıkıyor, anlattı da anlattı.
Banyoya girince dikkat et diş fırçanı tuvalete sokmasın dedim.
Beni bir şirkette böyle çalıştırsalar, herhalde patronun masasının altına sümüklerimi sürerdim.
Biraz empati, biraz insanlık. İş veren ve işçi karşılıklı fayda elde ederse mutluluk ve huzur olur. Yoksa buna sömürü denir.
Siz de arkadaşım gibi yardımcınızı böyle hunharca kullanıyorsanız bence dikkat edin. İnsan bu şaşar beşer, alimallah yastığınıza tükürüverir.
Çocuklarıyla patlamış mısır ve çizgi film keyfi yapmasını çok seven anne
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..