Küçücüğüm Sen Nereye?
Küçük oğlumda, büyük oğlumda olduğu gibi okul öncesi eğitiminde Montessori sistemini tercih ettim. Bu eğitim sisteminde dikey gruplama diye bir sınıf sistemi kullanırlar. Kısaca anlatmak gerekirse, sınıfta belli yaş aralıkları vardır.
Bu sistem, sınıftaki küçük çocukların büyükleri rol model alacağını savunur. Büyüklerin de, küçükleri koruyup kollayarak, sorumluluk hislerinin gelişeceğini iddia eder.
Sınıfta iyi de durum eve farklı taşınıyor. Bizim küçük, heryerde her şart altında bulunabileceğini zannediyor. Büyük oğlumun eve arkadaşları geliyor. Sırayla konsol oyunu oynuyorlar. Birbirleriyle yarışıyorlar. Bizimki de sıraya giriyor. E haliyle gruba alınmıyor.
Ve durumu bu anlayamıyor. Her gruba her şekilde katılma hakkı görüyor. Gerçi böyle hissetmesi için Montessori eğitim sistemine gerek yok.
Ben de küçüktüm. Sebebini bilmiyorum ama ablamın arkadaşlarıyla muhabbetlerine katılmak isterdim. Onlar da beni aralarına istemezdi. Koşarak kaçtıkları zamanları hatırlarım. Ben de koşarak kovalardım.
Bizim minik de aynı şekilde. Ortada aktif bir durum varsa, aksiyon varsa, o karede baş köşede yerini alıyor.
Annemin profil fotosunu çekiyorum, o da beni çekiyor. Ben saçımı tarıyorum , bacaklarımın dibinde kendisi saçını tarıyor. Babası araba yıkıyor, bir bakıyoruz, arabanın öteki tarafında minik köpüklerle haşır neşır.
Abisi ödev yapıyor, yanı başında ödev yapan küçük çocuk.
Yaptığı eylemi ciddiye almazsak da sinirleniyor. Çünkü kendisi büyük ciddiyetle yapıyor.
Eeee sen evin küçüğüsün, biz de geçtik o yollardan. Diren evin küçüğü.
Seçkin Sulu Boya Tablolarım
Ev dekorasyonunda duvarın giydirilmesi büyük rol taşımakta. Fakat ben duvara ne asacağımı bilemem. Tablo konusunda zevkime güvenmem. Çıplak kalsın da istemem. Fakat emin olduğum bir zevkim var ki bakmalara doyamam : Oğullarımın ilk sanat çalışmaları.
Belçika’da her okulda standart ilk okul aktivitesi, resim kâğıdına yapılmış serbest boya çalışması oluyor. Çalışmalara baktıkça gülüyorum. Siz de bakın duvarımda asılı olan oğullarımın çalışmalarına. Ne kadar farklı değil mi?
İkisi de erkek, ikisi de aynı ailedeler ama ilk çizimleri çok farklı. Bana ikisinin de ayrı birey olduğunu hatırlatıyor. Kardeş de olsalar bağımsız bireyler. Seviyorum duvarımın bu köşesini.
Komşuluk
Her kış annem veya babam bizi ziyarete gelir. Gurbet eller şenlenir.
Evde çay demlenir, çocuklar eve gelince annaanne yemeği olur. Annem hem bana ve eşime hem de çocuklara bakar.
Annem mahallemizde bir Türk olduğunu duymuş. Çat kapı gitmiş tanışmış. Sonra beni tanıştırdı. Aynı Türkiye’deki gibi ‘Hadi çay demledim gel’ diyoruz. Çocuklar çat kapı birbirlerine oynamaya geliyor. Nasıl değerli bir bilseniz… Ben olsam önce resmi bir davet ile ağırlardım. Sonra mesafeli bir ilişki kurardım. Yeni jenerasyon olarak ne kadar bilgili ve mesafeliyiz. Halbuki o eski komşulukları elde edebilmek için samimi olmak yeterli. Annem sağolsun, hala bana o kadar çok şey öğretiyor ki..
Pizza hamuruna koyulacak malzemeyi çocuklarıyla karar veren anne.
Yorumları görebilmek, soru, görüş ve önerilerinizi bizimle paylaşmak için facebook hesabınız ile giriş yapmalısınız.
Facebook’ta adınıza gönderim yapmadığınızı bilmenizi isteriz..