Ebeveyn Olmak!
Ebeveyn olmayı yeni yeni öğrenen bizler ve değişen dünyayla birlikte hızla değişip, farklılaşan çocuklarımız...
Çoğu zaman çocuklarımızla ilişkili sorunlara hazırlıksız yakalanıyoruz ve elbette bocalıyoruz. Olası sorunlar ve yaşanacaklar önceden bize değişik kanallardan iletilse de problemle birebir yüzleşmeden durumun vehametini anlayamıyoruz. Eski yöntemler, kalıplaşmış disiplinler çözüm yaratmaktan oldukça uzak, hatta bazen zarar verici.
Bu durum zorunlu olarak bizleri fiziki anne babalıktan profesyonel anne babalığa götürüyor. Çocuklarını dinleyen, gözlemleyen, gerektiğinde konuşup gerektiğinde susmasını bilen, çocuğunun çevresine bir özgürlük çemberi çizen ama bu çemberin varlığını ona hissettirmeyen, yine bu çemberin içinde hareketlerini ve kararlarını serbest bırakan ama çemberin dışına çıkma ataklarını yumuşakça bertaraf eden, yaratıcılığın ve özgür düşüncenin önemini bilen ama kişinin özgürlük sınırının diğer insanların sınırlarıyla çevrili olduğu gerçeğini de çocuğuna hissettirmesi gerektiğine inanan, çocuğunun hata yapmasına izin verip, hatalarından öğrenmeye teşvik eden, hayata cesaretle atılması için ona özgüven veren ama ihtiyaç duyduğunda sığınacağı liman olarak da her zaman orada bulunduğunu, denge ve güven merkezi olduğunu çocuklarına söylemeden hissettiren anne babalar...... Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Sanki yazıldığı gibi bir çırpıda uygulanabilirmiş gibi... Kolay değil, inanın hiç kolay değil.
Çocuklar kullanma kılavuzları ile birlikte doğmuyor. Bebeklikten çocukluğa uzanan fiziksel gelişim süreçleri bile farklılıklar gösteriyor. Uzun yıllara dayanan gözlem ve araştırmalar elbette çok önemli – iyi ki de varlar yoksa kesin delirirdik- ve bize birçok konuda yardımcı oluyorlar. Ama her çocuk kendi kişiliği ile doğuyor ve onu geliştiriyor. İstatistiklere dayanan yöntemler resmin bütününe bakma da bize yardımcı olsa da detayları çözmemizde yetersiz kalabiliyor. Peki o zaman ne yapacağız? Çocuklarımız için doğru kararlar aldığımızdan nasıl emin olacağız?
Çocuk sahibi olmakla, “çocuğa sahip olmak” arasındaki farkı bileceğiz.
Anne babalığın ömür boyu süren, emekliliği, yıllık izni olmayan, bol mesaili, ağır beden ve zihin işçiliği olduğunu bilerek ve de isteyerek kabul edeceğiz.
Çocuğumuza sahip çıkacağız ama onun bizim malımız olduğunu düşünmeden, ağır haklar talep etmeden.
Çocuklarımızın sahip oldukları potansiyellere inanarak, bu potansiyelleri ortaya çıkarmaya, geliştirmeye çalışacağız. Bunu yapabilmek için de okuyacağız, araştıracağız, uzman görüşlerine başvuracağız, tecrübeleri dinleyeceğiz, yaşadıklarımızı paylaşacağız ve edindiklerimizin kafamızda çorba olmasına izin vermeden sonuç çıkaracağız.
Çocuklarımıza bol nasihat vermek yerine onları dinleyip, sorunu onların görmesine, dile getirmesine ve farklı çözümler bulmalarına yardımcı olacağız.
“Yaptığı iştir kişinin lafa bakılmaz” sözünden hareketle, değişimi ve doğruyu önce kendimizde uygulayacağız. Bunun çocuk tarafından farkedilmesini sağlayacağız.
Çocuklar bizim kopyalarımız değil. Öyleyse onlardan bizim gibi olmalarını beklemeyeceğiz. Onların özgünlüklerini kabul edeceğiz.
Çocuklarımızın herşeyden önce insan olduğunu bileceğiz. Bu yaşam maratonunda ilerledikçe büyüyen, zaman zaman tökezleyen ama durmayan.
Anne babalığın sabır sanatı olduğunu öğreneceğiz ve bazen zamanın en iyi ilaç olduğunu...
Çocuğumuza iyi ahlak, doğa ve insan sevgisi vermek için çabalayacağız.
Ve her şeyden öte öğrenmenin bitmeyen bir süreç olduğunu, onun bizden öğreneceklerinin yanında bizim de ondan öğreneceklerimizin olduğunu ve “öğrenmeyi öğrenmenin” öğrendiklerimiz kadar değerli olduğunu anlayacak ve anlatacağız.
Ve çocuklarımıza emek verilerek kazanılan şeylerin ne kadar değerli olduğunu ve bu kazanılanları kaybetmemek için mücadele etmemiz gerektiğini öğreteceğiz.
Bütün bu sayılanları başarabilirsek- ki tekrarlıyorum gerçekten çok zor-, işte ozaman yorgunluktan bitap düşmüş bedenimizi yatağa soktuğumuzda masum bir gülümseme ile uykuya dalabileceğiz.
Ebevyn olmayı önemseyen tüm profesyonel anne babalara....
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz Kutlu olsun. 04/2008
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..